Eğitim
Giriş Tarihi : 10-01-2016 17:18   Güncelleme : 10-01-2016 17:18

Mizojini; Kadın Düşmanı Kadınlar

Bir kavramın yabancı karşılığı bir kelimeyi kullanmak,o konuya ilgiyi daha bir arttırıyor sanki

Mizojini; Kadın Düşmanı Kadınlar
Bir kavramın yabancı karşılığı bir kelimeyi kullanmak,o konuya ilgiyi daha bir arttırıyor sanki.Bak ben bu kelimeyi daha önce hiç duymamıştım.Bir bakalım neymiş! Mizojini de tıp literatürüne bağlı öyle bir kelime.Açılımı: Kadın düşmanlığı. ”Kadın Düşmanı Kadınlar” alt başlığına yakışan yaklaşımıyla daha çok “kadın nefreti.”İlk akla karşıcins paronoyalı senaryolar gelse de,ayna tutup görmeye çalıştığımız hemcins düşmanlığı! Sokrates’in mirasçıları,kadın düşmanı kadınlar: “Eğer tek bir şey biliyorsam o da hiç bir şey bilmediğimdir”deyip tüm Atina’yı atsineği gibi cevapsız sorularıyla bunaltan,ahlak ilkelerini sade “akıl yürütmekle”tüm toplum hayatına mal etmeye,oradan da evrensel sonuçlar çıkarmaya çalışan feylezofun yolu yol değildi!Malum sonu en büyük kanıtı!Tek hüneri insanları sorguya çekmek olan bu zat_ı muhteremin gözünden kaçırdığı,hayatın gayesi ve anlamı özneldir.Nesnel çıkarımlarla insanları“sırça fanus”a hapsedemezsin.Buradan dışarıda yaşayanlar etik kurallar dışında yaşıyor genellemesi yapamazsın! Yalnız yaşama olgusu,ahlaki,toplumsal ve sosyal yönelimlerde doğrusal düzlemden ayrılmak zaafı değildir.Bütünlük ve kesinlik kurallarına halel getirme hiç değildir.Bu bir kişisel tercihtir.Cesaret ve dürüstlüktür aynı zamanda. “Evlenin,eğer anlaşıyorsanız mutlu olursunuz,anlaşamazsanız filozof”diyen sığ beyinli Sokrates’in mirasçılarına sormak gerek kaçınız tam anlamıyla mutlusunuz ya da bu kadar mutsuzdan kaç filozof doğdu?Siz “o yalnız kadınlar”ın kaçı kadar kendinize ve hayatınıza dürüstsünüz? Sizin gerçeğiniz ne? Zamanımız çığrından çıkmış insanlık hallerine gebe.Her gün bir yenisini doğuruyor.Al işte diyor bu günde buna üzül buna dertlen,çareler ara.Zaman sinsice dokunuyor her yaşama ve her dokunduğunu uğurluyor sonsuzluğa sessizce.Bana böylesi dokunmaz dediğimiz kaç olayla sarsıldık yıllarca.Yorgun yüzlerde onlarca “İnsan Hikayeleri”Ve artık o hikayelerin okunabileceği bir yüzü dahi olmayanların hikayeleri.Yüzleri dahi yok çünkü artık bu dünyanın insanı değilller.Oğuz Atay’ın Selim’i misal,hayatın bir ucundan “Tutunamayanlar”Tutunmalarına izin verilmeyenlerin hikayeleri...Bu da öylesi iç acıtan bir hikaye! Selalar taşıyor yine minareden.Oradan oraya koşuşturan gölgeler görüyorum sokak aralarında.Sonra musalla taşındaki tabuta ilişiyor gözüm.Başucunda bir yazma dalgalanıyor,anlıyorum ölen bir kadın.Camii hareketleniyor,pür_telaş adımlar ve uğuldayan sesler etrafımda.Dünya hali olacak bu telaşlar demeye kalmıyor iki adım ötemde çığırtgan sesli bir kadının serzenişleri kulaklarımda uğulduyor. _İyi oldu öldü gitti,her şey hayırla kardeş,ölmese kimbilir kimin başına ne belalar açardı... Afallıyorum! _Eeee... hani bizim inancımızda ölünün arkasından konuşmak yoktu.Bir acı çörekleniyor yüreğime,hiç sebepsiz.Eman diliyorum,dönüpte duruşumu bozmamak adına.Uzaklaşıyorum bir kaç adım.Bir gurup mahalle efradıda orada.Artık farz oldu derler ya,anlamalıyım.Ölen kimdir,nedir,ne değildir? Bir çift gözle karşılaşıyorum,ne hissettiğini çözemediğim.Acı yok bu gözlerde bir bundan eminim!Olsa olsa hasetlik var!Duyacaklarımından daha duymadan muzdarip,usulca soruyorum;Yakınınız mı ölen kadın? _Evet diyor,tanıdığımız olur eski aile meclisimizden!soruya muhatap seçmediğim.Mahallenin lanetlisi!İyiden iyiye işkilleniyorum.Bende yıllardır bu mahallede oturuyorum,hiç duymadım böyle bir lanet.Olsa duyardım değil mi?Duyardım,duyardım! Aklıma mukayyet ol ya Rabbi! Soru sormak bir şey değilmişte,bir de sorduğun soruya kendin cevap verirsen,ruhen çöküşün göstergesiymiş.Hah,şimdi oldu diyorum, işin içine psikolojide girdi,iş tamam,çözerim artık sorunu! _Eee diyorum,ne yaptı da mahallenin lanetlisi olma ünvanını aldı,gidiyor  bu kadıncağız,dememe kalmadan,atlıyor birisi: _Daha ne olsun bacım,yıllardır eşinden ayrı,bir başına yaşıyor.Sessiz çıyan gibi aramızda....sözünü tamamlamasına fırsat vermeden,sus diyorum yeter ben anladım anlayacağımı! Duruyorum orada,öylece kalıyorum.Enseme bıçak yemiş gibi hissediyorum.Halden hale,zamandan zamana geçiyorum.Meczup hali benimkisi...Ya da onlarınkisi.O an seçemiyorum konumu mu.... Düzensiz şekiller,dillendirmeye o an korktuğum sözler geçiyor zihnimden.Bir görünüp bir kaybolan.Zaman eriyor bedenimde.Hattını çekemeyen nakkaş gibi,kelimelerim donuyor leb’imde.Lal oluyor dudaklarım.Musalla taşıyla arama kendi sıratım kuruluyor.Tabutun başındaki yazmanın gülkurusu hüznü bulaşıyor yüzüme.Gözlerimden akıtamasam da göz yaşlarımı,ruhumun ıstırabı gönlümü yıkıyor saatlerce. Hepimizin yüzü ölüme dönük diyorum,yapmayın,günahtır ... İçimdeki çağrı,dudakları mühürlenmiş,bu sancılı dünya yolunu nasıl yürüdüğünü bilmediğim ama az_çok tahmin ettiğim insanın sesi ol diyor!Hakk’ın ve hakikatin gölgesinde.Mesih’in nefesi olsaydı içimde üflerdim bu çaresiz faniye.Bir an için bile olsa kalkıp savunabilsin kendisini diye.... Susun...Dünya mabedinin kapısı iki kanatlı,girdik gidiyoruz, sessizce... “Yeminli timsahlar”ın son kez acıyarak bakıyorum yüzlerine.O yüzlerindeki hüzne batırılmış sırıtış,öyle gevşek öyle hain öyle sinsi!Haklarını helal ederken ölüye,keyifle ünü boydan koyuverdikleri haykırışlarının sızısını içime akıtarak uzaklaşıyorum.... İçimdeki Kabil işte o an uyanıveriyor... O lanetliyse,sizde lanetlisiniz!diyorum.Elmayı hep beraber yedirdik Adem’e.Suç ortağıyız.O ne kadar kirlendiyse günahlarıyla sizde en az onun kadar kirlisiniz! Sırça fanusların,Meryem’celeri!Size yine de Meryem’celer dedim,H.z Meryem’e haksızlık!Üstünüze vazife olmayan her hayata uzattığınız o çirkin bakışlarınızı çekin insanların üzerinden.Bilmeden,anlamadan kendi çirkin fantazileriyle insanların yaşantıları hakkında bin çeşit laf sayanlar,bilesiniz ki Meryem’ler “Susma Orucunda”desemde; Bir ağırlık çöküyor üzerime o gün bugündür.Söyleyecek çok söz varken susmanın ağırlığı. Bozuyorum susma orucumu.Artık her kimin nasibinde ne varsa hakkınca seçip alsın!diye.... Aklıma birtürlü yatmıyor,kadının kadına düşmanlığı,derdiniz ne sizin?Yaşamak meselesi hepimizin meselesi. Yapmayın Allah aşkına yapmayın.Sizden farklı olanı karalamakla elinize bir şey geçmez.Rehavete de kapılmayın.Emin olun hiç kimsenin sizin hayatanızda gözü yok! Gereksiz gereksiz itişmesinize! Hayır o değil de boş yere olay çıkacak! Az sakin olun,sözle,bakışlarınızla laf çakmayıda bırakın! Saçmalık bunlar,kimsenin size aldırdığı da yok! Herkes kendi yaşamı için çırpınıyor,bir de siz yük olmayın. Her gün onlarca kadın orta sayfa haberlerine çıkıyor bu ülkede.Cinayete kurban gittiği,istismara,tecavüze uğradığı için.Zaten toplumca böylesi bir yazgı içinde yaşıyoruz.Bir de siz zorlaştırmayın şartları. Başkalarının  değil kendi küçük dünyalarınızda ne olup bitiyor....onlarla ilgilenin.Yüzümü döktüm bir kez avuçlarımın içine bundan gayrı her söz mustahak muhatabına. Hadsizler! Yalnız kadınlar nasıl görünüyor size?Mutluluk falan kimin neyine sizden başka değil mi? Suçsuz onca ömrü karaladınız ne geçti elinize?Egolarınız tavan yapmıştır en çoğundan.Farkında değiller sanmayın,uzaktan uzağa görünce içten içe burun kıvırmalarınızı,alaycı kuşlar misali sahte gülüşlerinizin arkasındaki zehirli bakışları.Herkes herşeyin farkında.Biliyor musunuz bir siz farkında değilsiniz aslında kim olduğunuzun! Nasıl görüyorsanız,işte o da sizsiniz!Yalnız insanların hayatlarında boşluk yok.Kendi beyninizin boşluklarındaki çatlakları yamamayın insanlara!Bitmeyen matemlerinize ceza kesip,suçluyu bulmuş nidasıyla kendinizi de kandırmayın. Çekin o kirli bakışarınızı insanların hayatından.Ellemeyin!Elleriniz çok kirli. Yuhalamak istiyorum hepinizi! Yuh olsun bin kez insanlığınıza! Dayatmalarınızdan,baskılarınızdan,sessiz tehditlerinizden,korkakça arkadan vurmalarınızdan yıldı o yalnız kadınlar. Nasıl bilirdiniz sorusuna deseydiniz,kötü bilirdik! Yüreksizler! Hepiniz hesap vereceksiniz elbet,mahkeme_i kübrada! Böylesi kötü düşünceleri içinde barındıran, baldıran zehri gibi toplumu zehirleyen insanlar aramızda.İnsanların en  berbat zamanlarında çirkinliklerini üflüyorlar etrafa.Sırf sizin bu tavırlarınız yüzünden kendini toplumdan,insanlardan soyutlayanlar var,bilesiniz. Sokak manifestosu yazsam ilk sizi yazardım”Kadın düşmanı kadınlar”! Yalnız yaşayan insanların seçimidir, bir başına olma isteği.Kime ne?Hayatlarını,yaşadıklarını,mutluluklarını,sıkıntılarını,azlıklarını,çokluklarını bir de size mi kanıtlayacaklar?Kendi mutsuzluklarınızı kapamak,zayıflıklarınızı hafifletmek için paravan yapamazsınız kimseyi! Dünyanın,yaşanan huzurlu günlere verdiği güvencenin ne kadar malum olduğu,binlerce kader yazgısıyla ortada,bence siz kendi iplerinizin ne kadar sağlam olduğunu kontrol edin!Bırakın herkes kendi ipine kendi kurallarıyla asılsın.. Ne görüyorsanız o işte.İnsanların dört duvar hikayesi sizi neden ilğilendiriyor ki? Rahatsızsınız! Az konuşun az! “Susmak huyların efendisidir”hadisini unutmayın diyeceğim,siz onu da duymamışsınızdır kendi sesinizden.Göstermelik müslümanlık yapacağınıza,yaşantınıza geçirin o inancınızın ilkelerini.Dört başı magrur dindar gibi gezip ortalıklarda,kuytu köşelerde gıybet edip girmeyin günaha! Hepimiz kendi ayıplarımızın hamalıyız.Başkalarının kusurlarını kınamak olmamalı hayat gayemiz.Kelamından olurmuş ya her kişinin kendi miktarı,miktarınızı fütursuzca saçmayın ortalığa.Mazallah sizin de takıverirler eteklerinize zilleri gıyabınızda,ne olduğunu anlamazsınız bile! Her insan kendi doğrusuyla yaşamaya çalışıyor,mutlak doğru olmadığının çelişkisiyle.Kadının kadına manevi eziyet halleri beni felce uğratıyor.Bunca iş_güç_mücadele arasında insanlar bir de sizin saplantılarınızla uğraşmasın.Eleştirmek yerine kendinizi değiştirin.Güzel bakın ki güzel görün.Empati yapmayı öğrenin.Beyninizde uydurup,gerçekliğine hem kendinizi hem efradınızı inandırdığınız kuruntu hikayelerinizi kendinize saklayın! Allah kimseyi başkalarının zayıflığından kendine mutluluk payı çıkartacak kadar alçaltmasın.Siz de alçalmayın! Kadınların gözleri var,yalnız yaşayan kadınların üzerinde.Bu gerçek su götürür mü götürmez mi bilinmez,tanıdık bildik arka bahçe sırlarından. Bir zamanlar dost meclislerinde yüzünü yüzünüzden ayırmadığınız aynı insan onlar.Yüz yüze iyiydiniz,şimdi siz neden sırtınızı gösterme gereği duydunuz ki o insanlara!Sırça Fanusun dışına çıkınca mı tehdit oldular hayatlarınıza? Ve emin olsun tüm insanlar;Kadın kadına dayanışma ütopyaların en uç noktası!Kadınım biliyorum.En iyi kadın okur,kitap okur gibi hemcinslerinin davranışlarını!Paranoyak bakışları okur,satır atlamadan!Kadınız,birbirimizi çok iyi tanırız!Vicdan diyorum görünmese de vicdansızlık satır aralarında,sezeriz! Vedalaşalım sizinle! Zayıf noktaya ateş etmek usta avcıların taktiği! Asıl taktik;kurdu kurda kırdırtma! Orta çağ vebası gibi toplum hafızasına kazınan mikroplu düşünceler bozuyor düzeni.Kompleksli beyinlerin kompleksli parazit düşünceleri! Kadın kadının kurdu mudur değil midir bunun muhakemesini herkes elbet kendi yapacak. Bu muhakemeyi yaparken size faydası olur diye sizinle küçük bir sır paylaşmak istiyorum: “Her kadının yaradılış şifresi vardır!Ve kadın,değme insanla şifresini asla paylaşmaz! Ve bir küçük dipnot daha: “İstisnalar kaideyi elbet bozmaz.” Ve haklısınız siz bir istisnasınız......
adminadmin