Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 03-02-2018 10:33   Güncelleme : 03-02-2018 10:33

Bir cahillik ettim!

Bireyin ve toplumun organları ve bunların işlevselliği açısından benzeş olduğundan bahseder. Toynbee,"Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından ortaya konulmuş en büyük tarih felsefesinin sahibi"dir der onun için. Arjantinli topçu Messi'nin top koşturduğu ülkede 700 yıl insanlık tarihinin en muhteşem medeniyetini ihdas etmiş Endülüs'ün önemli yıldızlarından birisinden bahsediyorum; İbni Haldun'dan. Unuttuğumuz Endülüs'ün...

Bir cahillik ettim!

Birey diye ifadelendirdiğimiz insan ise malum, etten, kemikten... hassaten de ruhtan mülhem.
İnancımıza göre Rabbine kul olmakla mükellef. Ömür süresi içerisinde bir biçimleniş ile seyir halinde kabre kadar süren yolcunun adıdır birey. Bireylerin çokluğu ise toplumu oluşturur.
Mukayeseye başlayalım. Birey hücre misali gibidir. Sağlıklı birey sağlıklı toplum yani. Topluluklar küçük yapılandırmalardan başlayarak insanlık alemine kadar bir açılımı da barındırır. Birey Toplum vücudunun hücresel karşılığıdır.
...
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir paylaşıma rastladım. 82 yaşında bir ihtiyar...bir köpeği pantolonunun kemeriyle bağlamış...tecavüz ediyor! Yakalanınca da "bir cahillik ettim" diyor.
Buna benzeyen kusmuk olayları özellikle sosyal medya hayatımıza boca etmekte. Yapılan fiil ne kadar iğrençse de bunun paylaşılarak yaygınlaştırılması da bence sıkıntılı bir durum.
Gün geçmiyor ki benzeri tarzda aşağılık olaylarla karşılaşmayalım. Çocuk tecavüzlerinden, vahşice işlenen cinayetlere kadar kuşatılıyoruz. Özellikle kadınlar ve çocuklar bu saldırganlığın kurbanları. Bireylerimizin cehalete dayalı kudurganlıkları, ahlaksızlık tablolarını maalesef gözlerimizin önünde teşhir edip duruyor. Psikolojisi bozulmuş bireyler toplumu da yaşanmaz hale getiriyor. Teknolojinin albenili imkanları teskin etmiyor cinnete meyletmiş insanları. 
Bu iğrençlikler adeta kusturmak üzere bu çirkefliklere tahammül edemeyen insanımızı. Güven duygumuzu yitiriyoruz. Tedirginliklerimizin yol açtığı psikolojik rahatsızlıklarımıza psikologlar çare üretemiyor. Manevi dinamikliğin kaleleri olan cemaatlerimizin ise içleri boşaltılmış durumda. Çaresizlik hissiyle kuşatıldık.
...
İnsan sağlıklı yaşamalıdır. Sağlığını ise dışardan vücuduna bilerek ya da bilmeyerek aldığı mikroplar olumsuz etkiler. Tabii vücut sağlığının yanı sıra akıl ve ruh sağlığına da ayrıca değinmek gerekir.
Mikropların (Bunları küçük günahlara benzetebiliriz.) hücreler üzerinden etkisi arttığında önce o hücrelerin yer aldığı bölgede huzursuzluk başlar. Uzuv da yani, organlar da kaşıntı, uyuşma, sızı gibi emareler gözükür. Organların içindeki iyiler rahatsız olurlar mikropların işgalinden ve ağrı-sızı alarmını çalarlar. Mikropların çokluğu (günahların) bir süre sonra ahlaksızlıkla ifade edeceğimiz dayanılmaz ağrılara-rahatsızlıklara yol açar. 
Hücreyi doğru ve doğal yöntemlerle beslemeli ve canlı tutmalıyız.
İnsanı da doğru ve doğal yöntemlerle maddi ve manevi yönünü beslemeli ve zinde tutmalıyız.
Birey ve toplum özellikleri itibariyle aynıdır.
...
Temiz fikirlerle doyurmalıyız ruhumuzu da. Malayani şeyler ruhumuzu zehirler. Bilgiye olan açlığımızı sağlıklı gıdalarla gidermeliyiz. Atıştırmalık malumat hükmündeki bilgiler bir süre sonra ruhumuzun direncini kırar. Vücudun obezliği gibi enformatik cehalet şişkin nefisli insanları oluşturur. Nasıl elimizi yıkamak durumundaysak yemek yemezden önce besmele ile de temiz tutmalıyız ruhumuzu ziyafet sofrasına oturturken. Dini duygularımızı kafa karışıklığı ile, dogmatizm ile, skolastik ve hurafeci yaklaşımlarla bezedik. 
Toplum bireylerden başlamak üzere hastalıklı. İlaç niyetine çare diye başvurduğumuz beşeri ideolojiler daha bir zehirlemekte bizleri.
Toplum kusuyor artık. Günahlar artık ahlaksızlık zaviyesinde.
...
Gelecek ve gençlik denklemine odaklanmalıyız. Bu konuda karar etkisi oluşturabilecek mekanizmalar oluşturmalı ve harekete geçirmeliyiz. Eğer bu hususun ciddiyetini görmezden gelirsek toplum olarak komaya gireceğiz. Zehirlendi artık toplum.
Zehirli fikir cereyanları berbat rol modelleriyle iğdişlerine devam etmekteler.
Boş beleş avuntu ve gündemlerle kendimizi tüketiyoruz.
...
Hastalığımızın belirtileri ortada; yozlaşma, ensest, lgbt, deistlik, ateistlik, agnostiklik, terörize oluşumlar, genel manada cehalet, hazcılık, madde bağımlılığı, şiddet, batıl inançlar, bencillik, savurganlık, huzursuzluk, başarısızlık, mutsuzluk... say babam say!

Hastalığımızın nedenleri; tarihsel süreç, endüstriyel bilim, şirk ideolojiler, akaid bozukluğu, ihlas ve amel eksikliği, batılılaşma, öz kültürden uzaklaşma-milli benlik ve kimliği yitirme, fakirlik, illaki cehalet, aile müessesesinin bozulması, çocuk ve gençlerimizi kodlayamama, eğitim sistemindeki çapsızlık-yetersizlik, din anlayışının deforme olması, batıya karşı eziklik, teknoloji ve modernite arasında illiyet bağını ıskalamak, say babam say!

Hastalığımızın tedavisi hususunda ise yapılması gerekenler ise bellidir. Önce hasta olduğumuzu kabul edeceğiz. Hamasetten uzaklaşacağız. İlme, kültüre, sanata, edebiyata doğru tanımlamalar getirip bu kavramları müesseleştireceğiz. Özellikle çocuk edebiyatını güçlendireceğiz. Çizgi filmler, sinema, internet dünyasını millileştireceğiz. Dinin algısında reform yapacağız. Dikkat dinde reform demiyorum. Kuran, sünnet, icma ve kıyas ekseninde algı yenilenmesi yapmalıyız. İmam Maturidi, Farabi, Gazali, İbni Haldun, İbni Rüşt gibi alimlerimizin işaret ettiği hususları ciddiye alacağız. Laboratuvarlara manyetik alan, moleküler yapı ve frekans hususlarında çalışmalar yapmak için yoğunlaşacağız. Adaleti, emniyeti, siyaseti yeniden tanımlayacağız. Ekonomiyi ve parayı helal ve haram dairesinde biçimlendireceğiz. Din ve ahlak ilişkisini yeni bir ifadeyle algılamamız lazım. Vicdan, hürriyet, namus gibi kavramları baş tacı edineceğiz. Yüzleşmekten ve sorgulamaktan korkmayacağız. Müslüman ve insan temelli kurgular ihdas edeceğiz. Herşeyden öteye bu hususu toplumun gündemine alacağız. Bugün devletimizin bir beka sorunu yaşadığı şu günlerde samimiyetle sorunlarımızla yüzleşmek durumundayız...
Bir özet ile durumumuzu ifadelendirmeye çalıştık. Bahsettiğimiz her bir kelimeyi mislince açıklayabiliriz. Detaylandırabiliriz anlatmaya çalıştıklarımızı. Arzu edenler işte bu yapmaya çalıştığımız şeyin genel tafsilatını merak ediyorlarsa www.eforyayinevi.com'dan kitaplarımıza ulaşabilirler. 

Tavrımızı koymak adına konuşmaya, yazmaya devam edeceğiz.

Rabbime bu uğurda bizlere kolaylıklar bahşetmesini niyaz ederim.

Fehmi Demirbağ

adminadmin