Yenişehir Müftüsü Dr. Mehmet Şafii Bilik’in moderatörlüğünde Diyarbakır Salahaddin-i Eyyubi Külliyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Fetih Paneli, şehrin İslam tarihindeki yeri ve ilim dünyasına katkılarına ışık tuttu.
Etkinliğe Araştırmacı-Yazar Abdulaziz Yatkın, Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Osman Yağmur ve Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi konuşmacı olarak katıldı.
Panelin açılışında konuşan Müftü Dr. Bilik, Diyarbakır’ın İslam medeniyetine olan katkılarına değinerek, “Diyarbekir, İslam dünyasını ilmi açıdan uzun zaman beslemiş bir merkezdir,” dedi.
Ulu Cami: İnançların Kesişme Noktası
Araştırmacı-Yazar Abdulaziz Yatkın, Diyarbakır’ın tarih boyunca çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptığını vurgulayarak, Ulu Cami’nin önce sinagog ve kilise olarak hizmet verdiğini, ardından fethin ardından camiye dönüştürüldüğünü anlattı. Yatkın, “Ulu Cami, Martoma Kilisesi olarak Hristiyanlarca kullanılan kutsal bir mekândı. Hz. İsa’nın havarilerinden Martoma’nın adını taşıması, bu mekâna farklı inançlar açısından da kutsiyet kazandırır,” dedi.
Şehrin fethi sonrası 500 kadar sahabe ve tabiinden kişilerin burada bırakıldığını belirten Yatkın, 1895 yılına ait bir araştırmaya göre şehirdeki okuma yazma oranının %90 olduğunu kaydetti. Ayrıca metrekareye düşen şair, yazar ve âlim sayısıyla Diyarbakır’ın eşsiz bir kültürel mirasa sahip olduğunu söyledi.
“Sahabe Nesli, Bizim İçin Yıldızlar Gibidir”
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Osman Yağmur, sahabe neslinin büyüklüğüne dikkat çekerek, “Peygamberimizi görüp ona iman eden, onunla birlikte mücadele eden bir nesil, sıradan insanlar değildir,” dedi. Yağmur, sahabe ve onları izleyen nesillerin (tabiin ve etbauttabiin) Diyarbakır’da yaşamış olmasının kente ayrı bir manevi değer kattığını belirtti.
Şehrin Mekke, Medine ve Kudüs gibi mukaddes bir değer taşıdığını vurgulayan Yağmur, “Sahabe kadın ve erkekleriyle bizim için birer fenerdir. Onların buraya kadar gelmesi bir fetih ruhunun, bir rahmet yürüyüşünün göstergesidir,” ifadelerini kullandı.
“İslam Orduları Fethe Ganimet İçin Değil, Adalet İçin Geldi”
Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi ise panelde yaptığı konuşmada Diyarbakır’ın fethine dair tarihî ayrıntıları aktardı. Diyarbekir’in fethedildiği dönemde Roma İmparatorluğu hâkimiyetinde olduğunu, yönetimin Hristiyanlık esaslı çalıştığını belirtti.
Tanrıverdi, İyad bin Ganm’in şehri muhasara etmesi sürecinde mektup aracılığıyla halka güvence verildiğini belirterek şu ifadeleri paylaştı:
“Kimse din değiştirmeye zorlanmayacak. Müslüman olanlar bir yıl sonra zekât verecek, olmayanlar cizye verecek. Bu fetih bir merhamet hareketidir. Kürtlerin kılıçtan geçirildiği yönündeki iddialar iftiradır.”
Tanrıverdi, fetihten sonra şehrin yönetiminin Kürtlerin eline geçtiğini, şehirde Süryaniler, Ermeniler ve Zerdüştî Kürtlerin yaşadığını ifade etti.
Panel, Soru-Cevapla Sona Erdi
Diyarbakır’ın tarihi, kültürel ve ilmî mirasının derinlemesine ele alındığı panel, katılımcıların sorularının cevaplanmasıyla sona erdi. Panel, şehrin fetih ruhunu ve İslam medeniyetindeki yerine dair hafızaları tazeledi.
Haber; Eyüphan KAYA