Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 09-10-2012 10:09   Güncelleme : 09-10-2012 10:09

Omugasızlar, eninde sonunda omurga sızlar

İnsanın var oluş sürecinde en önemli aşamadır omurganın varlığı

Omugasızlar, eninde sonunda omurga sızlar
İnsanın var oluş sürecinde en önemli aşamadır omurganın varlığı. Omurganın varlığı ile yüksek canlılar gelişmiş ve doğada yer edinmiştir. Bir et yığının varlık kazanması yanında kimlik de kazanmasına etki etmiştir. Omurgasız canlılar ise omurgalılar kadar hareket kabiliyeti yüksek olmadığından daha farklı ortamlarda yer edinmişlerdir.

Omurgası olan canlılarda en önemli özellik büyük bir et yığını ile hareket edebilen, doğayı kendi gücü ve yapısı nispetinde kullanabilen yapıya sahip olmalarıdır. Ama en önemli farkı ise omurganın temel yapı taşlarından olan bir kafatasına ve onun içinde bulunan beyne sahip olmalarıdır.

Biyolojik süreçte omurga ve bulunduğu canlıya sağladığı yararların önemi tartışılamaz. Bu biyolojik mekanizmayı sosyolojik sürece uyarladığımızda da çok farklı bir sonuçla karşılaşmamaktayız. Toplumsal yaşam süren canlılara baktığımızda katı bir şekilde sosyal yapı ve işbölümü söz konusudur. Bu düzenin dışına çıkmaları olası değildir. Herhangi bir nedenle çıkma söz konusu olduğunda birey dışlanır ya da ölüme mahkum edilir. En üst düzeyde sosyal bir varlık olan insan topluluklarında ise durum daha da farklıdır. Zira insan topluluklarında “beyin” faktörü devreye girmekte ve tüm süreci etkilemektedir. Olması gereken toplumsal kurallar yeri geldiğinde uygulamaya aktarılmadığı gibi olmaması gerekenler rahatlıkla aktarılabilmektedir. Zira beyin karar alma ve değiştirme, uygulamayı denetleme ve yönlendirme gibi birbirine zıt veya paralel pek çok faktörü bir arada değerlendirmeye olanak tanımaktadır. Beynin bu tip yarar ve etkileri yanında ne yazık ki çok olumsuz süreçlerin yaşanmasına da katkısı bulunmaktadır. İnsanlık tarihinde pek çok çatışma ve savaşın yaşanmasına neden olan faktörler de bu beynin çalışmaları arasındadır. Var olan seçenekler arasında çıkarlara en uygun olanı seçme, karşı tarafı yok etme, haksızlık yapma, yapılan yanlışları güzel ve doğru gösterme gibi pek çok olay beynin sayesinde mümkün olmaktadır.

Günümüzde yaşadığımız pek çok olayın temelinde de bu tip yaklaşımlar yatmaktadır. Kişisel çıkarlar gündeme gelinceye değin ilkeler ve doğrular lehinde konuşan ve yaşayan insanoğlu, çıkarlarının başladığı noktada ise ilkeleri ve doğruları ya bir tarafa atmakta ya da yaptıklarını haklı çıkaracak argümanlar geliştirmektedir. Menfaatinin olmadığı noktada dik duran birey, menfaatinin başladığı noktada eğilip bükülmekte, ilkelerini esnetmekte, en ilginci de yaptığı davranışları haklı çıkarmak için her şeyi yapmaktadır. Dünyevi menfaat ve rant uğruna kişiliğini şeytana kiralamaktadır. Bu nedenle ilkelerinden ödün veren, rant veya makam için kendinden güçlü gördüğüne yaranmak amacıyla kişiliğini satan bireylere toplumumuzda “omurgasız” denmektedir. Zira omurgasız canlıların beyinleri olsa bile dik duramazlar. İnsanoğlunun beyni ve omurgası olduğu halde sosyolojik anlamda dik duramayarak bu ilkel canlılardan daha da maharetli olduğunu göstermektedir.

“Omurgasızlık”, “alçaklık” ile eş anlamlı olduğu halde pek çok insan “geçici dünya hayatı” için bu zilleti seçmektedir. Sorulduğunda nedeni bellidir “halka hizmet etmek”. Oysa “Hak” ayaklar altına alınarak “halk” üstün tutulamaz. Hiçbir insan da sırf halka hizmet etmek kılıfında Hakkı çiğneyip geçerek, O’nun koyduğu ilkelerin tersine omurgasızlık yapma hakkına sahip değildir. İlkelerin esnetileceği noktalar binlerce yıldır süzülüp gelen dinler ve kültürler bazında zaten nettir. Farklı bakış açıları veya menfaat odaklarının penceresinden bakarak bu gerçekler değiştirilemez; değiştiren de sadece kendini ve çevresindeki yalakalarını kandırabilir. Tanrıyı ise asla!

Makam ve mevki elde etmek, çok mal ve para kazanmak gibi dünyevi kaygı ve kazanımlarını korumak pahasına her türlü renge boyananlar, “Allah’ın boyası” ile boyanmaktan kaçınanlar, bunu da kendi şahsi gerekçelerine dayandıranlar şunu unutmamalıdır ki, tarih çöplüğü yeni çöplerini beklemektedir. Bazıları için oraya gitmek kaçınılmazdır. Yeter ki sabretmesini ve beklemesini bilmek gerek.
Ayrıca omurgasızlık yaparak bedenine yüklenenler şunu unutmamalıdır! O beden sadece rant elde ederken değil, sonraki süreçte yaşarken de gerekli olacaktır. O zaman omurgasızlar anlar ki omurgayı fazla esnetir ve amacı dışında kullanılıp eğilip bükülürse “omurga sızlar”. Ve her sızlayışta geçmişte yaptığın yanlışları hatırlatır. Her hatırladığında da utanılacak ve omurga sızlatacak konular ya es geçilir ya da altında kalınır. İkiyüzlülük, adam kayırma, adam ezme, menfaat sağlama, omurgasızlık, karaktersizlik gibi konulardan bahsedildiğinde her defasında kendine bir hisse alınır. Karakter varsa omurgasızlığından dolayı insanın dili tutulur, yoksa eser gürler. Çocuklarına mertlik, dürüstlük gibi erdemleri anlatırken ya kendinden utanır, ya da gün gelir çocuğu gerçeği anlar. Hele omurga sızlamasına neden olan şeylerden etkilenmiyor ve umursanmıyorsa, zaten hayvanlar aleminin omurgasız canlılar kategorisinde insana benzeyen bireyler olarak yer alınmış demektir. Bundan daha büyük ceza da “uhrevi ceza” olacaktır.
adminadmin