Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 01-01-2021 07:16   Güncelleme : 01-01-2021 07:16

Yeni Yıl Düşünceleri

2020 yılını geride bıraktık. Ömrümüz süratle geçip gidiyor. Çok zor ve meşakkatli bir yıl yaşadık. Çok sayıda insanımız ve yakınımız COVİD19 pandemisi sebebiyle vefat etti ve Rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Yeni Yıl Düşünceleri

2020 yılı insanlık tarihi için çok farklı ve özel bir yere sahip olacak. Yüzyıllar geçse bile, bütün dünyayı içine alan bu pandemi münasebetiyle yaşanan acılar ve korkular nedeniyle bu yıl hep hatırlanmaya devam edilecek.

Ortaçağ’da Avrupa ve Ortadoğu’da yaşanan Veba salgınları ile 1918-20 yılları arasında yaşanan İspanyol gribi salgını da çok büyük acılara ve ölümlere sebep olmuştu. Fakat iletişim ve ulaşım imkânlarının çok artmış olmasından dolayı, COVİD-19 pandemisi çok daha geniş boyutlara ulaştı ve bütün dünyayı adeta esir aldı.

Teknolojin ve ekonomik imkânların artması ile birlikte rahata ve kolaylıklara alışan insanlık,  bu pandemi münasebetiyle kısıtlanan hayat tarzları ile yepyeni bir âlemin parçası olmaya başladı. Bu pandemide insanlığın yaşadığı travmanın boyutları çok daha büyük noktalara ulaştı.     

Artık bütün insanlık büyük bir imtihan ile karşı karşıya. Çok küçük bir virüs, bütün dünyanın hayat tarzını değiştirdi. Bütün beşeriyete çok büyük mesajlar verdi ve vermeye devam ediyor.

Bu günler muhasebe yapma günleridir. Mütehakkim ve mütekebbir devletler, yüzyılı aşkın bir zamandır, bütün dünyaya hâkim olma hırslarının adeta esiri oldular.

Bu hırs ve kibir ile yüzyılı aşkın bir zamandır, teknolojinin getirdiği imkânlarla üretilen ve kullanılması son derece kolay hale gelen silahlar ile yüz milyonlarca insan canice ve zalimce katledildi.

Mütekebbir devletler, son yüzyılı, mezalim ve katliamları ile bütün dünyayı adeta vahşi bir arenaya çevirdi. Gücün ve kuvvetin haklı olarak görüldüğü, zalimce kurgulanmış bir dünya düzeninde, masum ve mazlum insanların feryatları ve çığlıkları çoğu zaman bir işe yaramadı ve zulüm koridorlarında kayboldu.

Bu büyük kin ve nefret atmosferinde, en büyük zararı İslam âlemi ve Müslümanlar gördü. Teknolojik üstünlüğü ele geçiren Batılı devletler, zengin enerji kaynaklarına sahip olmak ve dini olarak da ezici bir üstünlük sağlamak amacıyla, en küçük fırsatları bile kaçırmadan ve bazen de kendileri tarafından kurulan oyun ve tezgahları bahane ederek İslam ülkelerinde işgal ve katliam hareketlerine giriştiler.

Binlerce kilometre uzaklardan gelerek, masum ve savunmasız insanların üstüne bombalar yağdırdılar. Sadece son on yılda Suriye’de bu vahşi saldırılar sonucu hayatını kaybeden insan sayısı beş yüz bini geçmiş durumda. Milyonlarca insan mülteci konumuna düştü. Evlerinden, barklarından, vatanlarından, ailelerinden kopan çok sayıda mülteci, bu dramatik süreç içerisinde maalesef kimliklerini de kaybettiler.

İşte COVİD-19 pandemisi, dünya böyle dramatik manzaralar sergiliyorken, bütün dünyayı sardı. Bu pandemi ile birlikte, bütün dünyanın, mütekebbir ve hâkimiyet-i amme davasında olan devletlerin de önceliği değişmeye başladı. Herkes kendi canının derdine düştü. 

Umarım, bütün insanlık ve devletler, yüzyıllar boyunca yaptıkları büyük hata ve zulümlerden, yedikleri bu büyük tokadın ardından gerekli olan dersi çıkarırlar. Masum ve mazlum insanların, savunmasız çocukların uğradığı saldırılar artık bir daha tekrarlanmaz.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 

Recep YAZGANRecep YAZGAN