Röportaj
Giriş Tarihi : 08-07-2019 13:35   Güncelleme : 08-07-2019 14:25

Amine Ateş Kabaktepe: Çocuklara kitap okumanın önemini aşılamalıyız!

Çocuklarımız en büyük geleceğimizdir. Çocukları önemsemek, geleceği önemsemektir. Çocukların dünyasına nitelikli eserleler inmemiz gerekiyor. Çocuklara yönelik çalışmalarıyla yakından tanıdığımız eğitimci yazar Amine Ateş Kabaktepe ile yeni çıkan kitabı “Çılgın Sınıf”ı konuştuk.

Amine Ateş Kabaktepe: Çocuklara kitap okumanın önemini aşılamalıyız!

Hocam, öncelikle böyle bir eseri yazmanızda ki amacınız nedir?

Önce yazmanın önemiyle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Yazı insanda mündemiç olanın dışa vurum yollarındandır, paylaşmaktır, kendinizi inşa etmenize yardım eden unsurlardandır. İnsanın topluma karşı sorumluluğunu ifa yöntemlerindendir. Yahya Kemal’in ifade ettiği gibi “gök kubbede hoş seda” bırakmak insanın temel amaçlarından olmalıdır. Bende bu hoş sedayı yazıyla da bırakmaya çalışanlardan olmaya gayret ediyorum.

Bu eseri yazmamdaki amaca gelirsek, Çılgın Sınıf’ı yazmayı çok önceden istiyordum. Ama beşinci kitabımda nasip oldu. Çılgın Sınıf, yüzde doksan gerçek hayatta yaşananlar. Çevremde, öğrencilerimde ve kendi hayatımda, akılda kalacak, insanın gönlünde iz bırakacak olayları eserime aktardım.

Kitabın adı Çılgın Sınıf, çünkü yaşadıklarımın ve gözlemlediklerimin, heyecanlı, aksiyonlu, eğlenceli, ders verici, yani kısacası en çılgın anlarını bir araya getirdim. Çok akıcı, çocukların zevkle okuyacağı, büyük keyif alacağı bir eser meydana geldi.

Karakterleri aynı yaşta tutmaya özen gösterdim, hepsi sekizinci sınıf öğrencisi, bu yaşı seçmemin nedeni de en çılgın davranışlar, olaylar, sözler bu dönem de daha çok oluyor.

“Çılgın Sınıf”ta çocuklar için ne gibi mesajlar var?

Öncelikle büyüklerine, birbirlerine, kendilerine hatta çevrelerine, alemde bulunan canlı cansız ayrımı yapmadan her varlığa saygı duymalarını vurguladım. Çünkü kendisine saygısı olan çevresindekilere de saygılı olur. Böyle insan dürüst olur, yalandan uzak durur, her insan hata yapar ama önemli olan onlardan ders çıkarmaktır. Hayatı yaşarken hatanın eksikliğin olmaması mümkün değil. Önemli olan, olana hapsolmadan eksik ve yanlışları gidererek hayata devam etme cesaretini göstermektir.

Bu olmazsa olmazları, eserimdeki karakterlerin yaşadıklarında gösterdim. Yapılan yanlışların getirdiği sonuçları gördüklerinde, nasıl çözüm aramalılar? İnsan için asıl mesele yaşadıklarına cevap çözüm üretme iradesini/kabiliyetini göstermesidir. Bu iradeyi/yeteneği kazanmalarına yardımcı olacak bir eser olasına gayret gösterdim. Hata yapmamayı öğrenmek önemli, ancak  daha da mühim olanı  insanın  hatalarını nasıl düzelteceğini öğrenmesidir.? Bunları da nefessiz okuyacakları olayların akışında anlatmaya çalıştım.

Kitabınız 8 bölümden oluşuyor. Her bölümde ilginç mesajlar var.  Kitapta ceza bölümü var. Bu ceza kısmını biraz daha açar mısınız?

Evet, kitap sekiz bölümden oluşuyor. Her bölümde farklı mesajlar var. Ceza bölümüne gelmeden önce, diğer bölümlerden kısaca söz etmek istiyorum. Önceden birlikte olan bir topluluğa, yeni katılmış bir kişiye nasıl yaklaşılmalı? Onu tanımadan önyargılı davranmanın çok yanlış olduğunu anlattım bir bölümünde... Geniş bir olay örgüsüyle, bu hassas konuya değindim. Hem merak uyandıracak olaylar koydum, hem de önyargının getirdiği pişmanlığı gösterdim. Diğer bölümlerde de farklı konulara değinerek, eğlendirirken düşündürdüm.

Ceza kısmına gelirsek, burada yeni gelen öğrenciye karşı önyargıyı şiddetle vurguladım. Tabi ki toplumda kurallara uyulmazsa, karşılığında ceza uygulanır. Ama buradaki ceza kişisel sorunu olanlar arasında tatbik ediliyor. Kendine yapılan yanlışa karşı düşünülmüş bir ceza oluyor. Sonuçta yönetim müdahale ediyor ve haksız olanlar kurallar dâhilinde cezalandırılıyor. Önyargı beslenilen kişiye karşı da mahcup olunuyor. Bir arda yaşamanın en önemli gerekliliği üzerinde mutabakata varılan kurallara herkesin uymasıdır. Huzurlu bir sosyal yaşam toplumsal kurallar bütününe saygı duymayı ve uymayı gerektirir. Kurallara uymamak ise sosyal yaşamın aşınmasını sağlar. Bu nedenle her bir bireyin kuralları ihlal etmesinin önlenmesi ve ihlal meydana geldiğinde oluşturduğu durumun izalesi için belli düzeylerde yaptırımların uygulanması da bir zorunluluk olarak ortay çıkar. İlk insanın var oluşunda son insana kadar değişmez gerçeklik olarak bu durum varlığını sürdürecektir. Dolayısıyla çocuklarımızın da bu gerçekliğe hazırlanmalarına destek olmak, toplumsal yaşamın gereği olan davranışı gösterme özelliklerini kazanmalarına ve göstermelerine katkıda bulunmak istedim.

Kitapla ilgili olumlu ve olumsuz geri dönüşüm aldınız mı?

Kitapla ilgili dönüşler, diğer kitaplarımda da olduğu gibi olumluydu. Ben imza günlerimde, kitabımı alan okuyucularıma bana olumlu olumsuz dönüşler yapabilirsiniz diyorum. Ama şükürler olsun yüreklerine hitap ediyorum demek ki dönüşler hep olumlu oluyor.  Tabi olumsuzluk olarak tanımlanamayacak kitabın gelişimine ve yazın hayatımın gelecekte şekillenmesine katkısı olabilecek yapıcı eleştirilerde alıyorum okuyucularımdan. Bu beni mutlu ediyor.

Biraz bize diğer çalışmalarınızdan da söz eder misiniz?

Sizin de bildiğiniz gibi on yıla yakın bir zamandır ulusal bir gazetede sahabeleri yazdım. Sahabelerin bilindik hayatını değil de, duyulmamış, ilgi çeken anlarını ele aldım ve olumlu dönüşler aldım. Aynı zamanda birçok dergide yazılarım yayınlanıyor. Bunun yanında öğretmenlikte yapıyorum. Yine fırsat bulduğum zamanlarda, yetişkinlere Hadis, Tefsir dersleri veriyorum.

Şu ana kadar beş kitap yazdınız. Okumayla ilgili gençlere çocuklara ve yetişkinlere neler söylemek istersiniz?

“Okumadığın gün karanlıktasın” demiş yazar Nuri Pakdil. Ne güzel de söylemiş. Önce çocuklara kitap okumanın önemini, ufku açtığını, okuyarak daha bilgi sahibi olunduğunu aşılamalıyız. Uygulamaya gelince, önce biz okumalıyız ki çocuklar da okusun. Lafla peynir gemisi yürümez. Tavsiye ettiklerimizi önce biz uygulamalıyız. Tabi ki gelecek nesilde görmek istediğimiz, bilinçli, kültürlü, inançlı, duyarlı, vatan sevgisi olan bir nesildir.

Son olarak konumuzla ilgili neler söylemek istersiniz?

Bir çocuk kitabı yazarı olarak, okuyucularımın, anne ve babaların aldıkları kitabın yazarını çok iyi tanımaları gerekir. Arkasından alacakları kitabın arka kapağındaki bilgileri okumalı ve uygunsa almalıdırlar. Kitaplar da sessiz öğretmenlerdir.

Amine Ateş Kabaktepe kimdir?

İlkokulu Karadeniz’in şirin ilçesi Ünye’de, lise öğrenimimi yine Karadeniz’in sahil ilçesi Fatsa’da, üniversite eğitimimi ise Marmara Üniversitesi’nde tamamladım. Evliyim, bir kız ve bir erkek çocuğum var. Kitap yazarlığımın yanında, gazete ve dergilerde de yazıyorum.

Röportaj: Ziya Gündüz

adminadmin