Kültür
Giriş Tarihi : 06-07-2019 11:01   Güncelleme : 06-07-2019 11:01

Emperyalizme Başkaldıran Şair Erdem Bayazıt!

Şiir anlayışını öncelikle "Büyük Doğu" ve Sezai Karakoç'la biçimlendiren, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi gören yazar ve şair Erdem Bayazıt'ın vefatının üzerinden 11 yıl geçti.

Emperyalizme Başkaldıran Şair Erdem Bayazıt!

Tam adı Adil Erdem Bayazıt olan, Kahramanmaraşlı ünlü şair, 18 Aralık 1939'da dünyaya geldi.

İstiklal Ortaokulu'nda ve Kahramanmaraş Lisesi'nde eğitim alan şair, öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başladı ve 1959'da başladığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde eğitimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde devam ettirdi.

Bayazıt, vatani görevini 1963'te Burdur'da yaparken, askerliğinin ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydolarak buradan mezun oldu.

Milletvekilliği yaptı

Daha sonra Kahramanmaraş'ta edebiyat öğretmeni olarak görev yapan şair, Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi'nde 1967-1972 arasında müdür olarak çalıştı.

Bayazıt, İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Genel Sekreterliği, Milli Eğitim Bakanlığı basın bürosu memurluğu ve Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Şube Müdür Yardımcılığı görevlerini de yürüttü.

Şair daha sonra çalıştığı Sanayi Bakanlığı İnsan Gücü Eğitim Daire Başkan Yardımcılığından istifa ederek, Akabe Yayınları'nın ve Mavera dergisinin yönetimini üstlendi.

Akabe yayınlarının İstanbul'a taşınması kararı ile 1984'te yeniden memurluğa dönen şair, bir süre Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalıştı.

Bayazıt, ayrıca 1987 yılında Kahramanmaraş milletvekili olarak girdiği TBMM'nin 18. Dönem çalışmaları süresince Milli Eğitim ve Çevre Komisyonlarında görev aldı.

Daha sonra İstanbul'a yerleşen, modern Türk şiirinin usta şairlerinden Erdem Bayazıt, akciğer kanseri sebebiyle 69 yaşındayken 5 Temmuz 2008'de İstanbul'da vefat etti.

BÜYÜK DOĞU KADROSUNDANDI

Henüz lise yıllarında arkadaşları Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim ve Alaeddin Özdenören'in çıkardığı "Hamle" dergisini birkaç sayı çıkaran Erdem Bayazıt, yine Pakdil'in yayına hazırladığı mahalli "Hizmet" gazetesinde sanat ve edebiyat sayfası hazırladı.

Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan Bayazıt'ın ilk şiirleri 1958'de ''Hamle'' dergisi ve ''Gençlik'' gazetesinin sanat ekinde, sonraki şiir ve yazıları ise "Büyük Doğu", "Edebiyat", "Mavera" ve "Yedi İklim" dergilerinde yayımlandı.

Bir süre Cumhuriyet gazetesinde muhabirlik de yapan şair, Nuri Pakdil ve Necip Fazıl Kısakürek başta olmak üzere Sezai Karakoç ile Fethi Gemuhluoğlu'ndan etkilendi.

Edebiyat çevrelerince ''Yedi Güzel Adam''dan biri olarak anılan ve ''Mavera'' dergisinde de yazı işleri müdürlüğü görevini yürüten şairin "Sebeb Ey" isimli ilk şiir kitabı, 1972'de edebiyatseverlerle buluştu.

Şairin, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi görürken, Bayazıt, şiirde tarihi bir boyutun, fizik ötesine bir açılımın ve günlük hayatın yansımalarının görülmesi gerektiğini savundu.

Şiirlerinde mesajı ön planda tutan, şiir anlayışını öncelikle "Büyük Doğu" ve Sezai Karakoç'la biçimlendiren şairin kaleme aldığı son şiirleri ise "Risaleler" adı altında 1987'de Akabe Yayınları tarafından kitaplaştırıldı.

Bazı şiirleri İngilizceye de çevrilen Erdem Bayazıt, 1981'de Şenol Demiröz, Yücel Çakmaklı, Ahmet Bayazıt, Çetin Tunca, Halil İbrahim Sarıoğlu ve Necdet Taşçıoğlu'ndan oluşan ekiple, Pakistan'ın Peşaver kenti başta olmak üzere İran, Hindistan ve Afganistan'ı gezdi.

Bayazıt, yaptığı bu iki aylık gezide izlenimlerini topladığı "İpek yolundan Afganistan'a" adlı eseriyle, 1983'te Türkiye Yazarlar Birliği Basın Ödülü'nü kazandı. 1988 yılında "Risaleler" adlı şiir kitabıyla da Türkiye Yazarlar Birliği tarafından şiir ödülüne değer görülen Bayazıt, yine TYB tarafından gerçekleştirilen "Türkçe'nin 5. Uluslararası Şiir Şöleni" kapsamında Yahya Kemal adına düzenlenen büyük ödülün sahibi oldu.

Sürüp Gelen Çağlardan

Yeryüzü bana mescit kılındı

Ant verdim toprak şahit tutuldu

Her sabah her öğle her akşam

İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak

Seslerden bir sesle fırınlanıp

Sulardan polatlanan benim.

 

Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi

Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini.

 

Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı

Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde.

Kargaların sırtlanlarla anlaştığı bir günde

Bir yabancı fırtınaya tutulan yapraklarım

Kudüs'te Mescid-i Aksa'da

Belki bir batı karanlığında Topkapı'da

Yangına uğramışsa

Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini

Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini

 

Çün defterler açılıp hesap soruldukta

Yetimin hakkı soruldukta yoksulun hakkı soruldukta

Milletim omuz omuza verip

Kıyama duruldukta.

 

Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini

Sabırla söküyorum bu tarih gecesini.

 

Yüreğim usul usul vuruyor Kafkasyalım

Namludan yeni çıkmış sıcacık kurşun gibi

Dağlılar dağlar gibi ormanlar ordu gibi ağaçlar asker gibi

Bir şimal rüzgarı değil bir Şamil fırtınası

Tutsaklık haritası değil bir zafer coğrafyası

Can pazarında Azerbeycan'da

Bir türkü işliyor nakışını kalbimin üstüne

"Kurban olayım ayına ayına yıldızına"

Bir ucundan dünyanın öbür ucuna

Kan olup dolaşan damarlarımda

Arabistan'da Pakistan'da Türkistan'da

Şu anda

İran'da Afganistan'da.

 

Gecelerden bir gece en kesin bir tarih gecesini

Delecek elbet yangına uğramış gözlerim

İçimde kayalaşan bu güç bu savaş birikintisi

Sağdan sola kavisler çizerek

Ak bir kağıt üstünde dolaşır gibi

Dolaşan Asya'yı Afrika'yı Amerika'yı

Sonra bir solukta geçerek üstünden Avrupa'nın

Avrupa'nın Rusya'nın.

 

"Yememiştir hiç kimse

Elinin emeğinden daha hayırlısını"

diyerek

Şafak gibi alınlara terle yazılmış

Hakkın mutlak ölçüsünü

Elbet benim işçilerim çekecek

Emeğin kutsal direğine.

 

O ışık ki düşer bir zenci yüreğine

Birden aydınlık kazanır zulme uğramış bütün yürekler

Onulmaz Hint ağrısına tükenmez Çin sancısına

İsyanın Macarcasına ezilmenin Çekoslavakcasına

Yanmanın Polonyacasına direnmenin Vietnamcasına

Gerillanın Arapçasına

Yetişecek elbet benim müjdeci sesim.

 

Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran

Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi

Sürüp gelen çağlardan çağlara

Renk veren tarihe yeşil çağlayan

Savaşçı yüreğinden savaşçı yüreğine

Cezayirden senegalden

Yüreğimin içine Boğaziçine

Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne.

 

Dünyanın kalbini dinle geliyor adım adım

Dallar meyvaya dursun toprak tohuma dursun

İnsan barışa dursun selama dursun zaman

Sabır savaş zafer. Adım: MÜSLÜMAN

Erdem Bayazıt

adminadmin