Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 27-02-2021 06:55   Güncelleme : 27-02-2021 06:55

Fuzûlî’nin Dil Şehri

Şairlerin sultanı ve büyük atası Fuzûlî, “aşk imiş her ne var âlemde / ilim bir kıyl ü kâl imiş ancak” diyerek, maddî, yâni “beden” şehrinden el etek çekip aşk ve muhabbet diliyle inşa ettiği dil şehrinde yaşadı. Selâmını rüşvet değildir diye almayan, kendi ifadesiyle “buruşuk suratlıların” şehrini, tasavvufî mânasıyla “beden” ülkesini değil, âşıkların mâşukların bir arada yaşadığı dil şehrini tercih etti.

Fuzûlî’nin Dil Şehri

Dil şehrinin Yektası ve Resûlü Peygamber Efendimiz için “Dostlarım! Eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin” diyen Fuzûlî “beden” şehrinde yaşayabilir miydi?

Leylâ dil şehrindedir

Bir baştan bir başa aşk ve irfan diliyle inşa edilen bu şehrin adı ilâhî aşk şehridir. Dil, yâni gönül bu şehrin havası, suyu, toprağı ve her şeyidir. Leylâ dil şehridir, dil şehri Leylâ’dır. Fuzûlî’nin aradığı Leylâ dil şehrindedir. Leylâsına, yâni mâşukuna kavuşmak için çöle gider. Çöl çile, ızdırap, ateş ve yanmaktır. Dil şehrini çölde pişirerek inşa eder.

Dil şehrine yolculuk

Fuzûlî’nin “beden” şehrinden aşk şehrine varması rûhî ve lisanî gayretlerle dolu bir mâceradır. Allah aşkından ve Peygamber Efendimiz’e olan hasretinden hüzünle kavrulmuş gönlünü âbâd etmek ve inşirah buldurmak için insanın beşerî tarafını temsil eden nâsutî âlemden ilâhî âleme ulaşılacak ilk durak olan dil şehrinde yaşamaya karar verir. Böylece “beden” şehrinden çıkıp dil, yâni gönül şehrine sefere çıkar. Çileli yolculuktan sonra bu şehre varır ve yerleşir.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN