Anadolu ile Karadeniz havzası arasında bir aktarma istasyonu olan Samsun şehrine demiryolunun ulaşması ve şehrin Sivas üzerinden iç, doğu ve güneydeki bölgelere bağlanması çok önemliydi. Fakat gelin görün ki Anadolu içlerinden kıvrıla kıvrıla yol alıp Mert ırmağını takip ederek Karadeniz kıyısının güzel şehri Samsun sahiline ulaşan bu demiryolu hızını alamamış, denizi görünce durmak yerine sahili bir uçtan diğer uca geçip bugünkü DLH binasının oraya kadar uzanmıştır. Tabi ki bunun için şehrin önünde parlayan altın kumlu plaj bir şerit halinde molozlarla doldurulmuş, tren yolu da kumsalın üzerinde molozlarla yükseltilmiş bu yol üzerinden geçirilmiştir. Daha ilginci plaj ile demiryolu arasına zamanla tel çekilerek halkın denizle bağı tamamen kesilmiştir. (Konu uzun, ayrıntısını sonra paylaşırım).
Böylece liman şehri Samsun (bendenizin ifadesiyle) "sahilinden tren geçen şehir; Samsun" oluvermiştir. Sonra zaman ilerlemiş, 1955-60 arası modern liman tesisleri yapılmış, lâkin tren yolu öylece kalakalmıştır. Neticede biz Samsunlular da gayriihtiyari bir uçtan diğerine limanı sabah akşam kat eden tren vagonlarının arasından denize bakmaktan yorulup şehri doğu ve batı yönde Mert ve Kürtün ırmaklarının dışına yayarak oralardan denizi görmek için çaba sarfeder hale gelmişiz.
Yeni hazırladığım (ekte Şekil 11 diye alt yazıyla verdiğim fotoğrafları içeren, henüz yayınlanmamış) makalemi hazırlarken dikkatimi çekti. Karadan denize doğru olan perdelemeyi makalemde kullandım. Bu çalışmalarım sırasında daha önce Bütünşehir Dergimizde yayınladığım fotoğraf tekrar dikkatimi çekti. Biz hep denize bakarken önümüzde uzayıp giden tren katarlarını görüyorduk. Oysa denizden bakınca da tren şehrin önünde bir acayip görünüyor. (Siyah beyaz fotoları renkli hayal ederek söylüyorum), denizin masmavi suları, altın kumlu plaj, sonra şehri perdeleyen kara trenin kahverengi ahşap vagonları...
İlgimi çekti, tekraren paylaşmak istedim. Olur da bir gün Samsun'a tren "çok hızlı" gelirse bu yazdıklarımız da nostalji olarak kalır. Ya da ne bileyim, Samsun, türlü sınıflandırmalara sahne olan dünya kentleri içinde “sahilinden tren geçen şehirler” kategorisinde tek başına rakipsiz birinci olursa biz de şaşırmamış oluruz.
Kaynak: Prof. Dr. Cevdet YILMAZ – Bütün Şehir Dergisi Sayı 22