Külünk, özellikle finansmana erişimdeki darboğazın reel sektörü çöküş noktasına sürükleyebileceğini belirtti.
Reel sektörün birçok alanda %30-40 kapasiteyle çalıştığını ifade eden Külünk, bu durumun ekonomide istikrar sürecinden hızla uzaklaşıldığının işareti olduğunu vurguladı. İşletmelerin en temel ihtiyacı olan finansmana erişimde büyük sıkıntılar yaşandığını belirten Külünk, “Küçük büyük demeden bir tefecilik anlayışı bugün doğrudan hayatımıza müdahale eder hale geldi” dedi.
Merkez Bankası’nın 2025 Nisan verilerine göre ticari kredi faizlerinin %60 seviyesine ulaştığını hatırlatan Külünk, buna rağmen bankaların kredi hacminde daralma yaşandığını, BDDK verilerine göre ise ticari kredi kullanımında reel bazda %18’lik bir düşüş görüldüğünü aktardı. Alternatif finansman kanalı olarak görülen faktoring sistemindeki bileşik faiz oranlarının %85 ila %95 arasında seyrettiğine dikkat çekti.
“Bu oranlar bırakın yeni yatırımları, mevcut operasyonların dahi sürdürülemez hale gelmesine neden oluyor” diyen Külünk, bu tablonun üretimi zorlaştırarak işsizliği artırabileceği uyarısında bulundu.
TÜİK'in 2025 Mart verilerine göre, son altı ayda sanayi sektöründe 150 bine yakın kişinin işini kaybettiğini hatırlatan Külünk, geciken tahsilatların ve ödemeler zincirinin iflas riskini büyüttüğünü, işletmelerin tasarrufa önce işgücünden başladığını vurguladı.
“Hedefli ve uygun koşullu finansman şart”
Külünk, bu ekonomik kırılganlıkları aşmak için acil çözüm olarak hedefli, yaygın ve uygun koşullu finansman kaynaklarının işletilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi paketlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti ve şu önerilerde bulundu:
Sektörel önceliklendirme yapılmalı (ihracat, gıda, makine gibi alanlara öncelik verilmeli),
Bürokrasi azaltılarak hızlı erişim sağlanmalı,
Nakit akışına uygun geri ödeme vadeleri sunulmalı.
“Üretene nefes, topluma güvence” ilkesiyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Külünk, üretim ve istihdam merkezli bir ekonomi modelinin yalnızca ekonomik değil, toplumsal barışı da korumanın anahtarı olduğunu söyledi.
“Bugün alınacak önlemler, yarının iflaslarını ve işsizlik dalgalarını önlemenin tek yoludur”