Hedefimiz huzur ortamında olmak, oturduğumuz mekanlarda, yaşadığımız topraklarda saygı, sevgi ve güven çemberinde mutlu olmayı, her zaman gülmek isteriz. Lakin yaşanılanlar ve görülenler bunun mümkün olmadığı üzerinedir.
Peki bu mümkün değil midir?
Aslında bizle mutlak adalet, mutlak mutluluğun ancak cennette olduğunu, bu esenlik yurdunun sahibinin kim olduğunu, esenliğin sahibinin esenliğe çağırdığını, dileyeni doğru yola ileteceğini biliriz. Doğru yola tabi olmanın, sorumluluklarımızın farkında olarak kötü gördüğümüz hareketleri yapmakla, bize hayat verecek her şeye kulak vermekle olacağını da biliriz.