Samsun Haber
Giriş Tarihi : 22-02-2021 09:10   Güncelleme : 22-02-2021 09:10

Çuvaldızı Kendimize İğneyi Başkasına Batırmamız Gerekmiyor mu?

Samsun yönetilmesi zor bir şehir. Bazen yönetilmek yerine sadece idare edildiğini bile düşünebiliriz.

Çuvaldızı Kendimize İğneyi Başkasına Batırmamız Gerekmiyor mu?

Bunun en temel nedeni 1900’lü yıllarda küçük bir liman ve ticaret şehri iken Rus Harbinden kaçan Dağıstanlı, Çerkez, Gürcü ve Kafkasyalı’nın Samsun’a gelmesi ile büyümeye başlıyor.

Balkanlardan gelen Muhacirler ile mübadelede gelen Mübadiller sonrası Cumhuriyet tarihindeki 1946 ve 1958 ekonomik krizlerinde dolayı Samsun’u büyükşehir ve cazibe merkezi gören Artvin, Rize, Trabzon, Giresun ve Orduluların gelmesi ile bugünkü temel demografik yapısına ulaştı.

2000’li yıllarda Atakum’un yapılaşmasının hızlanmasıyla da çevre illerden gelenler ile göreve ve üniversiteye gelenlerin kalması sonucu günümüze ulaşan bir nüfus yapısı oluştu!

Bu değişim ve denge bugün Samsun’un idari ve siyasi yapısını da etkiliyor.

KOVİD-19 vakalarında Karadeniz illerinin ve dolaysıyla Samsun’un yüksek çıkması ilginç bir durum.

Sadece bir veya birkaç il olsa yerel tedbirlerden kaynaklandığı söylenebilir ama belirli bir sahil hattındaki Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin ve içte olan Tokat’ın vaka sayıları bakımından yüksekliği dikkat çekici.

Peki neden?

Öncelikle şunu görmek gerek ki; Yasak ve cezalar ile bu iş çözülemiyor.

Toplumsal bilinç lazım.

Vaka sayısından sadece Valiyi veya Sağlık Müdürlüğünü, Emniyeti sorumlu tutmak işin kolayı!

Herkesin başına polis mi dikecek hal de yok. O zaman görev vatandaşlara yani bizlere düşüyor. Biz biliyoruz ki; Lokantada yemek yenilmesi yasak ama ‘üst katta yesem olur mu” diye işyeri sahibine soruyoruz. Ne yapsın esnaf zaten iş yok. ‘Geçin bari’ diyor.

Burada suçlu kim?

O an orada olmayan polis veya zabıta mı?

Zaten işleri kötü olup, ödemeleri, maaşları, kirayı düşünen esnaf mı?

Vali mi?

Yoksa elde veya evinde yemek yerine oturmak ile esnafı oturmaya zorlayan vatandaş yani bizler mi?

Suçlu kim?

Gelelim bir de hafta sonu kaçamak yapmak isteyip hastaneden randevu alanlara!

Bir rahatlıktır gidiyor. Evde duramıyoruz ya çıkacağız mutlaka hafta sonu.

Ya köye ya akrabaya ziyaret.

Peki nasıl alınır bu izin?

Kolayı var!

Al bir hastane randevusu, göster polise gel.

Şimdi suçlu kim?

Polis mi?

Vali mi?

Randevuyu veren hastane mi?

Yoksa yalandan randevu alan uyanık vatandaş mı?

Vatandaşın canı burnunda.

Esnaf burnundan soluyor. Kimseye bir şey denilmiyor. Herkes endişeli. Saathane meydanında hele ki akşam üstü ve Cuma günleri bir yoğunluk oluyor.

Bu da normal aslında.

Şimdi orada zabıta herkesin mesafesini mi ölçecek, Kaç zabıta ve polis ile alanı koruyacaksınız?

Burada bir yıldır her gün her saat camilerden, televizyonlardan, arabalardan yapılan anonsları dikkate almayan vatandaşa kızmayıp polise, bakana, zabıtaya, valiye kızmanın anlamı nedir?

Velhasılıkelam, Samsun zor bir şehir.

Yönetilmesi zor, idaresi kolay.

Fütursuzca eleştirmek yerine çuvaldızı kendimize iğneyi başkasına batırmamız gerekmiyor mu?

Recep YAZGANRecep YAZGAN