Analiz
Giriş Tarihi : 04-02-2021 09:36   Güncelleme : 04-02-2021 09:36

Modern Türkiye’nin Oluşumunda Amerika’nın Rolü

VakıfBank Kültür Yayınları Doç. Dr. Ali Erken’in yazdığı “Amerika ve Modern Türkiye’nin Oluşumu” adlı kitabı yayımlıyor. Erken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Amerika ile yürütülen kültürel ve bilimsel faaliyetleri anlatırken, İnalcık, Tanpınar ve Ecevit gibi ünlü isimlerin Amerikan vakıflarından burs alarak çalışmalar ortaya koyduğunu söylüyor.

Modern Türkiye’nin Oluşumunda Amerika’nın Rolü

VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Amerika ve Modern Türkiye’nin Oluşumu”, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından yaşanan modernleşme adımlarında Amerikan yardımlarını anlatıyor. Doç. Dr. Ali Erken kitabında, tarihi kayıtlar eşliğinde Rockefeller ve Ford vakıflarıyla yürütülen kültürel ve bilimsel gelişmeleri sıralıyor. Erken ayrıca ODTÜ, TUBİTAK ve Robert Kolej gibi kurumların doğuş ve gelişim öyküsünü; eğitim, tıp, edebiyat, müzik ve tiyatro alanlarında verilen burslarla çalışmalar gerçekleştiren ünlü isimleri anlatıyor.

 

Vakıfların arşivleri tarandı

Türkiye’deki zihniyet değişiminin izini süren Erken, Amerikan vakıflarının yardımıyla açılan okulları; yazarlar, akademisyenler, doktorlar ve sanatçılarla kurulan köprüleri değerlendiriyor. Kitabının, Rockefeller ile Robert Kolej arşivlerinin kapsamlı araştırılmasının ürünü olduğunu belirten Erken, halk sağlığı alanındaki faaliyetler, veriler burslar, hayata geçirilmeye çalışılan projeler, bilim ve Türkçe eğitimde ortaya konan çalışmalar gibi konuları detaylarıyla aktarıyor.

 

Batı’ya dönüşüm

Erken, “Amerikalı kurumlar ideolojik ve kurumsal aygıtlarla Batı’ya yönelmiş bir Türkiye’nin yaratılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu ilişki Soğuk Savaş dönemindeki ideolojik kutuplaşma sırasında, Türkiye’deki yönetici seçkinlerin ‘demokratik özgürlük’ ve ‘kalkınma’ya ulaşma hevesi nedeniyle yoğunlaşmıştır” diyor. Erken kitabında, şu konu başlıklarını merkeze alıyor: Modern Türkiye’nin oluşumunda Amerikan hayırseverlik faaliyetleri, Türk yönetici seçkinlerinin siyasal vizyonunu hangi biçimlerde tamamladı? İki ülke arasında bilgi ağları kurulmasında rol oynayan ortak söylemler nelerdi? Türkiye’nin kültürel ve teknolojik dönüşümüne yapılan bu hayırseverlik katkısının kilit aygıtları ve stratejileri neler oldu?

 

Gürsel’den Demirel’e…

Cumhuriyet’in ilanı sonrası Türk seçkinlerin ABD ile sürdürülebilir bir ilişki kurmak istediğini belirten Erken, ancak mevcut siyasal atmosferin Amerikalı okullar açısından kasvetli bir hal aldığını ifade ediyor. Dahası, yeni kanunların kabulünün ardından yalnızca bir avuç yabancı kolejin açık kalmasına izin verildi. Tarihsel saygınlığı ve müfredatını gözden geçirip yenilemekte gösterdiği başarı nedeniyle Robert Kolej de bu okullar arasında yer aldı. Erken, “Demokrat Parti hükümetinin 1960’ta düşmesi bu ilişkide bir değişiklik yaratmadı. 27 Mayıs askeri darbesi sonrasında, askeri kuvvetler Türkiye’nin NATO’ya bağlılığını tekrarladı ve Cemal Gürsel, Robert Koleji ziyaret eden ilk Türk cumhurbaşkanı oldu… Eisenhower bursu almış ve daha önce bir Amerikan şirketi için çalışmış olan Süleyman Demirel 1965’te başbakan seçildi…” diyor.

 

İnalcık, Tanpınar, Ecevit…

Erken, kitabının dördüncü bölümünde Amerikan vakıflarının beşeri bilimlerin gelişmesindeki rolünü inceliyor. 1954 ile 1965 arasında önemli sayıda tarihçinin, edebiyatçının ve filozofun Rockefeller araştırma burslarından yararlandığını söyleyen Erken, şu bilgileri veriyor: “O tarihte Ankara Üniversitesi’nde önde gelen bir tarih profesörü olan Halil İnalcık’a bir araştırma bursu verilmişti. İnalcık bir Osmanlı tarihçisiydi ama Amerikan tarihi araştırmalarına ilgisi artıyor, bu alandaki son çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmak için ABD’yi, özellikle de Harvard Üniversitesi’ni ziyaret etmek istiyordu. 1956 yılında ABD’ye gitti, arşivleri ziyaret etti ve Amerikan tarihiyle ilgili derslere katıldı... İstanbul Üniversitesi’nde dersler veren Ahmed Hamdi Tanpınar da Batı Avrupa’da 19. yüzyıl Türk edebiyatı çalışmak üzere bir Rockefeller bursu aldı. Tanpınar, Türk edebiyat tarihi üstüne çalışıyordu ve eserinin birinci cildini yayınlamıştı. İkinci ciltte 19. yüzyıl sonunda, 20. yüzyıl başında Batı Avrupa’da yaşayan Türk entelektüellerinin faaliyetlerini konu edinmekteydi. Başvurusunda kültürel değişim meselesine ilgi duyduğunu, Şinasi, Ziya Paşa, Nâmık Kemal ve Suavi gibi Osmanlı yazarlarının eserlerinden hareketle Batı değerlerinin Türk kültürü üstündeki etkisini araştırmayı amaçladığını belirtmişti... Edebiyat eleştirisi alanında dikkat çeken burslulardan bir diğeri Bülent Ecevit’ti. Marshall, ona, kitle iletişim ve edebiyat eleştirisi alanında araştırmalar yapmak için Harvard Üniversitesi’ne gitmesini tavsiye etmişti. Ecevit siyasi hayatındaki gelişmeler nedeniyle ABD’de uzun süre kalamamış, burs süresinin dolmasından önce Türkiye’ye dönmüştü.”

Recep YAZGANRecep YAZGAN