Arapçadaki “inkılap” ve bir bakıma da “ihtilal” kelimelerinin uydurukça karşılığı “devrim” demek, “bir şeyi alt -üst etmek, yan yatırmak” demektir. İşte, dil bir milletin hayatında süreklilik arz ettiği, “devrim” le değil “”evrim” le geliştiği için “”Dil Devrimi” demek bu sebepten yanlıştı. “Dil Devrimi” demenin yanlış olduğunu, daha önceki yazılarımızda “inkılapların kanunları” na da aykırı olduğunu belgeleriyle anlatmıştık.
Mustafa Kemal Atatürk’ün mesleği askerlikti ve asıl olarak bu alanda temayüz etmişti. Dil konusunda en yakın çalışma elemanlarından Hikmet Bayur, Falih Rıfkı Atay, Ahmet Cevat Emre’nin hatırlarında anlattıklarına göre, “Atatürk bir dil uzmanı değildi. Dilden anlamazdı. Bu sebepten dilci geçinenlerin etkisinde kalmıştı.” Kendisi de aslında, aşağıda anlatacağımız üzere, “Uydurukça Dil” den vazgeçerken, “Benden isteyenlerin isteklerini denedik ve tecrübe ettik. Tutmadı” diyerek bunların etkisinde kaldığını dile getirecektir.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ