Analiz
Giriş Tarihi : 12-04-2021 07:09   Güncelleme : 12-04-2021 07:14

Mason Büyük Üstadı Philip

100 yaşına haftalar kala hayatını kaybeden, Kraliçe Elizabeth’in kocası Philip Windsor-Mountbatten, pek çok unvanına ek olarak 33. Dereceden Büyük Üstad konumunda, masonların liderlerinden biri olarak İngiliz ve Dünya derin devletinin en üst düzey konumlarından birinde eşi kadar güçlü bir konumdaydı.

Mason Büyük Üstadı Philip

Geri planda kalmasına, komik ve beceriksiz izlenimi vermesine rağmen, dünyadaki pek çok olayda perde arkasından etkide bulundu.

İman edenler Allah yolunda savaşır. İnkâr edenler tağut yolunda savaşır. O halde siz, şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın hilesi kesinlikle zayıftır. (Nisa 76)

Sadece 9 hafta içinde 100. doğum günü şenliklerle kutlanacak olan Edinburg Dükü Prens Philip, ya da normal birey olarak unvansız soyadıyla Philip Windsor-Mountbatten, İngiliz derin devleti ve dünya nizamında belirleyici örgüt olan Masonların 1952 yılından beri kayıtlı üyesiydi. İngiliz mason cemiyetinin ölümü üzerine yaptığı resmi açıklamaya göre Philip, en üst düzey üyelerin, kralların, prenslerin ve gelecekteki liderlerin kaydedildiği Bahriye Locası’nın 2612 numaralı üyesiydi. Bir yıl içinde üç seviye birden atlayarak üstad mason durumuna gelmiş, sonraki yıllarda hızla Gül-Haçlı ezoterik sırlar seviyesine ardından da Masonluğun ölümsüzlük makamı olarak nitelenen en üst 33. Derece Mason Üstad-ı Azam seviyesine çıkarılmıştı.

Masonlara yollanan gazetede prense uzun methiyeler. Prens İngiliz derin devletinin gayrı-resmi başlarından olduğundan, ülkede bütün medyadaki methiyelere ve bir gün boyunca yayına ara verilmesine halk, konuyu tam bilmediği için anlam veremedi. BBC’ye sayısız protesto yapıldı, “Allah rahmet eylesin ama nedir bu anormal methiyeler, yayını kapatmalar” şeklinde binlerce şikayet yapıldı.

 

PROJE DAMAT İLE 13 YAŞINDAKİ HEDEF GELİN

Philip, İngiliz Derin Devleti’nde ihanet etti kabul edilen (Atatürk’ü de ziyaret etmiş) kral VIII. Edward ve onun ardından gelen zihinsel yönden zayıf VI. George zamanında zayıflayan Mason-Taht ilişkilerinin, bir de Mason teşkilatı üyesi olmayacak kraliçe Elizabeth zamanında iyice zayıflamaması için, prensesin tahta geçeceği belli olur olmaz özel olarak seçilip hazırlanmaya başlamıştı. Elizabeth ile 12 yaşındayken tanışmış, kızın tahta geçeceği anlaşılınca dayısı ve yaşam boyu akıl hocası Lord Mountbatten tarafından harekete geçmesi istenmiş, fazla bir eğitimi ve sosyal çevresi olmayan kız 13 yaşına gelince yıllarca devam ettiği düzenli aşk mektuplarıyla gönlünü çelmeye başlamıştı. Lord Mountbatten, Elizabeth’in de uzaktan akrabasıydı ve ker iki tarafın evlenmesi için Philip’i öve öve bitiremedi, kralı ve kraliçeyi ikna etti. Lakabı Lilibet olan kraliçe, kukla olacak, Philip de ülkede Masonların ve bitmez tükenmez hırsıyla ünlü Mountbatten’ın etkisi altında İngiliz derin devletiyle tahtı bütünleştirecekti. Ayrıca geleneklere uygun olarak hanedan adı Windsor’dan Mountbatten’a dönecekti.

 

PLAN YÜZDE YÜZ BAŞARI KAZANMADI

Plan tam olarak değilse de büyük ölçüde gerçekleşti. Evlilik sonrası İngiliz derin devleti Mountbatten ve yeğeninin anormal hırsını dizginlemek için bazı adımlar attı. Öncelikle Windsor hanedan ismini değiştirmediler. Yine de kendisi ve bazı aile üyeleri Windsor-Mountabtten ismini kullanıyorlar. Ardından Philip’in etkisini dengelemeye çalıştılar. Elizabeth eğitimsiz ve kendi halinde olmasına rağmen onu aile lideri haline getirdiler. Proje damadın ve dayısının tam hakimiyetine en gel oldular. Ama bunlar alternatif kanallarla güç kazanmaya başladılar.

Philip masonlukta ve Dünya Derin Devleti’nde ilerlemeye başladı. Kendisinden önceki krallar ve prensler de masondu ama çoğu Masonların ezoterik, mistik öğretilerinden uzaktı. Philip bunlara girdi. Dünya Derin Devleti, İngiltere merkezli, gücünü başta Rothschild’lerin kurduğu borca faize dayalı para sistemi ve Merkez Bankaları ağı üzerinden alan, dünyada halen hakim nizam. Çoğu İngiliz ve bazı Amerikan ailelerden meydana geliyor. İngiliz kraliyet ailesi de bunlardan biri. Phillip aileyi bunlar arasında temsil ettiği gibi, üst düzey Masonik organizasyonlarda da etkin konumda oldu. Dahası, gerek ordu, gerekse nizamın istihbarat organı MI6 üzerinde de dolaylı etkisi vardı.

 

MOUNTBATTEN: GENEL VALİ, MASON, HOMOSEKSÜEL, PEDOFİL, DARBECİ, TERÖR KURBANI

Projenin mimarı olan dayı ve akıl hocası Mountbatten’den da kısaca bahsedelim. İngiliz Silahlı Kuvvetleri Asya komutanıydı, Earl of Burma ünvanı verildi, ardından yüzmilyonlara hükmeden Hindistan İmparatorluğu genel valisi oldu, ardından da İngiliz Silahlı Kuvvetleri onursal başkanı oldu. Üst düzey Masondu. Homoseksüel bir sübyancı olduğu, komutanken sahipsiz erkek çocukların ırzına geçtiği de yaygın olarak çok farklı kaynaklardan nakledilmektedir. Ancak bu hiçbir zaman İngiliz derin devletinde sorun olarak görülmemiş, aksine gizli oluşumlarda sır saklama ve şantaj olarak kullanılmak açısından bir nitelik olarak sayılmıştır. Bu özellikte olup ülkeyi idare etmiş, son 50 yılda iki başbakanları vardır.

 

Mountbatten, Hindistan’ı artık elde tutamayacaklarını anlayınca İngiliz kültüründe önemli yeri olan “vakur geri çekilme” konsepti dahilinde, Hindistan’ı parçalayıp, Keşmir’i Müslüman olmasına rağmen Hindulara bırakıp, her iki ülkeyi de birbiriyle boğaz boğaza olacak şekilde ayarlayıp öyle terk etti. Mountbatten biri 1970’ler gibi yakın bir tarih olacak şekilde iki kez İngiltere’de İngilliz Bankası (Bank of England) yani Rothschild onaylı askeri darbe organizasyonunun lideri oldu. Bunu için Philip vasıtasıyla Elizabeth’in onayını almaya çalıştı. Ama ikisinde de reddedildiği gibi Elizabeth bunların gerçekleşmemesi için yetkililere bildirdi. Mountbatten’e dokunmadılar. Darbeci-sübyancı dayı, yeğeni proje-damat Philip olduğu kadar onun tahta geçecek oğlu Charles üzerinde de normal olmayan tuhaf bir nüfuzu bulunuyordu. Ama Hindistan’ın eski genel valisi, çok ilginç ve hayatın doğal akışına aykırı biçimde bir kaç yıl sonra İrlanda’da bir ‘İRA bombalı eyleminde’ havaya uçuruldu.

 

YUNAN KRALİYET AİLESİNDEN İNGİLİZLEŞMEYE

Proje damat yeğenini II. Dünya savaşında Binbaşı rütbesiyle pek çok muharebeye de sokmuştu. Philip, ailesinin memleketi Yunanistan’daki Girit’in işgalinden Okinawa muharebesine kadar üç yıl cepheden cepheye giderek savaş kahramanı unvain kazandı. Yunan-Daimarka-Alman kökenli olmasına rağmen kolayca İngiliz vatandaşı oldu. Kendi soyadı Schlesswig-Holstein olmasına rağmen, Battenberg’ken daha İngiliz koksun diye Mountbatten olarak tercüme edilen dayısının soyadını aldı. Oysa gördüğü sapkınlıklar sonucu kendini manastıra kapatan annesiyle hayat boyu konuşmadı. Philip, deniz kuvvetlerinde amirali oldu. Evlendikten sonra pilotluk eğitimi de alarak, hava pilot general oldu. Binlerce vakıf ve derneğin hamisi oldu. İlk çocuklar doğup locaya da girince artık İngiliz sistemin güvenilir parçası oldu. Bunun ardından adım adım tırmanıp 33. derece Mason üstadı da olunca derin devletin bir parçası oldu.

 

Philip’in evlilik dışı ilişkileri, içinde Sovyet casusları da olunca pek magazin konusu sayılmaz. Philip’in zengin aşk hayatında Sovyetler Birliği’nin bal kapanı olarak kullandığı Savunma Bakanı Profumo’ya kadar uzanan Christina Keeler fuhuş çetesiyle de kesişti. Bununla birlikte Mountbatten’ın darbe girişimlerinin içine girmemesi, Elizabeth’in işlerine doğrudan karışmaması, onu sadece aralarda yaptığı patavatsız ve ırkçı yorumlar dışında gündeme getirmedi. Sayısız etkinlikte yer aldı, on binlerce etkinlik ve yüzlerce İngiltere’yi sevimli gösterme amaçlı dış seyahatte görev aldı.

 

DİANA’YI DA PHİLİP ÖLDÜRDÜ İDDİASI

Prens Philip, Lady Di olarak bilinen Prenses Diana vakasıyla da ilintiliydi. Prenses, ailenin normal insanlardan oluşmadığı, içinde sapıklık ve sadizmin bolca olduğu, dış görüntünün bir tiyatro olduğunu anlamıştı. Prens Philip’in aklına başına toplamazsa kendisini ölümle tehdit ettiği de basına yansıdı. Maruz kaldığı ruhi sorunlarından kurtulmak için 12 ailenin fiili lideri olan Baron Rothschild ve homoseksüel şarkıcı Elton John ile yakınlık kurdu. Ancak bunlar, derin devlet adına onu konuşmayıp kontrol altında tutmak için mi, yoksa kraliyet ailesine karşı koz olarak mı dostluk kurdular bilinmiyor.

Bilinen, Diana Spencer’in kraliyet mağazası olan Harrods’un Mısırlı sahibi Muhammed Fayed’in oğlu Dodi ile evlenmek üzereyken çok fazla tuhaflık bulunan, bir Fiat Uno’nun çarptığı kanıtlanan, tünel içinde bir ışık patlaması olan, Mercedes S otomobilin elektronik kontrolünü yitirdiği, prensesin Paris’in ortasında acil servise 1 saat 45 dakika sonra götürüldüğü, bir SAS grubunun karıştığı, üst düzen İngiliz İstihbarat yetkilisi Tomlinson’un teşkilatta planlandığını iddia ettiği garip kazaydı.

 

Zamanında İngiltere’nin en zenginlerinden olup şimdi parya haline gelen Muhammed Fayed, yaptığı çok sayıda araştırma sonucu oğlunun ve müstakbel gelininin bebek bekledikleri için, müstakbel kralın Müslüman Arap bir kardeşi olması kabul edilemeyeceğinden, başında Prens Philip’in olduğu bir karanlık grup tarafından ve İngiliz dış istihbaratının kullanılmasıyla öldürüldüğünü kesin olarak bildiğini ifade etti. Kuşkusuz İngiltere-Fransa derin devletleri, bunu aleyhinde yüzlerce beyanat yayınladı, hatta dönemin MI6 başkanı resmi açıklama bile yaptı ancak evladını yitiren bir babanın içinde bulunduğu bütün rejimi karşısına alarak ve her şeyini kaybedecek olmasına rağmen desteksiz iddiada bulunması da akılcı gelmiyor. Bir başka iddia edilen nokta da bu kazanın Susurluk kazasının ‘başarısı ardından’ benzer tarzda bir kaç ay sonra yapıldığı, bazı istihbaratçıların her iki kaza zamanında da olay ülkelerinde görevde oldukları, hatta birinin sonradan çok üst düzey görevlere geldiği.

 

Kuşkusuz Diana vakası tek bir kişinin başına geldi. Hindistan’ın en münbit beldesinde yarıdan fazlası Müslüman yirmi milyon insanın öldüğü 1943 suni Bengal Kıtlığı, İngiltere tarafından itelenen ve bahanesi bulunan Irak işgalinde 5 milyona yakın kişinin hayatını yitirildiği, bunun gibi çok sayıda soykırımın olduğu, Osmanlı’nın İngililzler tarafından ardı ardına felaketlerle parçalandığı, binlerce askerimizin kireç çukurlarında zorla kör edildiği, cumhuriyetimizin bile yakın zamana kadar İngilizler tarafından II. Dünya savaşı sonrasında kurulmuş olan NATO-Gladio derin devleti tarafından perde arkasından yönetildiği ve yeniden yönetilmek istendiği akla getirilirse, bir kişinin ölümü çok önemli görülmeyebilir. Ancak sistemin nasıl çalıştığının anlaşılması bakımından Philip Windsor-Mountbatten’ın ve kraliyet ailesinin, İngiliz derin devletinin, aileler rejimi içindeki rolününü de kavramakta yarar bulunmaktadır. Bunların arasında da bizim cemaatlere girmip idareyi ele alan proje damatlar tarzı entrikalar oynanmakta.

Kaynak: mirathaber - Cemil Ufuk BAKIRÇAY

Recep YAZGANRecep YAZGAN