“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahi’ye göre sırf hizmeti imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiye’ye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.”
“Bütün hayatımda bütün kuvvetimle asayişi (barışı) muhafazaya çalışmışım. Evet, mesleğimizde kuvvet var. Bu kuvvet dahile değil, ancak haricî tecavüze karşı istimal edilebilir. Vazifemiz, dahildeki asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Cihad-ı maneviyenin en büyük şartı da; vazife-i İlahiye’ye karışmamaktır ki, bizim vazifemiz hizmettir, netice Cenab-ı Hakka aittir; biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefiz…. Ben de Celâleddin Harzemşah gibi, benim vazifem hizmet-i nuraniyedir; muvaffak etmek veya etmemek Cenab-ı Hakk’ın vazifesidir deyip ihlâs ile hareket etmeyi Kur’an’dan ders almışım.”
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ