Fikir
Giriş Tarihi : 04-02-2025 18:14

Rektör Tarhan, Yardımcısı Atasoy’u ikna edememiş!

Son günlerde ailenin önemine vurgu yapan açıklamalarıyla dikkatleri çeken Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy’u ikna edememiş gibi görünüyor.

Rektör Tarhan, Yardımcısı Atasoy’u ikna edememiş!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, TRT Radyo 1 Ailece programında,

“Fransa’da bu yıl haziran ayında düzenlenen Olimpiyatların açılış seremonisinde, cinsiyetsizleştirmeye yönelik açık bir sergileme yapıldı. Bu sergileme, cinsiyetsizleştirmenin doğal bir süreçte gelişen bir olay olmadığını; aksine tasarlanmış, planlanmış ve projelendirilmiş bir çalışma olduğunu net bir şekilde ortaya koydu. Gözlemlerimiz de bu yönde. Özellikle cinsiyetsizleştirme hareketinin küresel sermaye ve güçler tarafından dünya nüfusunu azaltmaya yönelik bir proje olarak yürütüldüğünü düşünüyoruz.” Derken, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy ise, ülkemizin eşcinsel bireylere olan bakış açısına dair bir konuşmasında, “Dünyada eşcinselliğe karşı en hoşgörüsüz ülkeler arasında Zimbabve, Gana, Fas, Irak gibi ülkeler var” diyerek Türkiye’nin o ülkelerle aynı kategoride olmasını sindiremediğini belirtiyor.

KÜLTÜREL SERMAYE PROJELERİN BİR PARÇASI

Prof. Dr. Tarhan’ın henüz yardımcısı Atasoy’u dahi ikna edememişken, “Görünüşe göre Birleşmiş Milletler, bağımlılıkla mücadele projelerini planlarken aslında cinsiyet rolleri, evlilik ve nüfus azaltımı gibi hedefleri de önceliklendiriyor. Dünya nüfusu hızla artıyor ve bu durumun devam etmesi halinde küresel güçlerin dünyayı yönetmekte zorlanacağı düşünülüyor. Küresel sermaye, dünyayı yönetme iddiasında olan bir üst mekanizma gibi hareket ediyor ve bu tür projeleri bir araç olarak kullanıyor. Ellerindeki kültürel sermayeyi de bu projelerin bir parçası olarak değerlendiriyorlar.” Şeklinde açıklamalar yapması çelişki olarak yorumlanıyor.

BİLİM ÜÇÜNCÜ BİR CİNSİYET YOK DİYOR!

Biyolojik cinsiyet doğuştan geldiğini, bu durumun kromozomlarla ilgili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Doğuştan gelen bir kadın ve erkek cinsiyeti mevcuttur. Doğuştan üçüncü bir cinsiyet olmadığını gösteren, 2019 yılında Nature dergisinde yayımlanan büyük bir çalışma bulunmaktadır. Bu çalışma, Oxford, MIT ve Harvard gibi önde gelen kurumların da katkılarıyla 477 bin kişi üzerinde gerçekleştirilmiş ve şimdiye kadarki en büyük genetik çalışmalardan biri olmuştur. Çalışmada, üçüncü bir cinsiyeti belirleyen bir gen bulunmadığı açıkça ortaya konulmuştur. Bu bilimsel kanıtlar, biyolojik olarak üçüncü bir cinsiyetin olmadığını ve yalnızca kadın ile erkek cinsiyetlerinin mevcut olduğunu göstermektedir. Bu durumda, toplumsal cinsiyetin sonradan öğrenildiği, yani genetik değil, epigenetik bir olgu olduğu anlaşılmaktadır. Toplum içinde yetiştirme tarzı ve çevresel etkenler yoluyla, bireylerde genetik polimorfizm şeklinde değişimler oluşabilmektedir. Ancak bu, değiştirilebilir bir durumdur; birey isterse bu durumu değiştirebilmektedir.” Şeklindeki açıklamalarını Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy’a da yaparak ikna etmesi gerektiği belirtiliyor.

Türkiye’de “Kanıt” dizisiyle ekranlarda tanınan biyokimya profesörü Dr. Sevil Atasoy, 2015 yılında yaptığı TEDx konuşmasında eşcinselliği ve LGBTİ’leri konuşmanın odağına alarak “yaşam hakkı” kavramını tartışmıştı.

Atasoy şöyle demişti;

“Eşcinsel komsu ister misiniz diye bir soru sorulduğunda bizim ülkemizde cevap verenlerin yüzde 85’i hayır demiş. Aynı soruyu psikoloji bölümü öğrencilerime sordum. Kızlar gerçi biraz daha olaya pozitif bakıyorlar ama onların da çoğu yine erkeler gibi hayır demeyi tercih etti. Ama evet diyenlerin ortak çok önemli ortak noktası o da bir LGBTI birey tanımış, konuşmuş ya da birlikte çalışmış olmalarıydı. Şimdi insanlar gerçekten tanımadıkları şeylerden korkarlar. Korku nefreti doğurur. Nefret de şiddeti. Dünyada eşcinsellere karşı en hoşgörüsüz ülkeler arasında Zimbabve, Gana, Fas, Irak gibi ülkeler var. Bunların neredeyse tamamında eşcinsellik cezalandırılan bir suç. Bizim ülkemizde son dört padişahımızın babası Abdülmecit zamanında yani bundan 157 yıl önce eşcinsellik suç olmaktan çıkartılmış. Bu az önceki kategori içerisinde bulunan Türkiye ile ilgili olarak bazı şeyleri içime sindiremiyorum. Benim ülkem Cumhurbaşkanı eşcinsellerin domuzdan da köpekten de daha aşağılık olduğunu söyleyen bir Zimbabve ile aynı kategoride olamaz…”

adminadmin