Seminerin açılış konuşmasını yapan ANDA Samsun İl Temsilcisi Coşkun ARSLAN, ANDA ailesi olarak “kardeşlik sohbetlerinin” ilkini geçtiğimiz haftalarda idrak ettiğimiz Mevlid haftası münasebetiyle Peygamber efendimizin örnek kişiliğini konu edinen sohbet ile başlattıklarını söyledi. ANDA’nın Türkiye’nin en büyük sivil arama kurtarma teşkilatı olmakla birlikte gün geçtikçe büyüyen ve iyilik kervanlarının öncüsü olmaya namzet büyük bir yardım kuruluşu olduğunu ifade eden ARSLAN, Samsun Temsilciliği olarak da hem arama kurtarma hem de insani yardım konularında büyük gayret sarf ettiklerini söyledi. ARSLAN, sosyal meselelere duyarlı, milli ve manevi değerlerine bağlı bir yapı olarak 15 gün aralıklarla kardeşlik sohbetlerinin devam edeceğini ifade etti.
ARSAN’ın ardından söz alan Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.Abdülkadir SAYIM, Peygamber Efendimizin dünyayı teşriflerinin maksadının Kur’an-ı Kerimin emrettiği yaşayış tarzının insanda vücut bulması olduğunu ifade etti. Hz. Peygamberin, insanlık için en güzel örnek olduğunu aktaran SAYIM, “Rabbimiz onun için şöyle buyuruyor, ‘Muhakkak sizin için Allah’ın Resulünde en güzel örneklik vardır.’ Hangi konuda bir örneklik istiyorsak Efendimiz aleyhissalatü vesselama bakacağız. İyi bir baba mı olmak istiyoruz, Efendimiz aleyhissalatü vesselam’a bakacağız. İyi bir anne mi olmak istiyoruz, Peygamber Efendimizin tavsiyelerine bakacağız. İyi bir kardeş mi olmak istiyoruz, ona bakacağız. İyi bir lider, iyi bir başkan, iyi bir komşu, iyi bir akraba, iyi bir evlat mı olmak istiyoruz, ona bakacağız.” diye konuştu.
“Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” ayet-i kerimesini hatırlatan SAYIM, “Allah Teala öyle tanımlıyor onu. Bütün dünya, Efendimiz aleyhissalatü vesselam’ın âlemlere rahmet olarak gönderilişinden istifade edecek. Onun yeryüzüne getirmiş olduğu Kur’an-ı Kerim’den 1400 küsur senedir dünya istifade ediyor. Bu istifade, kıyamete kadar devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Peygamber Efendimizin de öncelikle bir insan olduğunu, O’nun da sosyal hayatının, aile yaşantısının, dostluklarının, arkadaşlıklarının, üzüntülerinin, sevinçlerinin, borçlarının, alacaklarının bulunduğunu belirten SAYIM “Ebû Rimse'nin zannettiği gibi Allah Resûlü (sas), çevresindeki insanlardan farklı bir görünüşe sahip değildi. Evet, her hâli ile etrafındakiler için en güzel örnekti ve her tavrı diğerlerinden daha nezih ve zarifti. Ancak hiçbir zaman kendisini ashâbından ayrı tutmaz, asla üstünlük taslamazdı. O, bir peygamber ve toplumun lideri olmasına rağmen insanlarla arasında herhangi bir mesafe koymamış, onlara hiçbir zaman yukarıdan bakmamıştı. Bir gün kendisiyle konuşmaya gelen bir adamın heyecandan titremesi üzerine şu cümleleri söylemişti: “Korkma! Ben bir kral değilim. Ben sadece (güneşte) kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” Dediğini aktardı.
SAYIM, Peygamber Efendimizi anlatırken “Ne kıyafeti, ne oturup kalkması ne de hareketleri farklıydı. Halkın toplu merasimlerinde, düğünlerinde, yemeklerinde bulunmayı severdi. O, yemek yerken yere oturur ve “Ben bir kulun yediği gibi yer ve oturduğu gibi otururum.” Derdi. Arkadaşlarıyla birlikte iken, giyimiyle ya da tavırlarıyla dikkat çekmez, tam anlamıyla onlardan biri olurdu. Meselâ, Allah Resûlü'nün (sas) “anlayışlı insan” diye nitelediği, Hz. Ömer'in (ra) de bir konuyu kendisinden daha güzel ve veciz anlatanını görmediğini söylediği Dımâm b. Sa'lebe, Medine'ye ilk geldiğinde mescitte ashâbıyla beraber oturan Hz. Peygamber'i (sas) tanıyamamış ve “Hanginiz Muhammed?” diye sormak zorunda kalmıştı. Daha öncesinde, hicret esnasında da benzer bir olay yaşanmıştı Hz. Âişe'nin (ra) ifadesiyle ashâbdan herhangi bir aile reisi evinde ne yapıyorsa o da aynısını yapardı. O (sas), herkes gibi bir insandı. Elbisesini temizler, koyununu sağar ve kendi ihtiyaçlarını kendisi görürdü. Hz. Peygamber'i (sas) çocuklarla şakalaşırken, torunlarını gezdirirken, gençlerle dertleşirken, alış veriş yaparken, savaş için hendek kazarken görmek mümkündü. Hz. Peygamber (sas), insanların arasında onlardan biri olarak yaşantısını sürdürmekteydi. Herkes gibi o da hüzünlenir, neşelenir ve öfkelenirdi. Onun da hayat meşgalesi vardı. Arkadaşlığı, dostluğu vardı. Eşleri, çocukları ve torunları vardı. Eşleriyle ilişkisinde sorun yaşadığı anlar da olmuştu, onlarla huzur ve neşeyi paylaştığı anlar da...
İnsanî ihtiyaçları olduğu gibi herhangi bir insanın yaşayabileceği durumlar onun da başına geliyordu. Bir defasında yolculuğun verdiği yorgunlukla uykuya teslim olmuş, sabah namazına kalkamamış ve ancak güneş yükseldikten sonra namazını kaza edebilmişti.
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere Peygamber Efendimiz bizler gibi yaşayan fakat Kuran ahlakının bedeninde vücut bir insandı. “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” derken aslında hayatın Allah katında güzel ahlak ile anlam kazanacağını belirtip o ahlakı kendi hayatı ile tatbik etmiş ve bizlere örnek teşkil etmiştir.”diye konuştu.
Seminerin sonunda ANDA Samsun İl Temsilcisi Coşkun ARSLAN tarafından Dr.Abdülkadir SAYIM’a Samsunlu akademisyenler Doç.Dr.Recep TEMEL ve Öğretim Görevlisi Türker GÖKSEL tarafından kaleme alınan “Meslek Ahlakı” isimli kitap hediye edildi.