Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 03-05-2021 11:21   Güncelleme : 03-05-2021 11:26

Ramazanda bir tefekkür!

Kâinat daimi cevalanda değil midir?

Ramazanda bir tefekkür!

Âlemler “tedğavfül mîzan” üzre daimi cevelada hem de.

Yerküreden 1.300 000 defa daha iri “sirac”ımız Güneş, Samanyolu galaksisindeki –yaklaşık- üç yüz milyar yıldız kardeşiyle “sükut ve sükun üzre” berdevamda.

Çiçekler, çiçekçikler; nebatlar, nebatçıklar; hayvanlar, hayvancıklar… Hepsi birden “mânâ-yı harfî” ile üzerlerinde tecelli eden “esma-yı hüsna” ve “sıfat-ı İlahiye”yi sessiz dilleriyle ilan ediyorlar.

“Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişanı (şeairi) olduğu gibi, bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebanıdır.” (Sözler, s.6)

O halde “Bismillah çekilmeden başlanan bir işte hayır yoktur.” (evkamekal) diye buyuran Yüce Resul’e (asm) biz de ittiba edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki O’na ittiba, Allah’a ittiba demektir. (Ayet meali)

Aklıma geldi ki Bediüzzaman da Hutuvat-ı Sitte, Hutbe-i Şamiye, Münazat ve bütün külliyatında en fazla üzerinde durduğu mefhumlardan biri  hürriyet, dolayısıyla da istiklâldir. O Bediüzzaman ki yapılan güzel ve hayırlı bir davranışı on, işlenen on hatayı da – şahsî olmak kaydıyla- “bir” gören engin şefkate sahiptir. Bu ders terbiyesini de Kur'an-ı Kerim'de ve sünnetten almıştır.

Muhterem Nur risalelerinin (kitapçıkları) müspet hareketi temel almasının bu hususiyetten kaynaklandığı kanaatındayım.

“Kâinatta inkar-ı Uluhiyeti hâkim kılmak isteyenlere kuvvetli cevaplardan birini bu camia birlik ve beraberliğiyle vermelidir, hatta bir vecibedir bizlere.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN