Analiz
Giriş Tarihi : 22-09-2020 08:29   Güncelleme : 22-09-2020 08:29

Cumhurbaşkanlığı Toplantı Salonunun Ortasında Tabut mu var!

Cumhurbaşkanlığı toplantı salonundaki tabuta benzeyen ve üzerinde dört tane saatin olduğu ve süs için yapıldığı düşünülen şey bazıları için başka şeyler çağrıştırıyor.

Cumhurbaşkanlığı Toplantı Salonunun Ortasında Tabut mu var!

Toplantı salonunun ortasındaki tabuta benzeyen aksesuar Yahudi skolastiğinde Dul Kadının oğlu olarak bilinen ve Süleyman Tapınağının Mimarı Hiram Usta’nın mezarını andırdığıın düşünenler de var.

Üzerindeki saatten başka işlevsel bir özelliği olmayan ve mezara benzeyen aksesuarın oraya Külliye’nin inşasında çalışan mimarların arasında bir MASON’un olduğu ve Külliye’nin toplantı salonuna imzasını attığı şeklinde de yorumlanıyor.

 

PEKİ NEDEN BÖYLE DÜŞÜNÜLÜYOR?

Masonların en önemli sembollerinden birisi de Hiram'ın mezarıdır. Yahudi skolastiğine göre Hiram öldürüldükten sonra katiller Hiram'ı apar topar gömerler ancak gömdükleri belli olmasın diye üzerini akasya dalıyla kapatırlar.

Mason törenlerinde bu mezar orta yere konularak bir takım ayinler yapılır.

O ayinler sırasında loca başkanının kürsüsünün üzerine bir adet kum saati konulur.

Kum saati zamanın akıp gittiğini çalışmak için fazla beklenmemesi gerektiğini sembolize eder.

Salondaki aksesuar da öncelikle bir mezara benzetilmiş, üzerine toprak yerine çakıl taşına benzer maddeler konulmuştur. Kenarları ve üzeri çiçeklerle süslenmiş, bu da yetmezmiş gibi ne tesadüfse bir de saat konulmuştur.

Bu fotoğrafa hangi mason bakarsa baksın özellikle tabut ve üzerinde saat bulunması nedeniyle Hiram'ın mezarına benzediğini anlayacak ve  “Burayı tasarlayanlar arasında bir masonlar vardır ve imzamızı atarak biz buradayız mesajı vermiştir.” diye düşünecektir.

 

HİRAM ABİF, HİRAM USTA KİMDİR

Hiram Abif veya Hiram Usta ya da yalnızca Hiram, Dul Kadının oğlu olarak da bilinir.

Masonluk zanaatının üç derece olarak belirlenmesi oyunundaki belirgin alegorik figürler içeren karakterdir.

Bu oyunda; Kral Süleyman'ın Mabedinin inşasının baş mimarı olarak gösterilen Hiram, kendisinden Yüksek Masonların gizli şifrelerini elde etmek amacıyla girişimde bulunan ancak başarısız olan üç zorba tarafından öldürülmüş olarak gösterilmiştir.

Mason olan veya olmayan çok sayıda bilim adamı İncil'de bir veya daha fazla yerde görünen karakterin Hiram'a dayandığına dair pek çok spekülasyon bulunduğunu belirtmektedirler.

 

HİRAM ABİ'NİN MASONİK EFSANESİ

Hiram Abif'in hikâyesi Masonik Locaların temelini oluşturur ve üç derecedekiler tarafından bir sonraki kuşaklara aktarılır. Bu onun Kudüs'e gelmesi ile ve Süleyman tarafından tapınağın inşaatının baş mimarı ve yöneticisi olarak atanmasıyla başlar. Tapınak tamamlanmak üzeredir.

Yüksek Masonların gizli şifrelerini öğrenmek isteyen diğer sanatkar duvarcılar ona tuzak kurarlar.

Hiram bu tuzakta her bilgiyi isteyenin isteğini geri çevirir ve saldırganlar her bilgi vermeyi red ettiğinde onun başına duvarcı araçlarıyla vururlar. İlk iki saldırganın vuruşlarında yaralanır ve üçüncü saldırganın vuruşunda ise ölür.

Katilleri vücudunu bir moloz yığını altında gizlerler, cesedi gece şehir dışına taşımak için geriye dönerler. Cesedi sığ bir mezara gömerler ve nerede olduğunu anlamak için akasya dalları ile basit bir şekilde işaretlerler. Usta bir sonraki günde işe gelmediğinden dolayı, Süleyman onu bulmak için diğer zanaatkar duvarcılardan bir grup gönderir. Arama esnasında gevşek akasya dalı parçaları keşfedilir ve cesedi insana yaraşır bir şekilde mezardan çıkartılır. Üç zorbanın da saklandıkları yerler tespit edilir ve hepsi yargı önüne getirilir. Süleyman daha sonra onun bilgilerini bir yüksek masona bildirir ve yüksek mason kaybolur.

Recep YAZGANRecep YAZGAN