Analiz
Giriş Tarihi : 05-09-2019 10:42   Güncelleme : 05-09-2019 10:42

Eşcinselliğin meşrulaştırılması Pedofiliye zemin hazırlıyor!

Eşcinselliğin meşrulaştırılması Pedofiliye zemin hazırlıyor!

Bu yazı dinî inanç, çocuk istismarı ve LGBT başlıklarını bir arada değerlendirme fikri ile kaleme alındı ve gerçekten şaşırtıcı, ama aslında tahmin edilmesi de zor olmayan sonuçları bir arada görme fırsatı doğmuş oldu. Bu hususta araştırma şirketleri ile akademik araştırmaların istatistiklerinden derlemeleri inceleyip üzerine kısaca yazmak, ardından tevili ve tefekkürü size bırakmak istiyorum...

Dinî inanca önem vermeyen; yani nüfusunun çoğunluğu ateist veya agnostik olan ülkeler sıralamasında; İsveç, Danimarka, Çin, Estonya, Norveç, Hollanda, İngiltere, Fransa, Japonya ve Finlandiya başta gelmektedir.

Başka bir araştırma ise çocuk istismarının tüm adlî vakalar içinde görülme oranına göre ilk on ülke arasında; Danimarka, Finlandiya, İsveç, Hollanda, Fransa, İngiltere, Letonya, Lüksemburg, Belçika ve Almanya’nın olduğunu söylüyor. Japonya’da pornografi sektörünün yıllık 20 küsur milyar dolar ciro yaptığını da belirtelim.

IWF, İnternet İzleme Vakfı’nın 2018 yılındaki araştırması ise 105 binden fazla internet sitesinin çocuk istismar görüntüleri içerdiğini tespit etmiştir. Bu yasadışı görüntülerin %78,80’i Avrupa kaynaklı olup %47’si Hollanda merkezlidir. %16,10’u Kuzey Amerika, %4,80 Asya ve %0,30 ise diğer olarak karşımıza çıkmaktadır. IWF’nin araştırmasına Rusya ve Türkiye de dahildir. Yine IWF, Hollanda için “çocuk istismarı için suç cenneti” ifadesini kullanmaktadır.

Eşcinsellerin aşağılanmasını suç sayan ülkeler arasında ise Avustralya, İzlanda, Danimarka, İrlanda, Lüksemburg, Norveç, İspanya ve İsveç var.

Eşcinsellerin birlikteliğini resmî olarak kabul eden ülkeler ise Finlandiya, Norveç, İsveç, Fransa, Çin, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve İspanya’dır.

Eşcinselliğe ve çocuk istismarlarına ait yukarıda verilen istatistikî verilerde adı geçen ülkelerin ortak özelliği, bu ülkelerde herhangi bir dinin müntesibi olan insan sayısının az olmasıdır. İlk olarak şu soruyu herkes rahatlıkla sorabilir, “samimi bir dinî inancın olmayışı çocuk istismarının ve eşcinselliğin önünü mü açıyor?” Rakamlara baktığımızda cevaben çok rahat bir şekilde “Evet.” diyebiliriz.

Tüm kutsal kitapların eşcinselliği sapıklık olarak göstermesine rağmen LGBT üyelerine karşı hoşgörülü olan insanların hastalık olarak gördüğü durum esasında sapıklıktan öte bir şey değildir. İnsan, doğası gereği merak eden bir yapıya sahiptir. Fakat merak edilecek milyonlarca mevzu var iken çocuğu istismar etmeyi, aynı cinse ilgi duymayı ve onlarla birliktelik yaşamayı merak etmek sapıklıktan ileridedir. Bu yaratıkların bu hale gelmesine neden olan, dinî inanışlarının olmayışı dışında bu sapıklığa zemin hazırlayan internet siteleri, diziler, filmler, kitap ve dergiler gibi sosyal unsurlar ile bu sapıklık sürecini finanse edenler mi?

Birçok intihar vakası içerisinde istismar edilen çocukların ve tecavüze uğrayan insanların çoğunlukta olduğu yapılan araştırmalarda bir gerçek olarak görülmekte. Peki, bu çocuk istismarı ve tecavüz olayları için devletler nasıl önlemler alıyor ya da alıyor mu?

Avrupa bugün çocuk istismarına karşı önlem al(a)madığı gibi internet yayın organıyla bu sapkınlığın merkezi konumundadır. Sürekli genç dinamik nüfuslarının azaldığından bahsederken, aile yapısını korumaya da niyeti olmadığını gösterir gibi eşcinsel düğünlerini de sık sık haber sitelerinde göstermekten imtina etmiyorlar. Mesela şu anda Lüksemburg bir eşcinsel Başbakan tarafından yönetiliyor. Bu durum Avrupa’da artık iyice kabullenildi. Hatta Avrupa’da artık zoofili denilen, hayvana yönelik cinsel yönelim başlamıştır. Batı medyasında bu tip vakalara rastlamak mümkün. Hatta ve hatta ensest evlilikleri; yani kızı ile babasının, oğlu ile annesinin evlenmesini dünyaya kabul ettirmeye çalışan aşağılık bir Avrupa tablosu var karşımızda.

Emre KARACA - Baran Dergisi 659. Sayı

adminadmin