Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 30-09-2020 09:00   Güncelleme : 30-09-2020 09:00

Başlıksız…

Başlıksız…

İçtimai hayata yönelik mühim tespitlerimin olduğunu başlık koyamadığım bir yazı…

Geçmiş hayatım bilirim ki ailemle mahdut birkaç kişi dışında kimse için çok da önemli değil, zaten kendi geçmişimi anlatmak için de yazmıyorum, fakat anlatmak istediklerimi mücessem, müşahhas kılmak istiyorum. Bunu da başkaları üzerinden değil de bazen kendi geçmişim üzerinden göstermeye çalışıyorum. Zaten insan kendi dışındaki hayatların iç yüzünü ne kadar bilebilir ki? İnsan, bilinmek istediği oranda kendini izhar eder. Dolayısıyla zahir olduğu kadar insanları tanırız. Duyguların, hayallerin, hislerin çoğu dışarıya yansıtılmaz, ya da yansıtılamaz bu sebeple insana dair şeylerin çoğu zahir sebepler üzerinden yapılan bazı genellemelerle izah edilmeye çalışılır. Kendi üzerimden yazmamda ki ikinci sebep ise başkalarını taltif eden, öven şeyler yazmak, söylemek güzel, bu durum nefis sahiplerinin hoşuna gidiyor lakin ola ki zülfüyâra dokundun mu bir kaşık suda boğmak isteyen ilk kişiler hemen yanı başındaki dostların, ahbapların oluveriyor. O yüzden bazı meselelere dair örnekleri kendi yaşantımdan, deneyim ve gözlerimden veriyorum ki hem mesele havada kalmasın hem de zülfüyâra dokunmasın. Varsa bir taşım da gitsin kendi nefsime çarpsın…

Bu yazıma çok kullanılan iki kavramı konu ettim;

YAZININ DEVAMININ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN