Fikir
Giriş Tarihi : 20-12-2022 16:54   Güncelleme : 20-12-2022 17:33

Sünneti inkâr mı ettiler?!

Nebimizin Aişe validemizle 6 yaşında iken evlendiğini, 9 yaşında iken gerdeğe girdiğini bildiren rivayet, başta Buharî ve Müslim olmak üzere tüm hadis kitaplarında yerinde duruyor [1].

Sünneti inkâr mı ettiler?!

Ama daha önce batıra bastıra ‘’Buharî çökerse din çöker, Müslim çekerse din çöker’’ diyen Şenocak, şimdi bu rivayeti hiç ağzına almıyor, yokmuş gibi davranıyor ve hatta farklı kaynaklardan deliller göstererek  Aişe validemizin evlendiğinde 17-18 yaşlarında olduğunu anlatmaya çalışıyor [ki doğrudur bu].

Ne oldu şimdi, Şenocak sünneti mi inkâr etti? Tabii ki hayır.

Daha önce ‘’Buhari'de gök aşağısı yer yukarısıdır yazsa bitti benim için. Bundan sonra yer gök, gök yerdir derim. Su katı taş sıvıdır derim. Bu imanı taşıyoruz elhamdülillah.’’ diyen Nurettin Yıldız, şimdi [Buhari’deki bu rivayete rağmen]  ‘’muasır ulemamız bu hususu araştırmış ve bu asrın  suistimallerine dikkat çekerek evliliğe bir alt yaş sınırı getirmenin uygun olacağını düşünmüşlerdir, bu şeriata aykırı değil bilakis çocukların istismarını engeller, diye fetva çıkarmışlardır, insan kendi doğurduğu kızını  kurda teslim eder de 8 yaşında zifafa nasıl teslim eder? Bunlar ana mı, bunlar baba mı? vb’’ diyor.

Ne oldu şimdi, N.Yıldız sünneti mi inkar etti? HAYIR. 

Daha önce TV ekranlarında ‘’İslama göre büluğ çağından sonra evlenmek serbesttir. Nikâhta büluğ şartı da yok. Beşik kertmesi de olur ama cima için ergenlik şartı vardır" diyen Cübbeli Ahmet, şimdi "Hangi kurumda, kuruluşta böyle namussuzluklara alet olan varsa "haysiyetsizdir, şerefsizdir. Ben adam ayırmadan toptanına gider yapıyorum." diyor.

Ne oldu şimdi, Cübbeli sünneti mi inkâr etti? HAYIR.

Daha önce ‘’Ben Ankara müftüsü olarak Kütüb-i sitte değil Kütüb-i tis’a’daki Peygamberimin milyonlarca, binlerce hadislerinin tamamına iman etmişim… Peygamberimin mutevatir, meşhur, sahih, hasen hatta zayıf hadislerine bile ben iman etmişiz Allah’ın izniyle…’’ diyen ve [Cübbeli’den alkış alan] Hasan Çınar, şimdi Diyanetin/DİB Ali Erbaş’ın  hutbesindeki şu sözü RT etti; ‘’Kız çocuklarının küçük yaşlarda evlendirilmesi ve genel olarak çocuklar üzerinde cinsiyetsizleştirme çalışmaları gibi her türlü ihmal ve istismara karşı hep birlikte mücadele edelim.’’

Ne oldu şimdi, müftü sünneti mi inkâr etti? HAYIR

Hayır, bunların hiçbiri Nebevî sünneti inkâr etmiş değil ama yıllardır tarif ettikleri ve bize dayattıkları sakat sünnet anlayışlarını inkâr ettiler. Samimi veya mecburî bunu bilemeyiz, ama olan budur.

Biz elimizden geldiğince yazıp çizdik, ‘’Yapmayın, etmeyin’’ dedik, ‘’Resulün otoritesini –hadisler değil- onun vahye dayalı gerçek hadisleri olan ayetler temsil eder, onun sünneti onun Allah’tan alıp getirdiği Kurandaki sözlerdir,  bu sözler içinde Allahın ahkamı da onun -bize lazım olacak kadar- örnekliği ve sireti de var, onun sünnetini ona sonradan isnad edilen rivayetler temsil edemez, aksine bu rivayetlerin içinde doğrularla birlikte Kur’ana/fıtrata aykırı sözler, dolayısıyla Allaha/Resulüne atılan iftiralar da var, bunları din diye takdim etmeyin, yapmayın bunu, bunlar nihayetinde beşerî tasarruflarla derlenen ve ilahi koruma altında olmayan -beşerî- sözlerdir, bunları din/sünnet diye paketleyip ‘aman bir tuğla eksilmesin burdan’ mantığıyla savunmayın, bu dini savunmak değil aksine dini savunmasız hale getirmektir, dinin yıkılmasına neden olmaktır, bunları din diye takdim ederseniz gençlerin önemli bir bölümü dini terk eder, çünkü bunların içinde vahyin yok ettiği ama sonradan tekrar hortlayan –fıtrata aykırı- Arap Cahiliye örfleri de var, yapmayın…’’ dedik ama dinletemedik, dinletememiştik.

Ama işte sonuç, hakikat/fıtrat işte böyle çarpar. Veya işte böyle düzeltme yapar, çünkü din/hakikat fıtrattır (Rum 30).

Buhari, Şenocak’ın nezdinde bile –mecburen- çöktü ama din çökmedi, asıl Buhari çökmeseydi din çökerdi zaten. N.Yıldız ‘’Buhari’ye imanımız tam elhamdulillah’’ diyordu  ama şimdi galiba tam inanmadığını görüyoruz, peki ne oldu? Kâfir mi oldu? Tabii ki hayır, doğru olanı yaptı/söyledi. Her vakit uydurma hadisleri bile övünerek sıralayan Cübbeli şimdi köşeden dolanıyor ve ilgili hadisi hiç gündeme getiremiyor bile, niye? Çünkü savunamaz da ondan. ‘’Biz zayıf hadise bile iman etmişiz’’ diyen Ankara müftüsünün hadislere imanı ne durumda bilemiyorum!

Hiç olmazsa ‘biz onu takip ediyoruz’’ diyerek övündüğünüz ve hatta millete ismi ile sopa salladığınız [hukuk dehası] imam Ebu Hanife’nin şu muhteşem ilkesini uygulasaydınız da bu durumlara  düşmeseydiniz. Ebu Hanife, talebesi Ebu Mukatil’den gelen ‘’Nebinin ‘’…’’ dediği rivayet ediliyor, bu rivayet/ravi hakkında ne dersiniz’’ şeklindeki soruyu bakın nasıl cevaplıyor [sorulan bu rivayetin Buharî ve Müslim dahil tüm hadis kitaplarında yer alan bir hadis olduğunu not edelim];

Ebu Hanife: ‘’Ben bunlara inanmam. Benim bu sözlere inanmamam ve bu sözleri reddetmem/tekzip etmem, Nebi’yi (sav) tekzip etmek değildir. Nebi’yi tekzip etmek ancak ‘ben Nebi’nin sözüne inanmıyorum’ demekle olur. Eğer bir kimse: “Ben Nebi’nin (s.a.s.) her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi haksız yere konuşmaz ve Kur’an’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun Nebi’yi tasdik ettiğini ve Nebi’yi Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şayet Nebi Kur’an’a muhalefet etse ve Yüce Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Yüce Allah: “Eğer Muhammed, bize karşı o (Kur’an)’a bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra da onun şah damarını koparırdık, hiç biriniz de onu koruyamazdınız!” (Hakka 44-47) kavline uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şah damarını koparırdı.

Allah’ın Nebisi, Allah’ın Kitabına muhalefet etmez. Allah’ın Kitabına muhalefet eden kimse de Allah’ın Nebisi olamaz! Rivayet edilen bu haber Kur’an’a muhaliftir. Çünkü Allah Teala Kur’an’da ‘Zina eden kadın ve zina eden erkek…’[24/2] demiş, ama zani ve zaniyeden iman vasfını nefyetmemiştir. Keza ‘Sizden fuhuş yapanların her ikisini de…’[4/16] ayetindeki ‘sizden’ ifadesi ile Yahudileri veya Hıristiyanları değil Müslümanları kastetmiştir. O halde Kur’an’a aykırı Nebi’den hadis nakleden herhangi birini reddetmek Nebiyi reddetmek veya Nebiyi tekzip etmek değildir. Bilakis Nebi adına batıl bir şey rivayet eden kimseyi reddetmek demektir. İtham Nebiye değil sözü nakleden kimseye yöneliktir...’’ [Ebu Hanife, el-Alim ve’l-Muteallim, s.24-25]

Evet, Kur’ana aykırı bir hadisi reddetmek, haşa Nebiyi reddetmek değil bilakis ona bu yalanı isnad eden kimseyi reddetmek, onu tekzip etmektir. Ama tabi bunu yapabilmek için önce Kur’ana hakim olmak gerekir. Ve gördüğümüz üzere muhaddisler bunu tam olarak başarabilmiş değiller. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü Ebu Hanife’nin Kur’ana aykırıdır gerekçesiyle reddettiği [ve bugün hadis külliyatında yer alan] 500’e yakın hadis var(485). Ebu Hanife’nin reddettiği bu 485 hadis, el-Musannef [İbni Ebi Şeybe] ve ‘Muhaddisler nazarında Ebu Hanife’ isimli kitaplarda listelenmektedir [2].

Umalım ki bu musibetler bari böyle bir hayra (doğru sünnet anlayışına) vesile olsun…

Prof. Dr. Zeki Bayraktar

1) Buharî, Nikâh 38;Müslim, Nikâh 69(1422);Ebu Davud, Nikâh 34(2121);Nesaî, Nikâh 29 [Kütüb-i sitte, 5611 nolu hadis]

2) el-Harisi, Muhammed Kasım Abduh, Muhaddisler nazarında Ebu Hanife [Ahmet Yücel, Hadis tarihi, 2011, s.77] https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=pfbid0MhBHwTs2WihWXeQAZWStFvhqSJ28zjHCzYCw7NEnvfodyiao4shsHeGB2uxcSFt6l&id=1301411227&sfnsn=scwspwa&mibextid=KqmhJm

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN