Fikir
Giriş Tarihi : 26-10-2022 15:42   Güncelleme : 26-10-2022 15:42

İslâm Hukuku, Hakkın Tâ Kendisidir!

Salih Mirzabeyoğlu’nun hukuk alanında yazılmış kitabı… Ondan bazı fragmanlar:

İslâm Hukuku, Hakkın Tâ Kendisidir!

– «Hukuku besleyen ahlâk… Ahlâksız bir cemiyette hukuk, kuru bir sözden ibaret… Ve devlet, hukuk kaidelerini koyarken, toplumun ahlâkî kaidelerine uymağa mecbur… Zirâ, ahlâkî görüşlere aykırı kaideleri ihtivâ eden kanunlar konulursa, bunlar devlet müeyyidesine mâlik olsalar bile, içtimâî vicdanın müeyyidesinden mahrum ve bu itibarla çabuk ortadan kalkmağa mahkûmdurlar!..» [*]

– «Medenî Kanunu İsviçre’den, ticaret kanunu Fransızların sömürgelerine uyguladığı ticaret kanunlarından, ceza hukuku İtalya’dan aparılan, iktisadî düzeni “karma ekonomi”nin karma karışık tonlarında dolanan, yetmiş senedir “eğitim sistemini” bir anlayışa bağlayamamış, siyasî rotası belirsiz, idarî yapısı felç bir ülkeyiz!..» [*]

– «Siz Cumhuriyet çocukları, “Gözümüzü zaferde açtık” avuntusundasınız. Şimdi umulmaz yerlerde beklenmez yenilgilerle karşılaşınca apışmayın!.. Biz Batıyla er–geç, ister istemez hesaplaşmak zorundayız!.. Bunu gerçekten yapmayınca, Batıya hizmet teklif etmekle belâyı başımızdan defleyemeyiz!.. Bunu böyle bilesin, Gazeteci Murat!.. İşini ona göre tutasın!..» (Kemal Tahir’den) [*]

– «Gerçek hayat ferttedir; cemiyetden murad da işte bu gerçek hayat fatihlerine fidelik etmektir… Ve… Zamanın hakiki fatihleri, istikbale o kadar susamışlardır ki, gözlerindeki sonsuzluk adesesi önünde, bazen bin sene evvelki hadiseyi bugüne yapışık, bazen da bugüne ait bir meseleyi bin sene geride görürler!..» [*]

– «Ahlâk, bizi insanı anlamaya zorlar ve bütün değerler için anlaşma temeli verir… Ahlâk, ruhun merkezî fakültesidir… Bundan dolayı ahlâkî gereklilik bütün ötekileri kuşatır; insanın insanı anlamasını sağladığı için, “olması gereken” hakkındaki şuuru “ortak” bir şuur hâline koyar ve bütün ideallerin bildirilebilmesinde temel görevini görür!..» [*]

– «Hürriyet… Hakikat ve adalete de, ancak hürriyetle ulaşılabilir; hürriyetin kaynağı, sadece kâinatta ve kâinatla tükenmeyip, onu aşan varlığın özünde aranmalıdır… Süje ile obje, mânâ ile madde, iç âlemle dış âlem gibi zıtlar, bu sırrın hasrı içinde vahdete kavuşurlar… İnsanın hürriyet içinde idrak ettiği nihâî âlem!..» [*]

– «Hakikat idesi olarak hürriyet… Hukuk ve adalet idesi olarak hürriyet… Güzellik idesi olarak hürriyet… “Mütealiyet-aşkınlık” idesi olarak hürriyet… İşte, sosyal ve kültürel kâinatın dayandığı ideal temeller bunlardır!..» [*]

– «Hukukun “yürürlükteki nizâm” mânâsını gözönüne alırsanız, hayatın bütün iş ve verim sahalarının İslâmî bir dünya görüşüne göre teşkilâtlandırılmadan “yürürlükteki nizâm”ın İslâmî olamayacağını ve İslâmî bir düzende niçin mevzularında temayüz etmiş bir “aydınlar aristokrasisi”nin sözkonusu olduğunu anlarsınız!..» [*]

– «(…) Dünyada mevcut bir çok anayasa tamamen göstermeliktir ve tarif ettikleri rejimin memlekette olanla hiçbir alâkası yoktur; Anayasa âdeta mevcut rejimi gizleyen bir paravan vazifesi görür!..» [*]

– «Emir verme ve karar alma yetkisi olmayan, -ki iktidarın vasfı budur-, emir ve kararın mevzuunu teşkil eden hâkimler(!)… Netice olarak: Demokratik, faşist ve sosyalist olarak iktidarının niteliğini belirttiğimiz günümüz rejimleri, iktidarın ne olmadığını, iktidarın kimin adına olmadığını göstermektedirler!..» [*]

– «Oysa, halkın halk tarafından idaresi ve milletin hakimiyetinden bahsetmek, boş bir gevezeliktir; kavramı mânâsının katiyetiyle ele alırsak, hakiki demokrasi hiçbir zaman mevcut olmadığı gibi, bundan sonra da olmayacaktır. Çok sayıdakilerin az sayıdakileri idaresi tabiî nizama aykırı olduğu gibi, işin garibi, daha çok idare etmeye talip olanlar tarafından ileri sürülen demokratik talepler, onlar iktidara gelince de, idare edenlere mahsus imtiyazlarla zırhlanarak istenmez olur. Ve tabiî ki, “kanun önünde eşitlik” ilkesi de, her zaman idare edenler lehine bozulan bir ibredir.» [*]

– «Bir içtimaî sistemin, iktidarın kimin adına “kullanıldığına–hükmedildiğine” ilişkin açıklaması “hakikat”in ifadesi değil ise, iktidarın kullanılışına “meşruluk–haklılık” verenin ne olduğu da izah edilemez… Ve iktidarın kaynağını “mutlak” olarak izah etmemiş olanların, iktidarı kullanmalarının haklılık sebebi de yoktur… Hangi rejimde sözkonusu olursa olsun, insan iradesinin insan üzerindeki hakimiyetini gösterici bu durumun kabulü, neticede, insanın insan arkasındaki kuyrukçuluğudur!..» [*]

– «Son tahlilde bu durum, MUTLAK FİKİR dışında idare edilenlerin hiçbir rejimde idare edenlere uymamaları durumuna haklılık kazandırır!..» [*]

– «Büyük Doğu Mimarı diyor ki, “İslâm hukuku, hakkın tâ kendisidir; selim akıl, bütün zaman boyunca nereye başvurmuşsa, bu hakikatlerden başka bir şey bulamamış ve bulamayacaktır!..”» [*]

– «Hakkı temsil ve davasını isbat kaydiyle, devlet başkanına alkış kadar yuha da herkesin hakkıydı; ve dünyada hiçbir idare, kanun önünde eşitlik prensibine bu ölçüde misâl olmadı.» [*]

– «Büyük Doğu mücadelesi ve onun yumuşattığı iklim… Ve müslümanların önünde bir korkuluk gibi duran “Menemen” hatırasını bir tekmede deviren şanlı GÖLGE!

Akıncı Güç patlaması, Rapor talimi, Gönüldaş çaba ve direnci, İBDA taarruzu!

Hedef iktidardır!» [*]

– «Kamuoyunun derdini ve dileklerini dile getiren “Vefd” isimli heyetler, bahsedilen şuurun müesseseleşmiş şekli olarak bunun delilidir. Bu devirde [Hazret-i Ömer devri!] bütün vilâyetler, hükümet merkezine “Vefd” isimli birer heyet gönderirdi ve bu heyetler ait oldukları vilâyetlerin halk temsilcileri olarak merkeze, halkın ihtiyaçlarını, şikâyetlerini ve dileklerini bildirmekle mükelleftiler. Hazret-i Ömer, her fırsatta halka, BU HUSUSTAKİ HAKLARINI SIMSIKI ELDE TUTMALARINI İLÂN VE İHTAR EDERDİ. Hitabelerinde bu noktayı sık sık tekrarlamış, bir hac mevsiminde de bütün valileri ve memurları davet ederek bu nokta üzerinde inceden inceye izahlar vermişti.» [*]

* Salih Mirzabeyoğlu, Hukuk Edebiyatı – Nizam ve İdare Ruhu, İBDA Yay., İstanbul 1989, s. 20, 24, 29, 40, 18, 42, 55, 60, 77, 80, 127, 82, 82, 105, 133, 125, 134.

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN