Eğitim
Giriş Tarihi : 29-09-2013 17:58   Güncelleme : 29-09-2013 17:58

AVM’LERE VE KAPİTALİZME KARŞI AHİLİK

Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyeleri üzere Ahi Evran tarafından kurulan Ahilik Teşkilatı, halkın sanatta ve ticarette ahlaklı yetişmesini sağladı. Günümüzdeki Esnaf Odaları’na benzer bir işlevi olan bu teşkilat, esnaf ve sanatkârların dayanışmasını sağlamakla birlikte, ahlaklı insan meziyetini esas alarak çalışma hayatını düzenlemiş oldu.

AVM’LERE VE KAPİTALİZME KARŞI AHİLİK
Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız,
Ahi Evran’dır dâhi pirimiz üstadımız.
 Anonim
 
Ahi Evran, 1171 senesinde, Azerbaycan’ın Nahçivan bölgesinde yer alan Hoy şehrinde doğar. 90 küsur sene yaşadığı söylenmekle birlikte, nasıl vefat ettiği hususunda kesin bir bilgi yoktur. İlim maksadıyla çeşitli seyahatler gerçekleştirir. Hacca da gitmiştir, Hac dönüşü uğradığı dönemin Bağdat’ı, kendisine kültürel açıdan katkı sağlar. Hocası ve sonradan kayınpederi olan Evhadüddîn Kirmani ile tanışma vesilesine erişir böylece, feyz alır. Burada Bağımsız bir örgütlenme biçimi olan Fütüvvet ile özel olarak ilgilenme imkânı bulur; teşkilata temas eder. Dönem esnasında, Selçuklu sultanı, tahta geçtiğini, Abbasi halifesine bildirmek için, Sadrettin Konevi’nin babası Necmeddin İshak’ı Bağdat’a büyükelçi olarak göndermiştir. Bağdat’ta 1 sene kalan İshak, dönüşte oradaki ilim ehlini, Anadolu’ya davet eder. Ahi Evran da vardır aralarında… Adını Ahi Evran olarak bilsek de, esasında adı Şeyh Nasreddin Mahmut el-Hoyî’dir. Evran kelimesinin sözlük karşılığı, hem dünya, hem de yılandır. Menkıbe odur ki: Yılanın biri vakti zamanında Kırşehir halkına musallat olmuş, Ahi Evran bu yılanı bağlamış, terbiye etmiş, yılanın zehrinden ilaç yapmıştır.
 
Ahi Evran Anadolu’da
 
1205’de, ilk olarak Konya’da, Denizli’de ve Kayseri’de esnaflarla sık sık biraraya gelen Ahi Evran, esnaflığın ve sanatkârlığın nasılı hususunda, Fütüvvet teşkilatı dolayısıyla öğrendiklerini, ahaliye aktarır. Dinî ilimlere de vakıftır. Fütüvvet demişken, sözlük karşılığı civanmertlik olup, İslâm dünyasında müstesna bir konuma sahiptir. Ahiliğin, temel değerlerini idrak edebilmek için, elbette, fütüvvetnameleri incelemek gerekir. Bilinen ilk fütüvvetname, Ebu Abdi’r-Rahman Muhammed’e aittir: Kitab’u- Fütüvve…
 
Ahi Evran, Ahilik anlayışının teşkilatlanması niyetiyle, Anadolu’nun şehir, kasaba ve köylerini dolaşır. Teorik olarak anlattıklarını pratiğe dönüştürdüğü ilk şehir Kayseri’dir. Debbağdır(sepici), debbağları bir araya getirmiş, bir arada bulunan debbağların rekabet hissiyle hareket edeceğini bilmiş ve fakat ihtilafı engellemek için Ahiliği ilkelerle maddeleştirerek, ahali için daha tesirli ve anlaşılır kılmıştır. Çeşitli iş zümrelerinin yer aldığı küçük bir sanayi sitesi kurulmuştur bile…
 
Ahi Evran bir müddet sonra Kayseri’ye yerleşir çünkü sanayi bakımından gelişmiş bir yerleşim birimidir Kayseri. Dönem, Selçuklular dönemidir.
 
Devlet yokken de var olabilmek
 
Dünyada benzeri bulunmayan enteresan bir girişim daha bu dönemde gerçekleşir: Ahi Evran’ın hanımı Fatma Bacı öncülüğünde, ilk sivil kadın teşkilatı, Bacıyan-ı Rum(Anadolu Bacıları) kurulur. Bir debbağ olan Ahi Evran, koyun derilerini işler, -derilerin o ağır kokusunu özellikle tercih etmesi mânidardır- yünlerini de teşkilattaki kadınlar işleyip, iplik yaparlar. Ticari faaliyet böylece devam eder. Her iki teşkilat, faaliyetlerini üyelik sistemiyle yürütür. Daha sonra Kayseri’den Kırşehir’e gelen Ahi Evran, gecikmeksizin, burada bir tabakhane inşa etmeye karar vermiştir. Kırşehir’e geldiği dönemde, çağdaşı Hacı Bektaş Veli’dir. Birbirlerini ziyaret ettikleri, görüştükleri biliniyor. İşbu yüzden, Ahiliğin ananevi menşeini Hz. Ali’ye dayandıranlar ve Ahi zaviyelerini Bektâşi dergâhlarıyla ilişkilendirenler olmuştur.
 
Ahilik, zamanla, sınaî ve ticarî bütün faaliyetleri tanzim eder. Devletin tesirine gerek kalmadan, ahali kendi kendisini idare etmektedir artık… Fakat Anadolu, Moğol istilasına maruz kalır. Moğolların istilası neticesinde, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç gerçekleşmiştir. Ahilik daha da kuvvetlenir. İstilacılar, alp ve gazi Ahilerin direnişiyle karşılaşırlar. Sonrasında Moğolların, yönetimde söz sahibi olmasına da direnirler. Hatta Ahi Evran’ın, bu direnişlerin birinde öldürülmüş olabileceği düşünülür. Moğollar, Ahi Evran’ın nüfuzundan korkmaktadırlar.
 
Anadolu’nun ilk Ahilik mensuplarından biri de, Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası Şeyh Edebalı’dır.
 
Ahiliğin ailevî bir teşkilat oluşu, tesirini çeşitli vesilelerle ispatlar çünkü dağınıklığı engellemiştir. İlkelerinden biri de şudur: “Eşine, aşına ve işine sahip ol.” Ahilik, yerleşik hayata geçişi hızlandırmıştır, Anadolu’da. Meslekî ve ahlâkî alan dışında, askerî olarak da eğitici olmuştur: Nişancılık, avcılık, binicilik gibi… Osmanoğulları esnaf loncalarıyla ve “gedik” ile devam ettirir, bu geleneği. Sabit veya seyyar olmak üzere, iki türlüsü olan gediklikte, kişi çıraklıktan yetişip, ustalık makamına geçmedikçe, dükkân açarak ticaret yapamaz. “Eti senin, kemiği benim deyimi” buradan gelir. Usta, babası kadar mesuldür, çırağından… Her iki yapılanma da, esnafı ayrıcalıklı hale getirmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri ve benzeri kuruluşların, Ahiliğe dayandığı belirtilmektedir.
 
Sosyal bir müessese
 
Dîvânu Lugâti’t-Türk, “cömertlik” olarak tanımlar, Ahiliği; Türkçe “akı”dan türemesinden dolayı… Kelime kökeni itibariyle Arapça, “kardeşim” anlamına gelir. Sûfi menşelidir. Şehirlidir. Ahi Galip Demir, şöyle tanımlar Ahiliği: “Kendine istediğini, önce başkalarına isteyendir.”
 
Ahi-töreni
 
Aza kanaat, çoğa şükür
 
Sanat ve meslek erbabı yetiştirmekle birlikte, insan terbiye edilir Ahilikte. Şöyledir temel ilkeleri:
 
- İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
 
- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
 
- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
 
- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
 
- Şevkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
 
- Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
 
- Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
 
- Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
 
- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
 
- Hataları yüze vurmamak,
 
- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, olmak,
 
- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
 
- Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
 
- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
 
- Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,
 
- İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak,
 
- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,
 
- Yaratandan dolayı yaratıkları hoş görmek,
 
- Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
 
- İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
 
- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
 
- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
 
- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
 
- Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
 
- Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
 
- Açıkta ve gizlide Allah’ın emir ve yasaklarına uymak,
 
- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
 
- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
 
- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
 
- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
 
- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
 
- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
 
- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
 
- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
 
- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
 
- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,
 
- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
 
- Her zaman her yerde yalnız Allah’a güvenmek,
 
- Örf, adet ve törelere uymak,
 
- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
 
- Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,
 
- Feragat ve fedakârlığı daima kendi nefsinden yapmak…
 
Temiz ticaret 
 
ahilik
 
Ahilik, kültürel değerler çerçevesinde kurulan faal bir sivil toplum örgütüdür. İlgilisinde, ayrıca şu vasıflar aranmıştır: Kuvvetli bir yürek, iyi bir at, iyi bir kılıç, uygun bir arkadaş, hususi bir elbise, şecaat, pazu kuvveti, gayret, yay, süngü…
 
Meslek sahibi olmayan Ahi olamaz. Ahilikte, organizasyon yapısı itibariyle, emir komuta usulü uygulanmaktadır. Hiyerarşi böylece devam eder. Her zaviye ayrı bir birimdir. Dönemin seyyahları anlamaya çalışmıştır, Ahileri. Doğal olarak, oryantalistler de ilgilenmiştir. İbn Batuta, Seyahatnamesi’nde, kendilerinden şöyle bahseder: “Bunlar Anadolu’ya yerleşmiş bulunan Türkmenlerin yaşadıkları her yerde, şehir, kasaba ve köylerde bulunmaktadırlar. Memleketlerine gelen yabancıları karşılama, onlarla ilgilenme, yiyeceklerini, içeceklerini, yatacaklarını sağlama, ihtiyaçlarını giderme, onları uğursuz ve edepsizlerin ellerinden kurtarma… gibi konularda bunların eş ve örneklerine dünyanın hiç bir yerinde rastlamak mümkün değildir.” İbn Batuta’nın izlenimlerinden ziyade, bilmeliyiz ki, dönem esnasında Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen unvan çelebiydi, sonrasında Türklerin “çelebi millet” olarak vasıflandırılması bu unvanla ilişkilidir. Çelebi, yani terbiyeli.
 
Ticarette, sanatta, esnaflıkta doğruluk
 
Ahilik, temiz ticarete inanır. Güzel ahlâka, namuslu kazanca ve helal gıdaya… Sermaye vasıtadır, maksat değil, varlık sebebi olarak özümsenmemiştir. Para ile kirli ilişki kurulmaz. Ahi için müşteri, veli nimettir. Hizmette mükemmelliği varlık sebebi telakki eden Ahiler, müşterek bir toplum tasavvuru güder ki, kalitenin yanında, dürüstlük de gerçekleşebilsin… Mesela, teşkilatın yaptırım gücü açısından, “papucu damat atmak” deyimi ile kast edilen; papucun sahiden dama atılması olup, kusurlu mal üreten esnafın cezalandırılmasıdır ki, utansın diyedir.
 
Esnaflığı ve sanatkârlığı “dosdoğru” yapmayı öğütler, Ahilik.
 
Anadolu’da halen yerli bir ekonomik hayattan, ticarî bir hâkimiyetten, meslekî bir gelişimden bahsedebiliyorsak, Ahilik vesilesiyledir.

http://kulturgundemi.com/avmlere-ve-kapitalizme-karsi-ahilik.html
 
Muhip Çelebi – Kültür Gündemi
adminadmin