Gündem
Giriş Tarihi : 01-02-2020 11:04   Güncelleme : 01-02-2020 11:04

Anayasa Mahkemesi’nden Hak İhlâli Kararı!

Anayasa Mahkemesi’nin 11.12.2019 tarihli 2017/27041 sayılı kararı (22 Ocak 2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmıştır) ile başvurucunun talepleri kabul edilerek, kişinin şeref ve itibar hakkının, masumiyet karinesinin ve gerekçeli karar hakkının ihlâl edildiğine karar verilmiştir. Olay şöyle vuku bulmuştur:

Anayasa Mahkemesi’nden Hak İhlâli Kararı!

Başvurucu Turgay K. ile bayan H.K. evlidir ve iki çocukları bulunmaktadır. Başvurucu Bakırköy Aile Mahkemesine müracaat ederek eşi H.K aleyhine boşanma davası açmıştır.

 

H.K. çocukları ile birlikte Almanya’da yaşamaktadır. Almanya’dan Bakırköy Aile Mahkemesine 6284 sayılı yasa kapsamında başvuruda bulunarak önleyici tedbir taleplerinde bulunmuştur. Aile Mahkemesi ise başvuruyu delil ve belge aranmaksızın kabul ederek, şiddet uygulayan tanımı ve ibaresiyle 6 ay süreyle Turgay K.’ya önleyici tedbir kararı vermiştir.

 

Şikâyet eden Bayan H.K. daha sonra 6 aylık süreler dâhilinde 3 defa daha önleyici tedbir talebinde bulunmuş ve şiddet uygulayan olarak Turgay K. aleyhinde önleyici tedbir kararları verilmiştir. Kararda “….özellikle koruma kararı verilebilmesi için şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge aranmayacağına ilişkin 6284 Sayılı Yasanın 8/3. maddesi birlikte değerlendirilerek talebin kabulü gerekmiştir” şeklinde açıklama yapılmıştır.

 

Bayan H.K. bununla yetinmemiş, delilsiz ve belgesiz aldığı kararları Almanca’ya tercüme ettirerek Alman makamlarına sunmuştur. Bunun üzerine başvurucu Turgay K.’nın Almanya’da bulunan çocukları ile kişisel ilişki kurması yasaklanmıştır. Gerekçe ise Turgay K.’nın şiddet uygulayan bir kişi muamelesine maruz bırakılmasıdır.

 

Başvurucu Turgay K. aile mahkemesine müracaat ederek kararın böyle bir durum olmadığı halde kendisini şiddet uygulayan kişi sayarak zor duruma soktuğunu, çocuklarıyla görüşemediğini belirterek itiraz etmiştir. İtirazında şu hususları belirtmiştir:

 

Eşi H.K’nın Almanya’da çocukları ile birlikte ikamet ettiğini, Türkiye’ye gelmeden yurt dışından talepte bulunduğunu,

 

İddiaların soyut olduğunu, (TÜRKİYE’DEN, ALMANYA’DA YAŞAYAN KADINA NASIL BİR ŞİDDET UYGULANDIĞININ! AÇIKLANMADIĞINI)

 

Savunmasının alınmadan, şiddet uygulayan olarak nitelendirildiğini, bunun resmi mercilerde hakkında olumsuz kanaat doğurduğunu, kararın gerekçesiz olup masuniyet karinesini ihlâl ettiği yönünde itirazda bulunmuştur.

 

Aile Mahkemesi ise “..ŞİDDET UYGULANDIĞI HUSUSUNDA DELİL VE BELGE ARANMAYACAĞINI,..” gerekçesiyle itirazı reddedilmiştir.

 

Turgay K. bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi, önleyici tedbirler (8/3 m.) bakımından delilsiz ve belgesiz karar verilemeyeceği, aksi halde hakkın kötüye kullanılmasına sebebiyet verileceği, kişi hak ve özgürlüklerinin önemli ölçüde kısıtlanacağı ve tedbir kararlarını (asgari ölçüde olsa dahi) gerekçeli olmasına, masuniyet karinesinin ihlal edilmemesine yönelik tespitlerde bulunulmuştur.

 

Sonuç itibariyle, delilsiz ve belgesiz verilen tedbir kararları ile kararlarda şiddet uygulayan tanımı karşısında;

 

   1- Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan (kişinin) şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğine,

 

   2. Anayasanın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine, karar verilmiştir.

 

Anayasa Mahkemesinin (HAK İHLÂLİ ) kararı üzerine, Aile Mahkemeleri, Savcılıklar ve kolluk 6284 sayılı yasanın uygulanmasında işbu kararı dikkate almak zorundadırlar.

 

Yasalar toplumun ihtiyaçları kapsamında hazırlanır. Yasalar kapalı devre, bir kişinin inisiyatifine bırakılamaz. Halk bilgilendirilir, özgür tartışma ortamı oluşturulur, üniversitelerden ve sivil toplum kuruluşlarından görüşler alınarak yasalar yapılır. Çıkarılacak yasanın toplumun değerlerine, yaşam şekline, uygulanabilirliğine dikkat edilmesi şarttır. Batıdan tercüme edilerek, toplum mühendisliği kapsamında, marjinal grupların dayatmasıyla hazırlanan ve yürürlüğe sokulan yasalar toplumu ve aileyi çökertir, anarşi doğurur, kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlar.

 

Anayasa Mahkemesinin bu kararı yasayı hazırlayana bir tokat gibi çarpmıştır.

 

 Hukukun temel ilkelerine, güzel ülkemizin manevi değerlerine ve ahlâkına uygun yasalar çıkarılmalıdır. Bu hususu önemsiyoruz. Fikri takip yaparak yazmaya ve ikaz etmeye devam edeceğiz. Çünkü insanımız ve aile yapımız çok değerlidir, aileyi kaybedersek ülke ve toplum dağılır. Asıl beka sorunumuz, insanımızı ve aileyi korumak / kurtarmaktır.

Sefa SAYGILI - yeniakit

Recep YAZGANRecep YAZGAN