Hüseyin Avni Mutlu için; “O da bir valiydi” başlıklı bir yazı yazarak insani/İslam’i çalışmalarını anlatmıştım, okurken duygulandığını ifade etmişti.
Daha sonra Mustafa Toprak geldi; “vali misin, veli misin?” başlıklı bir yazı yazdım, telefonla arayarak duygularını belimle paylaştı.
Daha sonra Hüseyin Aksoy geldi, tarzını beğenmediğim için “Ben Diyarbakır valisi olsaydım” başlıklı bir yazı yazarak yapılabilecek konulara dile getirmiştim.
Hasan Basri Güzeloğlu çok bilgili, güzel konuşan, az icraat yapan bir valiydi, arkasında anılabilecek bir eser bırakmadı. Sadece, özellikle Sur ilçemizdeki bazı tarihi camiler olmak üzere bir çok camide temizlik için tuvaletlere belediyeden eleman tahsis ederek ücretsiz hale getirmişti.
Münir Karaloğlu birkaç uygulamalarıyla akılarda kaldı desem doğru olur.
Ali İhsan Su beyefendi bir yöneticide olması gereken tatlı sertlikte tatlı yönü sert yönünü yok etmişti, diyebilir. Ben onu çok sevdim, Allah ikimizi de cümle okuyucularım ve dostlarımı da sevsin, onları sevenleri de, cümlemizi adı liva-ül hamd olan peygamberin şefaat bayrağı altında haşir/neşir eylesin.