Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 01-07-2021 14:06   Güncelleme : 01-07-2021 14:06

Faşizmin Ana İlkeleri ve Özellikleri

Milliyetçi işçi hareketlerinden ilham alan ilk faşist hareketler, İtalya'da 1. Dünya savaşı esnasında sol fikirleri, sağcı ve ırkçı unsurlarla birleştirerek; komünizm başta olmak üzere bütün ideolojilere savaş açmıştır. Türkiye’de ise Milli Mücadele sonrasında iktidarı eline geçiren Halk Fırkası aracılığı ile başta İslam inancına savaş açarak manevi değerlerin tahrip edilmesine yol açmıştır.

Faşizmin Ana İlkeleri ve Özellikleri

Faşistler ülkelerini, kendi uluslarının kitlesel seferberliğini teşvik eden totaliter bir devlet yoluyla bütünleştirmeyi amaçlamışlardır. Faşist ideolojiye uygun ilkelerle birlikte ırkçılığı temel alıp devrimci siyasal harekete önayak olmuşlardır. Bunun için öncelikle bir partiye sahip olmayla işe başlayıp parti sayesinde bütün ülkede örgütlenmişlerdir.

Liberalizme, demokrasiye, Marksist sosyalizme ve komünizme muhalif faşist hareketler; devlete ihtiram, güçlü bir lidere bağlılık ve aşırı milliyetçilik ile militarizme verilen önem gibi ortak özelliklere sahiptir. Faşizm, siyasal şiddeti, savaşı ve emperyalizmi; ulusal uyanışa ulaşmak için bir araç olarak görmektedir.

Faşizm ideolojisine göre güçlü ulusların, daha güçsüz ulusların yerine geçerek topraklarını genişletmeye hakkı vardır. Bununla birlikte Türkiye’de farklı bir yol izlenmiştir. İçe kapalı bir rejim kurulmuş dünya üzerindeki diğer faşist devletlerden oldukça farklı bir şekilde halkımız ezilmiştir.

İtalyan lider Mussolini ve CHP yönetimi 1920’lerde iktidara geldikten hemen sonra faşist yönetim sistemi resmi ideoloji olarak yürütmeye sokulmuştur. Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını gösteren bu anti-demokratik, otoriter ideoloji ve yönetim sistemi, Batı ülkelerinden tamamen kalkmıştır.

Faşizm kavramının kökeni Antik Roma yöneticilerinin geniş hükümet yetkisini sembolize eden ucunda balta bulunan bir çubuk demetinin adı olan Latince “fasces” sözcüğünden ileri gelir. Aynı simge daha sonraları “İhtilali Kebir” de denilen Fransız Devriminde halkın elindeki devlet gücünü temsil etmek üzere kullanılmıştır.

Söz konusu sembol birtakım değişikliklerle 1926 yılından itibaren İtalya'nın ve Türkiye’nin sembolü olarak balta ve ok figürleri kullanılmıştır. Türkiye’de ulusal bir özellik olan “Altı Ok” bilinçli olarak tercih edilmiştir.

Bu sembollerden de anlaşılacağı üzere Türkiye’nin faşizm ideolojisine katkısı büyük olmuştur. Zira bu semboller anlam olarak; cumhuriyetçilik, devletçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik, ve devrimcilik ilkelerini temel almıştır.

Faşist liderler propagandalarında bu ilkeleri kullanmakla birlikte, vazgeçilmez ve asla değiştirilemez (hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez) olduğunu anayasalara geçirmişlerdir. Bu konuda Türkiye’nin mevcut 1982 Anayasası onca değişikliğe rağmen hala bütün faşist rejimlerden ayrılarak en uç örnek olarak hala uygulanmaktadır.

Aşırı ırkçı ve dini mukaddeslere düşman aynı zamanda anti-komünist bu hareketin İtalya ve Türkiye dışında "faşist" olarak nitelenmesinin üçüncü örneği Avusturya'da görülmüştür. Avusturyalı anti-komünist aşırı milliyetçilerin ideolojisi “Austrofaschismus-Avusturya Faşizmi” olarak isimlendirilmiştir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN