Fikir
Giriş Tarihi : 15-04-2024 11:28

Fırıncının Duası

Zengin, itibarlı ailenin oğlu İbrahim Ethem (KS) Hazretleri, rüyasında konağının tavanın sallandığını, yukarıdan gürültüler geldiğini hissederek, “kim var orada” diye sorar.

Fırıncının Duası

“Yabancı değilim, devemi kaybettim, onu arıyorum. Bulunca alıp gideceğim” cevabını alınca,

“Be adam, tavan arasında koskoca devinin ne işi olur?” diye sorar.

Adam “Allah’ı altın taht üzerinde ve atlas elbise içinde aramak damda deve aramaktan daha büyük şaşkınlık değil midir?” diye cevap verir.

Ertesi gün ava çıkan İbrâhim Edhem’in karşısına çıkan bir ceylan dile gelerek, “Ben seni avlamak için gönderildim; senin beni avlaman için değil. Bir bîçareye ok atıp avlamak için mi yaratıldın? Bundan başka işin yok mu?” der.

İbrahim Allah’a tövbe eder ve “Rabbim! Beni koruduğun sürece bugünden itibaren sana âsi olmayacağım” diyerek ilk iş büyük bir cami yaptırarak Belh’ten ayrılır.

Seneler sonra Belh şehrine tekrar gelir.

Kendi yaptırdığı camide yatsı namazını kılar.

Dışarıda kar, fırtına, hava çok soğuk…

"Şuracıkta kıvrılayım, sabah namazını kılar, kalkar giderim!” diyerek uykuya dalmaya hazırlanırken, caminin bekçisi gelip;

"Hoop! Hemşerim sen kimsin, ne işin var burada, camide uyumak yasak kalk git buradan?”

“Müsaade et şurada yatayım, sabah Namazından sonra gideceğim!”

Bekçi İbrahim Ethem’i bacağından tutup,

“İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi…” diyerek sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura, dışarıya atıyor...

İbrahim Ethem, velilere has vakarından ötürü,

“Bu camiyi ben yaptırdım!” diyemiyor. Çaresiz şehre gidiyor. Her taraf kapalı, sadece bir ekmek fırını açık...

Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor.

Fırıncı:

“- Geç otur!”

Aradan geçen saatlerin ardından sabah ezanı okunuyor…

Fırıncı İbrahim Ethem’e dönerek:

“- Hoş geldiniz! Nereden gelip, nereye gidiyorsunuz isminiz nedir?”

İbrahim Ethem;

“İki üç saattir buradayım, sormak şimdi mi geldi aklına?”

Fırıncı:

“Ben bu fırında işçiyim, İki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum. Ben onlara şimdiye kadar “haram lokma” yedirmedim! Senin geldiğin vakit benim mesai saatim idi. Ezanı Muhammediye okundu, mesaim bitti. Şimdi seninle istediğin kadar konuşabiliriz!”

İbrahim Ethem Hazretleri:

“Sen ne güzel adammışsın, duaların makbuldür. Sen Allahtan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu?”

 “Bugüne kadar Allah Teâlâ’dan ne istediysem hep verdi. Fakat bir şey hariç…  Rabbim O’nu bana vermedi. Allah Teâlâ’ya çok yalvardım: ‘Bana İbrahim Ethem Hazretlerini göster!’ diye…

Bana onu göstermedi! Bu duamın da bir gün kabul edileceğini umuyorum!” diyor...

İbrahim Ethem Hazretleri mütebessim:

 “Sen hiç merak etme, O Allah Teâlâ, öyle bir Allah’tır ki, eninde sonunda İbrahim Ethem'i bacağından sürükleye sürükleye, kafasına taşlara vura vura getirir sana gösterir…

Sen yeter ki ihlâslı ol, istikametini bozma, duana devam et…”

adminadmin