Güncel
Giriş Tarihi : 02-03-2015 16:44   Güncelleme : 02-03-2015 16:44

Sedat Peker’in Paralel Yapıyla Arası Ne Zaman Bozuldu

Sedat Peker, evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden yazar Necip Hablemitoğlu suikastı ile ilgili gündeme bomba gibi düşecek bir iddiada bulundu

Sedat Peker’in Paralel Yapıyla Arası Ne Zaman Bozuldu
Sedat Peker, evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden yazar Necip Hablemitoğlu suikastı ile ilgili gündeme bomba gibi düşecek bir iddiada bulundu.  Necip Hablemitoğlu sukasti ile ilgili Sedat Peker'den şok iddia Video için tıklayın Sedat Peker, Necip Hablemitoğlu suikastının Cemaat ve Mossad iş birliği ile gerçekleştirildiğini ileri sürdü.  Kendine ait internet sitesinden bir açıklama yapan Peker, bununla ilgili de elinde belge olduğunu iddia etti.  İşte Sedat Peker'in o açıklaması:  Birçok arkadaşımız yolladıkları e-postalarla paralel yapıyla aramızın ne zaman ve hangi sebeple bozulduğunu merak ederek, sormuşlar. Bugünkü paylaşımımda müsadenizle bu konuya değinmek isterim.  1980 öncesinde ülkücülerin eğitildiği komando kamplarının varlığından bahsedilir. Bu kamplara o ismin verilmesindeki sebeplerden biri de o dönemin efsane isimlerinden Cennetmekan Komando Mustafa Ok'un lakabının olmasıydı.  Ülkücü hareketin tarihini inceleyen herkes bu isimle mutlaka karşılaşmıştır. Kendisiyle çok dostane abi-kardeş ilişkimiz vardı. Sağolsun, hem gıyabımda cemiyetlerde yaptığı konuşmalarda hem de yüz yüze sohbet ettiğimiz anlarda beni hak ettiğimden çok daha fazla bir övgüyle anlatırdı(inşallah layık olurum.).  Geçmişinde hiçbir entrika, ihanet ve bunlar gibi hiçbir düşük hareketi olmadığı için fikirlerine çok değer verirdim. Benim cemaate karşı sevgimi bildiği için bu konuyla ilgili benimle kırılacağımı düşündüğünden konuşmak istemezdi. Ancak bir keresinde şahsımla özel olarak görüşmek istediğinde önemli bir şey olacağını hissetmiştim.  Cemaatin özellikle son yıllarda Mossad ile çok yakın ilişkiler içinde olduğunu, finans politikasından diğer tüm çalışmalara kadar yani cemaatin en ince kılcal damarlarına kadar belirleyici olduklarını söylemişti. Ancak benim hocaefendiye karşı olan saygımdan dolayı ters bir cevap verebileceğimi düşündüğünden zannederim ki hocaefendinin son yıllardaki hastalığından dolayı oluşan boşluktan faydalanarak, bu gece ulaşmışlar demişti. Tabi ki böyle bir şeyi mantıken kabul etmedim. Ancak yanında getirdiği çantadan birtakım evraklar çıkarıp, gösterdiğinde kafamın allak bullak olmasını sağladı (Bu görüşme 2002 senesinin başında oldu.).  Yakın bir zamanda Necip Hablemitoğlu tarafından “Cemaat-Mossad” işbirliği adında bir kitap yazılacağını, bu kitapta hem bana gösterdiği belgelerin hem de daha önemli belgelerin kullanılacağını söyledi(Cennetmekan Necip Hablemitoğlu bir önceki kitabında da “Cemaat-CIA” ilişkisini yazmıştı.).  Ben hocaefendinin böyle bir şeyin içinde olacağına inanmak istemesemde bana gösterdikleri belgelerin etkisi ile kafamda cemaatin bu kişilerce yönlendirildiği fikri hasıl olmuştu.  Bu görüşmenin hemen akabinde geçmiş zamanlarda kendisi ile görüştüğüm (Şu an görüşmüyoruz.) Olgun Aydın Peker, beni telefonla arayarak, yurtdışındaki cemaat okullarının müdürleri bazı yabancı misafirleri ile beraber İstanbul'a gelmişler. İçlerinde daha önce sizi tanıyan arkadaşlarda var. Ziyaretinize gelmek istiyorlar, dediğinde Olgun'a rahmetli komando Mustafa ile yaptığım görüşmeden bahsedip, kafamın çok karışık olduğunu, bu yüzden görüşmek istemediğimi söyledim. Sen onları kırmadan bir bahane bul diyerek, konuşmamı sonlandırdım.  Olgun Aydın Peker ile yaptığım telefon görüşmesinden bir önceki görüşmem dosyanın içerisinde var. Bir sonraki görüşmemde dosyanın içinde mevcut. Ancak bazı sihirli eller o tarihte hiç kimsenin bilmediği “Cemaat-MOSSAD” ilişkisini içeren konuşmamı olduğu gibi dosyanın içinden almış, yani hiç bir kayıt kalmamış.  Bir gün hücremde televizyon seyrederken, Necip Hablemitoğlu'na suikast yapıldığını öğrendim (Cezaevine girdikten iki-üç ay kadar sonra). İlk günler dikkat çekmemek adına sessiz kaldım. Sonra komando Mustafa'ya avukatım vasıtasıyla gizlice haber yollayıp, bu konuyla ilgili bilgin var mı? Diye sorduğumda kendisinin ulaştığı bilginin “İstihbarat Daire Başkanlığı'ndaki bazı görevlilerin yardımıyla hiçbir güvenlik kamerasına takılmadan cinayetin işlendiğini, cinayeti işleyeninde Mossad'ın tetikçileri olduğunu söylemişti.” (Komando Mustafa'nın uluslarası özel bağlantılarından dolayı bana yolladığı bu bilginin doğruluğundan hiçbir zaman şüphe etmedim. Zaten sizlerinde okuduğunuzda anlayacağınız üzere, şüpheye meal bırakmayacak şekilde anlatımlarımda da bütün her şeyin ortada olduğu gerçeği apaçık görünmektedir.)  O gün bugündür, iki-üç tane sırdaşımın haricinde bu olayı hiç kimseye anlatmadım. Ancak insanların vicdanlarında bir neticeye varmaları için bu yaşananların şu anda paylaşılmasının doğru olacağına inanıyorum.
adminadmin