Gün bitmedi ve özelden bir yazı geldi. Gün bitmediğine göre bende bir şeyler yazayım dedim.
Zira gelen yazı ile benim bildiklerim arasında fark değil, devasa bir uçurum var.
Yazı 22 Ocak 2019 da geliyor.
Yazan Cemile Bayraktar hanımefendi.
Bir yazar...
Bir kalemşör...
Cemile Bayraktar, üniversitelerde yaşandığını ileri sürdüğü kadrolaşmaya sosyal medya hesabından tepki gösteriyor. Yazar hanımefendi bu tepkisini,
"28 Şubat'ta yaşadıklarımdan farkı yok şu an yaşadıklarımın. Sizin gibi düşünmeyen başörtülülere çalışma hakkı vermiyorsunuz" ifadeleriyle dile getiriyor. Onu bu düşünceye sevk eden konu ise
"...
üniversitelerde ayrımcılık yapıldığını"
ifade etmesi.
Paylaşımında, "Ben de diyorum ki biz dirsek çürüttük, okuldan bir şeye fırsat bulamadık, dereceye girdik ama hâlâ bir arpa boyu olamadık, bu ‘arkadaşlar' okula gitme zahmeti göstermeden nasıl akademisyen, öğretim üyesi oldu? Meğer üniversite açıp bunlara kadro dağıtmışlar, vakıf, özel, devlet…" ifadelerini kullanıyor.
Benzetme kanaatimce hiç ama hiçte makul ve mantıklı değil. Zira 28 Şubat denilen ve 100 yıl sürecek dedikleri utanç vesikaları ile bugünü mukayese etmek özellikle inançları uğruna okullarından, üniversitelerin kapılarından, sıralarından, bahçelerinden, kollarından pardesülerinden, başlarındaki eşarplarından zorla ve cebirle tutularak sürüm sürüm süründürülen gencecik fidanlarla aynı kategoride, aynı kefede değildirler. Asla da olamazlar.
Kim ki aynı diyor; yalan söylüyor!!!
kim ki aynı diyor, ihanet ediyor!!!
kim ki söylüyor alçaklık ediyor!!!
Şunu diyebiliriz veya diyebilirsiniz.
Evet, KADROLAŞMA YAPILIYOR.
Doğrudur.
Bu bağnaz düşünce tanıdığımız ve bildiğimiz bir SİYASİ İCRAAT DEĞİL Mİ?
Hangi siyasi parti,
Hangi ideoloji, iktidara geçti de;
kendi adamını...
kendi dayısını...
kendi akrabasını... getirmedi?
DP mi? AP mi? MHP mi? yoksa nerede ise 100 yıllık mazisi olan CHP mi?
Adamcılık doğru mu? derseniz elbette ki değil. Elbette; küllen ve daimen yanlış, hatalı ve bu ülkenin insanına üstelik yıllarca okuyup dirsek çürüten yetişmiş insanına bir ihanet, bir cinayettir.
Lâkin sadece bu konuda 28 Şubat’ta yapılanları bu yanlış davranış şeklinden dolayı masum göstermek başlı başlına bir akıl tutulmasıdır.
"28 Şubat'ta yaşadıklarımdan farkı yok şu an yaşadıklarımın." ifadesi ne kadar yanlış ve boyunu aşan bir ifade ise,
"sizin gibi düşünmeyen başörtülülere çalışma hakkı vermiyorsunuz."
İfadesi de bir o kadar yanlış, düşünülmesi ve gerekenin yapılması gereken bir düşünce ve davranış biçimidir.
Lâkin her ne olursa olsun dün, bugün hatta yarında yapılan ve yapılacak HAMİLİ KART YAKINIMDIR tarzını 28 Şubatta yaşananlarla aynı kefeye koymak bir AKIL TUTULMASIDIR.
Bunun aksi ise ya vitrine çıkma argümanıdır veya siyaseti ve siyasetçileri yıpratma operasyonudur. Ve bu operasyonun belki küçük bir adımı olan BEYİN GÖÇÜ ise şu sıralar dost meclislerinde sıkça rastladığım bir mevzu. Sanki birileri bir yerlerden düğmeye bastı ve bu mevzu konuşuluyor.
Ne diyelim?
Rabbim bu millete bir daha 28 Şubat acıları göstermesin.
Selam ve dua ile
Bülent ERTEKİN