Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-11-2021 13:26   Güncelleme : 08-11-2021 13:26

Prof. Dr. Ali Erbaş: Kur’an Ve Hadis Biri Birine Mütemmimdir!

Dicle, Mardin Artuklu ve Bingöl Üniversitesi ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Kayapınar Belediyesi, Uluslararası Müslüman Alimler Dayanışma Derneği, İlim Yayma Cemiyeti Diyarbakır Şubesi ve Kadim Akademi iş birliğiyle “Güncel Hadis Meseleleri ve Babanzâde Ahmed Naim Uluslararası Sempozyumu” düzenlendi.

Prof. Dr. Ali Erbaş: Kur’an Ve Hadis Biri Birine Mütemmimdir!

Dicle Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen sempozyum açılış programına Vali Münir Karaloğlu ve eşi Sevim Karaloğlu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, Kayapınar Kaymakamı Ünal Koç, kanaat önderleri ve ilim insanları katıldı.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Kur’an ve Sünnet İslam mefkuresinin kurucu kaynaklarıdır. İslam dini insanlığa hem bir dünya görüşü hem bir hayat tarzı telkin etmektedir” dedi.

Erbaş şöyle devam etti;

Dinin dünya görüşü vahiy belirtirken, hayata bakan tarafını Peygamberimizin söz, tutum ve davranışları oluşturmaktadır.Bu gün Müslümanlar Kur’anı kerimin İslam’ın temel kaynağı olduğunda müttefiktirler, sorun ve sıkıntılarının hal olması için Kur’ana muracaat eder onda çare ararlar, haatta Kur’anı kerimde anlaşılması güç olan mücmel, mübhem ve müteşabih ayetleri dahi Kur’andaki ayetlerle anlamaya çalışmışlar, ki buna Ku’anı kuran ile tefsir etmek denir.Şayet orada bir çare bulunmamışsa hazreti peygamberin sünnetine müracaat etmişler. Dolayısıyla Hadis ve Kur’an bir birine alternatif değil birbirine mütemmim olarak görülmektedir.

Kur’an ve Sünnet birbirinin tamamlayıcısıdır

Hz.Peygamberimizi veda hutbesinde size iki emanet bırakıyorum siz ona bağlı kaldıkça doğru istikamette olmuş olursunuz.Ayrıca başka bir hadiste de “sözlerin en güzeli Allah’ın kitabı tavırların ne güzeli peygamberin hal ve davranışıdır” buyurmaktadır.

Dinin doğru anlaşılması bu iki değerin doğru anlaşılmasıyla mümkündür. Peygamberin sünneti ümmetin birlikteliğinde etkili olmuştur. Peygamberlik müessesi asrı saadete hapsetmek doğru değildir. Onun için sünnet çağlar üstü bir değere sahiptir. Daima güncelliğini korumaktadır.

Peygamberimiz bütün insanlığa gönderilmiştir

Kuranı kerimde “ey nebi biz seni bir davetçi, bir şahit, bir uyarıcı, Allah’a çağıran, insanlığa aydınlık bir yol açmak için gönderdik” diyerek peygamberin misyonunu veciz bir tarzda ortaya koymaktadır. Sebe suresinde “Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik, ama insanların çoğu bilmezler”

Sünnet evrensel bir vasıf taşımaktadır

Bu münasebetle peygamberimizin sünneti geçmişten günümüze kadar, zaman ve mekan farkı gözetmeksizin evrensel bir değer taşımakta olup, Müslümanlar arasında ibadet ve yaşam tarzı arasında birlikteliğe sebep olmuştur.

Malum dünyada zaman zaman krizler ve sıkıntılar yaşanmıştır, o durumlarda dahi sünnet insanlığa yol gösterici olmuştur.Sünnet zihin ve gönül dünyasında bir değer olarak olması gereken yerini korumuştur.

Dinin doğru anlaşıldığı ve bu iki kaynağın doğru anlaşıldığı durumda Müslümanlar dünyaya huzur kazandırırken, bu alanda sarsıntı yaşandığında ise hayatın huzuru kaçmıştır.

Vahyin ve sünnetin doğru anlaşılması için Kur’anı kerimdeki peygamber tanımına, anlatılan vasıflarına bakmak lazım.

Peygamberimiz her hali kayda alınıp model alınan tek insandır

Peygamberimiz Suretinin, Siretinin ve Siyerinin kaleme alındığı tek insandır. Kimi hadis alimi uzun bir yolculuk yaptıkları halde ravi olarak bilinen kimsede nahoş bir tarz görünce güvenilir olmaz diye ondan hadis nakil etmemişlerdir. Onu tanımak ve tanıtmak, gelecek nesillere aktarmak vazifemizdir.

Bu gün her zamankinden daha çok sünnete muhtacız. Bunu da vahyi ve nübüvveti doğru anlamakla mümkündür.

Vahiyle ile nübüvvet arasında bir denge kurmakla yükümlüyüz, bizden önceki ümmetler bu dengeyi korumadıkları için dalalete gittiklerini görüyoruz.

Hadis ilmi ile günümüze kadar gelen sünneti tanımak, ondan faydalanmak Müslümanlar için olmazsa olmazdır.

Yüce Allah,“Yahudiler üzeyir Allah’ın oğludur dediler, Hırıstiyanlar İsa Allah’ın oğludur dediler bu onların uydurdukları bilgilerdir” şeklinde bir ayetle bizi ikaz ediyor, sakın öyle yanlışa düşmeyin diye.

Peygamberimize Allah şu talimatını veriyor “deki ben de sizin gibi bir beşerim” bunun önemini anlatan peygamberimiz Hırıstiyanların ileri gittiği gibi siz de benim hakkımda yanlışlar yapmayın, ben ancak Allah’ın Kulu ve Resuluyum demiştir. Malum kelimeyi şahadette de bu vurgulanmaktadır. Şahadetin ikinci kısmında “ben şahadet erdim ki Muhammed Allah’ın kulu ve resulüdür” denilmektedir.

Peygamberler Allah’a ibadette birer insan ve rehberlik vazifelerini yerine getirmekle de birer Elçidirler.

“Peygamber insandır ama seçkin bir insandır, tıpkı taşlar arasındaki yakut gibidir.” Şeklinde tanımlanmaktadır.

İTİDAL İLE YAŞAMAK LAZIMDIR.

Peygamberimizi küçük düşürmek, devre dışı bırakmak, “bu gün artık onun söz ve davranışları bizi ilgilendirmez” demek gaflettir, doğru bir yaklaşım değildir.

Bize düşen itidallı davranıp Kur’anın ifadesiyle vasat ümmet olabilmektir. İtidal, ölçülü, dengeli davranmak ifrat ve tefritten uzak tutmak gerektiriyor.

İman, ibadet ve itaat konusunda da itidallı davranmak gerekir.

“Allah’ın size verdiğinden ahret yurdunu ara ama dünyadaki nasibini de unutma” diyor yüce Allah.(Kasas-77)

Peygamberimizi;

“Din kolaydır, bir kişi din karşısında gücünün üstünde yaşamaya kalkışırsa aciz kalır” duyurmaktadır

“Peygamberimiz kolaylaştırınız, zorlaştırmayın” buyurmaktadır.

Peygamberimizin Risaletini inkar etmek tehlikeli olduğu kadar onu saygı gösterme adına insan üstü göstermek de tehlikelidir.

Peygambere itaat Allah’a itaat olduğunu yüce Allah ayetle ifade ediliyor. Bize düşen hadisleri mana itibariyle doğru anlayıp onlardan faydalanmaktır.

Dinimiz bizden şuurlu bir dindarlık bilinçli bir Müslüman olmamızı istemektedir. Taklitçiliğin ve taasubun tehlikeli olduğunu bilmek gerekir.

Malum Peygamberimiz “üsveyi hase(güzel örnek)” olarak tanımlanmıştır. Aile babası olarak, Devlet başkanı olarak, Öğretmenlikte, irşadda hayatın içinde mücerred bir insan olarak güzel örnektir.

Bu gün insanlık varlık içinde yokluğu yaşamaktadır, mutlu değil, huzur bulamıyor, adalet yokluğu, adil gelir dağılımı yüzünde dakikada birkaç insan açlıktan öldüğü gibi aynı sayıya yakın kimi insanlar da zenginlikten dolayı ölmektedir.

İnsanların menfaatini öncelediği günümüzde huzur ve mutluluk yakalamak için Müslümanca yaşamak tek çıkar yoldur.

Peygamberi tanımak ve onu örnek alarak yaşamak bizim vazifemizdir.

 

 

 

 

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN