Fikir
Giriş Tarihi : 10-12-2019 11:23   Güncelleme : 10-12-2019 11:23

Dekolte kadın Kemalist Cumhuriyetin projesidir!

Bu yazı “kadın karşıtı” bir yazı değildir. Ülkenin sosyal bir meselesi hâline gelen (getirilen demek daha doğru) “kadın hakkı”, “kadına şiddet” gibi konularla ilgisi yoktur. Günümüzde modern kapitalizmin hayatın her karesine girmesiyle ahlâk ve geleneğinden kopan kadın da erkek de şahsiyetini, kanaatkârlığını ve fedakârlığını kaybediyor. Fırtına bundan kopuyor.

Dekolte kadın Kemalist Cumhuriyetin projesidir!

Esasında kadın ve aile meselesini İslâm değerleriyle anlamaya ve çözmeye taraftarız. Bu yazının gayesi, aile bağlarına karşı dayanaksız, modern ve lümpen, kendi benliğini göstermeye çalışan “kadın” tipi (elbette erkek de bu meselenin içindedir) “nasıl ortaya çıktı, niçin böyle oldu?” sorularına Cumhuriyet modernleşmesinin kadın üzerindeki projeleri üzerinden cevap aramaktır.    

İslâmî değerlerden ve İslâmlaşmış Türklükten uzaklaşmayı gaye edinen bâtıl ideoloji Kemalizm’i kendine putperest bir “din” olarak seçen ebleh bir gazeteci kadınlara seslenerek, “İnadına mini etek giyeceksiniz, inadına dekolte giyeceksiniz” diyerek Cumhuriyet ve Atatürkçü değerlere sahip çıkılması çağrısı yapmış. Kemalist Cumhuriyet eliyle Türkiye’ye ithal edilen dekolte, yâni açık kıyafetli kadın savunucusu zümrenin hezeyanlarıdır bu sözler!

Dekolte kadın ve kıyafet inkılâbı Kemalist Cumhuriyetin laikleştirme, yâni modernleştirme projesinin bir parçasıdır. “Kamusal alandaki”  dekolte kadın manzaraları cebren uygulanan “yeni Türk kadını” projesinin neticesidir.

Dekolte kadın asrî cumhuriyet kadını demektir

Kemalist Cumhuriyet dekolte kadının adını “asrî kadın” sıfatıyla yücelterek meşrulaştırmış ve “toplumsal kabuller” arasına sokmaya çalışmıştır. İlk başta “kamusal alan” da sadece başını açıp tayyör, yani ceket ve etekten oluşan takım elbise giyenlere asrî kadın denilirken kısa sürede bu kıyafetin dışına taşarak, kadının vücut hatları ve açıklığı kademe kademe öne çıkarılmıştır.

Asrî kadın sadece başını örtmeyen kadın değil, kollar, omuzlar, sırtın üst bölümüyle boyun ve göğüs bölümü açık olup vücut hatlarını belli eden kıyafetle dolaşandır. Asrî kelimesinin mânası hayli geniş ve Müslüman kültürüne yabancıdır. Avrupaî zevk ve usullere yönelen, züppe, ahlâksız, asrın icaplarına uyan, modernleşenlere “asortik”, yâni kılık ve kıyafeti züppeliğe kadar vardıran kişi denir. 

Dekolte: Boynu, omuzu, sırt ve göğsü açık kadın elbisesi

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne dekoltenin, yâni açık saçıklığın mânası “Göreneğe, terbiyeye aykırı derecede açık (söz, davranış, elbise, görsel).” Sözlüklerde dekoltenin anlamı da boynu, omuzu, sırtı ve göğsü açık, müstehcen kadın elbisesi demek. Bu şenî vaziyete sonra eteklerin dizden yukarı çekilmesi de eklenir.

Batılılar Hz. İsa’yı hayatlarından kovduktan sonra Helen, Grek, Roma kültürü ile beslenen aydınlanmacı ve seküler kadın kıyafeti olarak dekolteliliği “kapitalist uygarlaşmanın” sembolü saydılar. Semavî anlayışın kovulduğu bir dünyada kadın Helen estetiği olarak tenini teşhir etmesiyle gelişecek ve modernleşecekti.

Müslüman kültüründe bu kıyafette gezene “dekolte kadın” denir. Dekolte giyinmiş bir kadına da “dekolte gezen” diye ayıplanır. Açık saçık konuşmalara “dekolte konuşmak” ifadesi de bu zelil kıyafetin “kamusal alanda” zuhur etmesiyle dilimize girmiştir. Dekolte kadın ve kıyafet baloları Altı Ok cumhuriyetçilerinin eliyle yaygınlaştırılmış, bu yönde resmî kurum ve sivil kuruluşlar dekolte kadın baloları düzenlemekte âdeta yarışmışlardır.

Lâdinî Cumhuriyet, yâni CHP “Yeni Türk kadınının” afrodite benzemesini istiyor

Atatürkçü Cumhuriyet modernleşme ideolojisi olarak “Yeni Türk kadınını” putperest eski Yunan medeniyetinin tanrıçalarından Afrodit’e uyarlayarak “uygar ve çekici bir dişi” şeklinde tanzim etmiştir. Eski Yunan tanrıçası “Afrodit”ten hareketle “afrodisyak” kelimesi tam da tartışma mevzu olan dekolte kadını târif ediyor. Görüntüsü bakımından şehvet uyandıran ve cinsî cazibe oluşturan demektir. Dekolte kıyafetli kadın kötü niyetli olmasa da “afrodisyak” bir özelliğe sahip olmaktan dolayı ister istemez çevresindekileri olumsuz yönde tahrik edebiliyor.  

Modernleşme ideolojisi gereğince dekolte kadınların “yurt sathına” yayılması için Cumhuriyet balolarının devlet eliyle mecburi hâle getirildiği malûm. Şehir ve ilçelerin mülkî amirleri ve memurları, onların patronu CHP’nin reisleri ve Kemalist taifenin yaltakçısı zâdegân sınıfı hanımlarını dekolteli hâle sokarak Halk Evleri’nin balo salonlarına koştular.  Dekolte giyinmek, Batılılaşma yolunda olan Cumhuriyet Devleti egemenlerinin safında görünmenin yollarından biriydi. Atatürkçü Cumhuriyetin ideolojisini anlatmak için kurulmuş olan üniversite ve askerî orduevlerinde mecburî kıyafeti olarak yasalaştı ve “kamusal alana” sokuldu.  Bin yıllık İslâm medeniyetimize “karanlık çağlar” diyen Kemalist Cumhuriyetçiler dekolte kadınları çoğaltmak için dekolte imâlâtını Cumhuriyetin destekçisi Sabetayist Yahudi Vitalo Hakko eliyle “yurt sathına” taşıdı.                                                                                                                     

Dekolteleşme projesine dönmelerin desteği

İstiklâl Savaşı’yla Vatan-ı İslâmiyye olmaklığını devam ettiren Türkiye’yi dekolteleştirenlerin arasında dönmeler ve Yahudilerin olmasını Atatürkçü Altı Ok Cumhuriyetçilerine sormak lâzım. M. Kemal, daha Sivas Kongresi sırasında arkadaşı Mazhar Fuat’a “ Zaferden sonra olacakların...” başlığı altında “tesettürün kaldırılması” ndan bahsetmişti. Demek ki, “Hakk’a tapan millet”in desteğinden emin olmuş ki başlatılan Millî Mücadele’nin zaferle biteceğinden şüphesi yoktu. Sonrası, desteğini aldığı Müslüman Türk milletinin kıyafetini dekolteleştirmek olacaktı. 

“Köylü milletin efendisidir” diyen M. Kemal, dekolte giyinmek üstüne düzenlenen Cumhuriyet balolarında rol icabı da olsa köylü kadın kıyafetiyle gelenleri kabul etmez, onlara balodan çıkmalarını ve kıyafetlerini değiştirmelerini söyler. 1932’de dekolteli sözde Türk kızını Dünya Güzellik Yarışmasına gönderen gazeteyi teşvik eden M. Kemal’dir. Tesettürden dekolteliliğe geçişin savunucuları H. Edip, Reşat Nuri gibi birçok yazarın roman ve hikâyelerinde açık giyinmiş kadınlar medenî, tesettürlü kadınlar ve tesettürü savunan erkekler ise “yobaz” tipler olarak işlenmiştir.

Dekolte giyinmek Amerikan Marshal yardımlarıyla hız kazanır

Dekolte giyinmek, Amerikan Marshal yardımlarının teşvikiyle Demokrat Parti döneminde ve 27 Mayıs darbecilerinin tesettürü yasaklamasıyla daha da hız kazanır. 1948’de Hürriyet gazetesinin çıplak ve dekolte kadın sayfalarıyla çıkması, milleti olmayan oligarşik cumhuriyet hükümetlerinin desteğiyledir. Lâdinî despot cumhuriyetin kıyafet devriminde öncülük yapan gazeteci “Nadi”lerin ve “Simavi”lerin Kemalizm’in azılı şürekâsı olduklarını tarih hafızasını kaybeden “sağcı-milliyetçi” geçinen mankurtlara anlatmak lâzım.  

1950’ye kadar kıyafette açıklığı, yâni dekolte giyinmeyi savunan yayınlar devletçe teşvik görür ve aleyhte yayınlar ise cezalara çarptırılır. Bediüzzaman hazretleri tesettürü savunan risâlesinde “Merkez-i payitaht-ı hükümette çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde gayet âdi bir kundura boyacısı dünyada rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor” ifadelerinden dolayı on bir ay hapis cezası almıştı.

“Ankara Cumhuriyet balosuna Fresko Bar’dan dekolte kadınlar getiriliyor

Devrin Kemalist yazarı Ş. Süreyya Aydemir, Kemalizm’in kıyafet devrimini “en cüretkâr hareket” olarak anlatır. Ankara Türk Ocağı’nda düzenlenen dekolteli ilk kadın balosu sönük geçince M. Kemal ikinci bir balo tertip ettirir. Bu baloda da yeteri kadar dekolte giyinmiş kadın oluşmayınca Ankara’nın Fresko Bar’ından çok sayıda dekolte kadınlar getirilmesini emreder. M. Kemal, hükümet erkânının ve seçkinlerin hanımlarının balolarda dekolte giyinmeleri ve dans etmeleri için yetkisini kullanır: “Şimdi, emrediyorum, hemen salona marş marş, dans edin...”

Kemalist zümrelerin ve din ü milletin paşası olmaktan çıkan generallerin dekolte kıyafetli hanımlarıyla balolarda “Cumhuriyetin önderine” görünmek için yarışmaları yüz kızartıcı bir fiildi. Tek Parti Dönemi’nin İnönü hükümetlerince dekolte kadın fotoğraflarını sayfalarında boy boy sergileyen yayınlar devlet desteğiyle teşvik edilir. Artistlerin, şantözlerin ve “nü” modellerin resimleri yayınlar vasıtayla benimsetilmeye çalışılır.

Cumhuriyet baloları dekolte kadın provalarıdır

Arkalarında zorba Kemalist Cumhuriyet oligarşisi bulunan devrin Türk Ocağı, sonra Halk Ocağı, Tabipler Odası, Farmasonlar Derneği, Çocuk Esirgeme ve Türk Hava Kurumu gibi bir hayli derneğin Türk kadınını dekolteleştirmek yarışına soyunduğunu bir utanç belgesi olarak okuyoruz. Frenkleşmenin bir başka adı olan dekolteleşmeye kimsenin karşı çıkması mümkün değildi. 1927’de İstanbul’da “ders salonlarında erkeklerle dekolte giyinmiş kadınların dans etmeleri üzerine” halktan şikayetler geldiğinde Valilik “kesinlikle yasaklanamaz” diye açıklama yapar.

Kemalist Cumhuriyetin ilk baloları dekolte kıyafetin provalarıdır. İslâmî geçmişi redd-i miras eden Atatürkçü Cumhuriyet, Batılılaşma gereğince asrî kadın projesini tepeden inme yürürlüğe koyar. İlk dekolteli kadın balolarını Cumhuriyetin ilânından sonra “Kemalist önder” başlatmış ve dekolte kadınların kıyafetlerini kontrol etmiş, onların bu şenî kıyafetle nasıl dans etmeleri gerektiğini balo meclislerinde uzun uzun anlatmış, dekolte kıyafetlerine özen göstermeyenleri tenkit etmiş ve sinirlenmiştir. Nihayetinde dekolte kıyafet, küfrün, yani kâfir kadının giydiği ve ortalıkta bu halde göründüğü bir modele dönüşür. 

Meşrutiyet sonrasında marjinal de olsa dekolteliğin bir sosyal problem olduğunu  Mehmed Âkif’in bir asır önce mısralara dökerek hicvetmesinden öğreniyoruz: “Karım dekolte çıkarmış gelenlerin yanına / Peki, nedir dokunan bunda komşunun kanına.”

Dekolte kadınlar “çok yaşa gâzi paşa” diye kadeh kaldırıyorlardı

Türkiye’de  “Avrupalılaşmanın” ve “modernleşmenin” bir adıdır dekolte kadın ve kıyafet. Cumhuriyetin on yılda dekolteleştirdiği kadınlar “en büyük hürriyet cumhuriyet” diyerek dekolteleştiler ve Atatürkçü kadınlar zümresini meydana getirdiler. İşte bu dekolteli laikçi kadınlar meydanlara ve “kamusal alan” lara çıkıp “ Ne hoştur şu hürriyet / Bin yaşa cumhuriyet” diyerek tenlerini teşhir ediyorlar. 1928’de Ankara Palas, kadınların dekolteleştirilmesinde imalat ve tâlim yeri olarak Cumhuriyetçilere hakkiyle (!) vazife ve yataklık yapmıştır. Bu meşum ve eski Yunan ruhu kokan mekânda dekolteli balolar düzenlenir, içkiler içilirdi. Sonra da dekolte kadınlar eşliğinde kadehler “çok yaşa Gâzi Paşa!” diye havaya kaldırılırdı.  

“29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonları” nın dekolteli kadınlar cümbüşüne dönüştürülmesinin mânasını hâlâ anlayamayanlar, Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” sına bakmalıdır. Kadınların Cumhuriyet zorbalarınca nasıl dekolteleştirildiğini Kemalist yazar övünerek anlatıyor. Cumhuriyet resepsiyonlarının devlet eliyle dekolteli “bayanların” resmî kadın gösterisine dönüştürüldü? İlk dekolteli kadın baloları yabancı elçiliklerce Beyoğlu (Pera)’nda düzenlenirdi. Bu kıyafet faciasının oluşturulmasında Bolşevik devriminden kaçan Beyaz Rus hanımlarından da hayli faydalandılar Nev-Yunanî Kemalist cumhuriyetçiler.

Atatürkçü Cumhuriyet eliyle dekolteleşen sosyal gruplar

Azılı cumhuriyet oligarşisinin azim ve gayretiyle (!) dekolteleşenler. Askerî Yönetmelik zorbalığı gereğince dekolteleşenler. Fişlenmek korkusuyla dekolteleşenler. Türklerin Araplaştırıldığına inanıp dekolteleşenler. İslâm’sız Türklük’te karar kılıp dekolteleşenler. 1923 öncesini “Yeni Türk ulusu” nun kimliği ve mâzisi saymayıp dekolteleşenler. Baştan beri mütegallibe ve levantenlerle aynı havayı teneffüs edip, aynı suyu içtikleri için dekolteleşenler. Devlet eliyle dekolteleşenler. Kemalist ideoloji taraftarı olup dekolteleşenler.

Atatürk İlke ve İnkılâpları doğrultusunda dekolteleşenler. Atatürkçülüğü sevdikleri için dekolteleşenler. General olmak isteyen subayın hanımı olduğu için dekolteleşenler. Ankara bürokrasisinde yükselmek isteyen bürokratın hanımı olduğu için dekolteleşenler. Feminizm Hareketi’nin iğva ve ifsadına kapılıp dekolteleşenler. Günahkâr olmayı umursamayıp dekolteleşenler. Ten teşhirciliğinden psikolojik ve cinsî haz duyup dekolteleşenler. Freud’un “libido nazariyesi” ni okuyup dekolteleşenler. Çağdaşlığın ileri kafalılık olduğunu zannederek dekolteleşenler.

Dekolteliliğin mecburi olduğu bar, pavyon, gazino, kulüp gibi gayr-i ahlâkî mekânlarda çalıştıkları için dekolteleşenler. Lise ve üniversitelerde dekolteleşenler. Televizyon dizi ve reklâmlarının tesiriyle dekolteleşenler. Ailesinden görüp dekolteleşenler. Kendi kendine dekolteleşenler.

Hâsılı, Hakk’a tapan Türk milletinin yapması gereken, “Dekolte giyinmek insan haklarına ve ahlâkına aykırıdır” şeklinde Meclis’ten kanun çıkmasını talep etmek olmalıdır.

Ahmet DOĞAN

adminadmin