Fikir
Giriş Tarihi : 30-12-2020 09:02   Güncelleme : 30-12-2020 09:02

Narsisizm Nedir?

Narsisizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Peki, narsisizm nedir? Narsisistik kişilik bozukluğu, bir insanın aşırı şekilde kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesine neden olan bir kişilik bozukluğudur. Tahminlere göre toplumun %4 gibi bir kesiminde görülmektedir. İlk kez 1968 yılında formüle edilen bu rahatsızlık megalomani olarak da adlandırılır. Egosantrizmin oldukça sert bir formudur.

Narsisizm Nedir?

Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendisine tapması, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Farklı tanımları ve kullanımları mevcuttur.   Narsisizm bir kişilik bozukluğudur. Gereğinden fazla ukalalık bunun ilk göstergesi.   Sizi asla tam olarak dinlemezler, nedense her anlattığınızı eksik dinlemişlerdir veya hatırlamıyorlardır.  Cömert gözükmeleri bir şey ifade etmez, her zaman kendi sorunları ön plandadır. Kimseyi beğenmezler; herkese bir kulp bulmakta asla gecikmezler. Kurallarla ilgilenmezler; onlar için önemli olan sadece kendi kurallarıdır. Utanma duyguları oldukça zayıftır; kafalarına estiği gibi davranırlar. Aman onları sakın eleştirmeyin yoksa karşınızda alaycı ve sert bir odun bulursunuz. Sorumluluk almaktan kaçınırlar; bu yüzden hep kendileri haklı ve her zaman siz suçlusunuzdur. Çabuk öfkelenip aslan kesilirler. Kedi olsalar dahi Her konuda çabuk yükselen bir öfkeye sahiptirler. Sizi dinlemedikleri gibi bir de üstüne canınızı sıkacak derecede kızgın ve öfkeli olurlar. 1 saniye içinde karşınızda bağırıp çağıran ve asla susmayan bir narsist bulabilirsiniz. Kendilerini geliştirmeye kapalıdırlar. Yeni şeyler karşısında tetikte davranırlar. Kendileri her zaman en güzel, en yakışıklı, en zeki, en anlayışlıdır. Kendilerini nasıl özel görüyorlarsa arkadaş çevrelerini de öyle görürler. Selfielerle coşanların bir bölümü narsisttir. Ayırt etmek için günde kaç selfie çektiğine bakın. Görünüm, zeka, başarı ya da başka herhangi bir konuda başkalarından üstün olduğu yönünde mi konuşuyor? “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” Hemen herkesten özel bir ilgi mi bekliyor veya kurallar onu bağlamazmış gibi mi davranıyor? “Ne yani.. ben mi sana uyacağım” Başkalarına söz hakkı tanımıyor ve konuşurken kendi sözleri daha önemliymiş gibi sözlerini mi kesiyor? “o öyle değil böyle” Ne olduğunu kavramakta zorlandığında ya da işler onun istediği şekilde gitmediğinde öfke patlamaları yaşama ya da duymazdan gelme, kaçınma eğilimi mi gösteriyor? ''sesini yükseltme, odayı terk etme'' Monolog halinde çok uzun konuşmalar mı yapıyor? Bu konuşmalarda kendisini her konuda uzman olarak konumlandırıp, başka kimsenin kendisinden daha iyi bilemeyeceğini mi söylüyor? “bi dakika bakın doğrusu şöyle…….” Sürekli olarak iltifat, takdir, onay ve bir şekilde ayrıcalıklı olmak peşinde mi? Serin kanlı görünüşünün altında, çok tehdit altında ve yetersiz mi hissediyor? “Şunları şunları şunları yaptım, nasıl olmuş” Biriyle konuşurken sürekli bir açıklama ya da netleştirme mi talep ediyor; insanların incitmeye, küçük düşürmeye ve onu kullanmaya çalıştığını mı hissediyor? “Sen bana bunu mu demek istedin” Engellenmiş ya da incinmiş hissettiğinde okları size mi çeviriyor? “Sen kim oluyorsun da…”

 

Bu tepkilerin sırrı beynin en ilkel bölümlerinde, hayatta kalma ile doğrudan bağlantılı olan kaygı mekanizmasında gizli. Örneğin bir ayı ile karşılaştığınızda ondan kaçma, onla savaşma ya da dona kalma eğilimi gösterirsiniz: Kaç, savaş, dona kal. Narsistler de kişi için bir tehdit olarak algılanır ve kaygı mekanizması harekete geçer. Ancak bir narsistle onun dansına kapılmadan da iletişim kurabilmeniz mümkün. Yani ne zaman bir narsistle karşı karşıya kalsanız, yüksek hızla size doğru gelen bir araba size çarpacakmış gibi, hızlı kalp atımı, baş ağrıları, ağız kuruluğu yaşamak yerine; öz-değerinizin farkında olarak ve kendinize karşı sorumluluk duygunuzla hareket ederek onun karşında durabilirsiniz.

Tedavi süreci zor olduğu kadar uzun da olabilmektedir. Kişinin ailesinin de bu konudaki desteği önemlidir. Dolayısıyla sonuç alınana ya da semptomlar azalana kadar tedavi süreci bırakılmamalıdır. Kişilik bozuklukları ciddi bir süreçtir. İnsanlar narsistik özellikler taşıyabilir ancak, bu özelliğe sahip kişilerin narsistik kişilik bozukluğu olduğu anlamına gelmez o yüzden etiketleme yaparken daha duyarlı olunması gerekir.

Etrafımızda narsistik rahatsızlığı olan çok insan var, işin ilginç tarafı kimse rahatsız olduğunu kabul etmiyor ve bizim hayatımızı da zorlaştırıyorlar, uzun süreçli tedavisi olsa da netice itibarıyla var. Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim, Allah'a emanet olun, hoşça kalın.

Recep YAZGANRecep YAZGAN