Samsun’un Canik ilçesinde 27 Nisan gecesi yaşanan trajik heyelan faciasında Adem Kaya ve iki çocuğu hayatını kaybetti, anne ise ağır yaralı kurtuldu.
Facianın üzerinden yalnızca bir gün geçmişken, Samsun Barosu’nun Türk Sanat Müziği konserini iptal etmeden gerçekleştirmesi kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Samsun Barosu, sosyal medya hesaplarından yaptığı taziye mesajında hem hayatını kaybedenler için başsağlığı dileğinde bulunmuş hem de heyelana sebep olanlar hakkında hukuki sürecin takipçisi olacaklarını belirtmişti.
Ancak olayın hemen ertesinde 28 Nisan akşamı planlanan konserin iptal edilmeden sahnelenmesi, baronun samimiyetini sorgulatan tepkilere neden oldu.
Taziyeden sonra eğlenceye devam
Faciada hayatını kaybeden Adem Kaya ve iki çocuğu için henüz yas havası dağılmadan gerçekleştirilen konser, avukatların meşhur “Hayatın olağan akışı” kavramıyla savunulsa da kamuoyunda vicdanları rahatsız etti.
Sosyal medya kullanıcıları, baronun bir yandan “hukuki takip sözü” verirken diğer yandan normal programa devam etmesini çelişkili buldu.
Sanat ve duyarlılık arasında denge sorgulandı
Konserin ertelenmemesi, hem etik hem de kurumsal duyarlılık açısından tartışma yaratırken, özellikle baronun kamuya karşı üstlendiği temsil ve hukukî hassasiyet görevine aykırı bir tutum olarak değerlendirildi. Tepkilerde, “Sosyal sorumluluk yalnızca yazı değil, davranışta da olmalı” görüşü öne çıktı.
Ne olmuştu?
27 Nisan Pazar gecesi, Canik ilçesinde bir akaryakıt istasyonunun oto yıkama alanında arabasını yıkayan Adem Kaya, eşi ve iki çocuğu heyelan sonucu kayan dev kayaların altında kaldı.
Adem Kaya ve aracın içinde bulunan çocukları hayatını kaybetti, anne ağır yaralı olarak kurtarıldı. Olay, Türkiye genelinde büyük üzüntüye sebep oldu.
Samsun Barosu’nun konser kararı, bir yandan kurumsal kimliklerin afet ve acılar karşısında nasıl bir tutum takınmaları gerektiğini yeniden gündeme taşımış oldu.