Fikir
Giriş Tarihi : 29-06-2021 12:19   Güncelleme : 29-06-2021 12:19

Ontolojik Bunalımın Yegane Çözümü Tevhid

İnsan ontolojik(varlık) açıdan daima yükselmeye meyyal bir varlıktır. Ruhunu Allah’tan alan insan O’nun gibi yüce bir varlık olmayı murad eder ve ölünceye dek bu yüceliğin peşinde koşar. İnsan bu özelliğinin farkında olsa da olmasa da yaptığı her şeyi bu arayışın tetiklemesi sonucunda yapmaktadır.

Ontolojik Bunalımın Yegane Çözümü Tevhid

Bu arayış mücadelesinde insan akıl ve vahiy aracını doğru kullanmadığı takdirde nefsin, şeytanın veya çevrenin tuzaklarına düşmekten kendisini koruyamayacaktır.

 

Bu arayış yolunda bazı insanlar sadece aklını kullanarak yükselme serüvenini tamamlamak istemektedir. Bunu eskiden filozoflar tercih ederdi, şimdi ise kendisini Müslüman görenler dahi aklı vahyin önüne geçirmiş durumdadır. Filozofların yine bir çizgisi vardı, şimdiki insanların tek bir çizgisi var, o da çizgisizliktir. Akıl tek başına mutlak çözüm değildir. Bu durumu Mevlana güzel özetlemektedir ve bir kuş üzerinden teşbih/benzetme yaparak der ki: “Tek kanatlı bir kuşun uçması mümkün olmadığı gibi, sadece akıl ile hakikate ulaşmakta mümkün değildir.” Vahiy yol ve yöntem gösterir, akıl ise vahyi doğru anlama ve kullanma kılavuzudur. Bu ikisini doğru tahlil edilip hayatımızda uyguladığımızda yükselme serüvenimiz mümkün olacaktır.

 

Aksi takdirde akıl ile çıkılan yolculuk karanlıkta el yordamıyla hakikati aramaya benzeyecektir. Bir icadı en iyi onun mucidi bildiği gibi insanı yaratan ve yöneten de onun nasıl yükselmesi gerektiğini en iyi bilmektedir. Bu misal açısından bakıldığında insanı Allah’tan daha iyi tanıyan yoktur. Madem her şeyi en iyi o biliyor, o halde insan da yükselmenin çözümünü O’nda aramalıdır.

 

Kendisini tanımayan insan kendisine çözüm üretebilir mi? Teşhis yapılmadan tedavi uygulanabilir mi? Kur’an aracalığıyla Allah cc insanın neyden yaratıldığını, nasıl oluştuğunu, insanın zaaflarını, zayıf ve güçlü yönlerini, problemlere karşı çözüm yollarını ve yükselmenin yollarını belirtmektedir. Kur’an’a bu nazar ile bakıp kendimizi tanımladık mı?

 

İnsan kendisini yaratan ve yönetene göre tanımlamayınca batının değerleriyle kendisini tanımlar. Kendisini batıya göre tanımlayınca ontolojik buhran başlar. Çünkü batı insana değer vermiyor, insanı materyalist ve mekanikleştiriyor. İnsanı ruhsuzlaştıranlar insanlığa bir şey verebilir mi? İnsanın bedenini para için kullanan, insanları kobay gibi kullananlar insanlığa neyi armağan edebilirler?

 

Batı iddiasını kaybetti ve hayvandan aşağı mertebede olan belhum adal profilinde insanlar meydana getirdi. İnsanlık çok ciddi bir bunalımın içindedir. Hemen herkes patlamaya hazır bomba gibi kendisini patlatacak etkenler aramaktadır. Bu krizin çözümü insanın fabrika ayarlarına dönmesinde yatmaktadır. Hayat ile ölüm arasındaki her şeyi Kur’an’a ve sünnete uygun yaptıkça insanlaşmaya başlayacağız. Taharet meselesinden dünyayı yönetmeye varana dek ne kadar konu varsa hepsini Kur’an ve sünnete uygun olacak şekilde yapmalıyız. Biz bu ölçüye uygun yaşadıkça insanlaşıp insanı kamil olacağız. Bu ölçünün dışına çıktıkça belhum adal seviyesine ineceğiz. Rabbim bizleri insanı kamil olanlardan eylesin.

Recep YAZGANRecep YAZGAN