Eğitimci-yazar Memiş Okuyucu’nun 2025 YKS’nin ardından kaleme aldığı değerlendirmede, Türkçe sorularındaki içerik ve yönelime dikkat çekti.
Okuyucu, sınavda yöneltilen soruların öğrencilerin anlam, medeniyet tasavvuru, kültür birikimi ve düşünme derinliğiyle ilişki kuramadığını belirterek, bunun sadece bir sınav sorunu değil, temel bir eğitim meselesi olduğunun altını çizdi.
“Dilbilgisi, Dilin Yerini Aldı”
Türkçe öğretiminin sadece yazım kurallarına indirgenmesini eleştiren Okuyucu, “Türkçe demek; Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın, Dede Korkut’un, Ömer Seyfettin’in diliyle yazmak, konuşmak ve düşünmek demektir” ifadelerini kullandı. Yazısında Ahmet Cevdet Paşa, Tanpınar, Mehmet Akif, Kemal Tahir ve Ahmet Kabaklı gibi isimlerin anlam dünyasına işaret eden yazar, bu köklerden uzaklaşan bir dil eğitiminin zihin işgaline yol açtığını vurguladı.
“Sömürgeci Dil Anlayışına Teslim Olmamalıyız”
Bir dönem YÖK başkanlığında dile getirilen “Türkçe ilim dili olamaz” anlayışını sömürgeci bir bakış açısı olarak değerlendiren Okuyucu, bu yaklaşımın çocukların Türkçeyi sadece teknik bir araç olarak görmesine neden olduğunu ifade etti. Türkçeyi asli kültürel birikimiyle öğretmeden eğitimin yoluna konulamayacağını savunan yazar, “Dilbilgisi zamanımızda ‘dil’in bilgisinin yerini aldı” tespitiyle eğitim sistemindeki bozulmaya dikkat çekti.
“Edebî Metinlerle Dil Teraveti Kazandırılmalı”
YKS sonuçlarında milyonlarca öğrencinin barajı aşamaması, yüz binlercesinin ise temel soruları işaretlememesi gibi olumsuzlukları da bu dil krizine bağlayan Okuyucu, çözüm olarak ana dili öğretiminin edebiyat ve kültürle beslenmesini önerdi. Asgari Cumhuriyet dönemi metinlerini anlayabilecek seviyede bir Türkçe öğretiminin şart olduğunu belirterek, “Türkiye Türkçesi sömürge dili değildir. 21. yüzyılın ve geleceğin dünya, ilim ve medeniyet dilidir” mesajını verdi.
