İnsanlığı hayata bağlayan biricik varoluşunun hakikatidir sevmek. Hele beklentisiz sevmek, almadan verebilmek insanı insan yapan en soylu eylem olmalı..
Sevmek diyorum keşke yalnız kalbin işlevi olsaydı tüm çıkarlardan soyutlanmış öyle içten, öyle saf, masum ve duru kalabilseydi. Sevgiyle iyileştiremediğimiz yaraların, sevgiyle inşa edemediğimiz hayatların, ilk fırsatta yıkıcı bir enkaza dönüşebileceği endişesiyle sarsılıyoruz günbe gün.
Kalp diye taşıdığı soğuk et parçasına karşı, kalbi merhametten yananların yüzü suyu hürmetine dönüyor belki de dünya.
Cehennem diyordu Peder Zosima, Karamazov Kardeşler’de, sevememe halinin ıstırabıdır.
Etrafınızda olur olmaz yerlerde patlayan, ne sebeple kime yöneleceği belli olmayan bir öfke görüyorsanız, bazen sebebi doya doya sevememenin ıstırabıdır demişti, Kemal Sayar.
Yüzüme şiddetli bir tokat gibi inerken bu sözler, ilk defa sevgisizliğin bu haliyle karşılaşmış gibiydim. Bilemiyorum sizde nasıl bir etki yaratır ama okuduğumda zihnime ilettiği anlam bir süre istemsiz sarstı beni.
Dolayısıyla üzerinde durmadan geçmedim.
Bile isteye sevmemek değil, ‘se-ve-me-mek’, ilettiği anlam bile, birtakım engellere takılıp aşılamayan bir güçsüzlük gibi. Kötülüğün git gide normalleşmesinin temel sebeplerinden biri de sevememek engeli olsa gerek dedim.
Ayrıca sevememek bir seçimden ziyade sevgide başarısızlığın sonucu olmalı. Çocukluktan mı, sonradan gelişen bir türlü yoksunluk mu bilemiyorum ama biz anne babaların üzerinde hassasiyetle durması gereken bir sorumluluk olmalı. Nedir? Nelere yol açar, sevememenin verdiği yoksunluk? Nefretin, kinin, şiddetin yenemediği bir yetersizlik mi? Akabinde insanlığı vahşete sürükleyen yerli yersiz şiddet vakalarının kol gezdiği, görülmez bir ihmalkârlık mı?
Aslında hakiki sevgi, kendisiyle olan bütünlüğüdür insanın, insanca duyguların parçalanmamış halidir sevgi. Çünkü içinde vicdan, merhamet, anlayış, iyilik ve tahammül barındıran insan, fıtratına sadık kalabilir ve ruhsal bütünlüğünü koruyabilir.
Geç de olsa sevmek öğretilebilir bir kavram mı? Veya insan kalbiyle sevmekte ne kadar geç kalmış olabilir?
Kutsal bir sevgiden, şefkatli bir merhametten, adil bir vicdandan yoksun hayat ne kazandırabilir insana?. Nasıl anlamlandırabilir hayatı? Ne verebilir kötülüğün hüküm sürmesinden başka.
Sevgisizlik, bir yerde severek kurtarabilir belki kendini. Hayatımızın bir yerlerinde sevgiden yoksun kalsak da sevmeyi öğrenebiliriz. Kötülüğe maruz kaldığımız yerlerde iyiliği seçebilir kötülükle savaşabiliriz. Onca aşağılanmanın, yıkılmanın, yaralanmanın üstesinden sevgiyle çıkabiliriz. Büyük bir çaba da gerektirmez sevmek, çünkü sevgi, yaratılış gereği en doğal zaafıdır insanın.
Almadığını verebilmek ise insana özgü bir erdem olmalı. Ya sevememek;.. kalbin sevmeye körlüğü, ve akabinde getirdiği buhranın dönüştürdüğü şiddet!. İşte bu çok korkunç yıkımlara sebep olabilir.
Çocuklara vakitlice veremediğimiz sevgi, nezaket, ahlaki bir iç disiplin, sevgide başarısız olmamıza sebep olabilir. Sebebi sonradan gelişen sosyolojik veya psikolojik alt yapılarda olabilir ama en çok bilinçli ve insanca bir sevgiyi verememekten kaynaklı olmalı.
Demek ki, çocuğu çok sevmek, korumak, gereğinden fazla egosunu okşamak, yerli yersiz üzerine titremek vs. ölçüyü aştığında nasıl ki, bencillik, kibir gibi huyların oluşmasına temel hazırlıyorsa, vakitlice sevmeyi öğretememek kendimizle birlikte ona ve muhataplarına karşı hayatı zehir edebiliyor.
Çok sevmekten ziyade; kalbiyle sevmeyi, merhameti, nezaketi, vicdanı ehlîleştiremediğimiz, iyiliğe temel hazırlayamadığımız, vefayı örgütleyemediğimiz bir başarısızlık diye algılıyorum okuduğum mesajdan.
Bir çocuğu hakkıyla yetiştirebilmek nasıl ki bir nesil yetiştirmek gibiyse, ona insanca sevmeyi öğretememekte bir nesli katletmek gibi olmaz mı?
Kalbiyle sevebilen, kalbiyle düşünebilen, kalbiyle muhasebe edebilen insanlardır ancak, kendi benliğini öz sevgiyle ödüllendirebilen.
Kırılmak için fırsatlar kollamak yerine, sevmek için bahaneler aramak ne güzel huy, ne büyük erdem.
İyiliği de kötülüğü de ona yüklediğimiz anlamlarla şekillendirirken, insanlığımızı sevgiyle onarılabilmemiz, sabırla koruyabilmemiz ne mühim.
Her türlü olumsuzluklara karşı kutsal bir umuda tutunup, en kalbi sevgiyle direnebilmemiz dileğiyle.
Not; bu konuyu yazıya dökmem ilk önce kendimi sorgulamamla başladı.
BukreNur Yılmaz