Tarih
Giriş Tarihi : 19-02-2017 11:00   Güncelleme : 19-02-2017 11:08

Abdülhamid Han'ın Duası

​10 Şubat 2017, Abdülhamid Han'ın 99. vefât yıldönümüydü. 175 yıl önce doğan, 33 yıl Taht-ı Osmanî'de oturan Büyük Sultan'ın ağzından, medyada son zamanlarda bir "duâ"dolaşmakta. Abdülhamid Han, büyük bir Müslümanve 113. Halife olarak kim bilir ne duâlar etmiştir ama, budua, bizzat Sultan'ın tasarlayıp da okuduğu ve bize böylece intikal etmiş bir dua değildir.

Abdülhamid Han'ın Duası

O,bütün Osmanlı padişahları arasında ve hatta bütün Türk tarihinde, sağlam şahsiyeti, siyasî dehâsı ve istikâmet üzre bir Müslüman oluşuyla da, en önde gelen unutulmaz bir devlet adamıdır. Onun şahsında Osmanlı’yı yıkmak, İslâm’ı, siyasî ve içtimâî hayattan kaldırmak isteyenler, Abdülhamid engelini aşmadan, menfur emellerine ulaşamayacaklarını çok iyi biliyorlardı.

Nihâyet 1909'da emellerine kavuştular. Ulu Hakan, önce Selânik'te, Yahudilere ait Alâtini köşküne hapsedildi. Balkanları ateş sarınca, Makedonya ve Selânik en nâzik saha hâline girdi ve Padişahı Selânik'ten İstanbul'a getirdiler,Beylerbeyi Sarayı'na yerleştirdiler(1912). Arkasından,iki sene sonra Harb-i Umumî (Birinci Dünya Savaşı)patladı.

Tanzimat'tan beri gelen sahte inkılaplara ve Batı kuklası sahte kahramanlara karşı(Edebiyatta Şinâsi,Namık Kemâl,Tevfik Fikret; siyasette Mustafa Reşid Paşa, Âli Paşa, Midhat Paşa; inkılâp ve ihtilâl hamlelerinde Ahmed Rıza, Talat, Enver, Cemâl ve...) durdurucu ve gerçek oluşu,şahsiyetli ruh köküne(İslâm’a) bağlılıkta bulucu bir tavır sergileyen Ulu Hakan, harbin neticesini görmeden 10 Şubat 1918 Pazar günü hayata vedâ etti. Ruhu şâd, mekânı Cennet olsun. 

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra,inkılâp adı altında,bütün değerlerimize, târihimize, mâzîmize, mukaddesatımıza,Osmanlı'ya savaş açıldı. Abdülhamid Han'a "Kızıl Sultan",Vahidüddin Han'a "Vatan Hâini" damgasıvuruldu. İlkokuldan üniversiteye,yakın zamanlarakadar, bütün Cumhuriyet nesillerine,bu iki büyük hükümdar, bu yaftalarla tanıtıldı.

Allah'a hamd olsun ki,ş imdi tarihimizinüzerindeki perdeler aralanıyor,sisler çekiliyor,millet bu insanları gerçekçehreleriyle tanımaya başlıyor...Yalan söyleyen tarih,yerini,yavaş yavaş da olsa, gerçek tarihe bırakıyor. Millet, sahte kahramanları da,gerçek kahramanları da öğreniyor...

Burada, şu çok önemli gerçeği dilegetirmeliyiz:Bu hakikatlerin ortaya çıkmasında,1940'larda,herkesin sustuğu veya susturulduğu bir zamanda,meydan yerine çıkarak; "İNANMIYORUMBANA ÖĞRETİLEN TARİHE!"diye haykıran,başkaldıranbüyük şair,büyük fikiradamı,büyük dâvâ ve mücâdele adamı Üstad Necip Fâzıl Kısakürek'in hakkını teslimetmeliyiz.Allah,O’na böyle büyük bir memuriyet yükledi ve O,her iki Padişah hakkında da birer eseryazarak,birçok nesle, Abdülhamid Han'ın, "Ulu Hâkan",Vahidüddin Han'ın da "Büyük Vatan Dostu"olduğunu öğretti. Bu esnada, Üstad Necip Fâzıl, bu iki eserden dolayı muhakeme edildi vecezalandırıldı. İlkinden hapis yattı,ikincisinden aldığı 2 yıllık cezayı da Yargıtay tasdik etti.Ağır hastalığından dolayı,ömrünün son günlerinde ve 1980 darbesinin gölgesinde, yattığı hastanenin kapısında, iyileştiği takdirde zindana gönderilmek için polis bekletildi.

Üstad Necip Fazıl'ın, Abdülhamid Han hakkında,bir de "Abdülhamid Han" isimli tiyatro eseri olduğunu hatırlatalım. Bu eser,1968 yılında yazıldı ve o günlerde Ankara başta olmak üzere, Anadolu'nun bazı şehirlerinde sahnelendi. İ.İnönü'nün, Millet Meclisi kürsüsünden, eserin sahnelenmesine gösterdiği tepkiyi hatırlıyorum.

3 perde ve 9 tablodan oluşan eserin son tablosunda, Üstad'ın, Abdülhamid Han'ın ağzından yazdığı 'duâ' şöyle:

Allahım;helâl etmiyorum! Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helâl etmiyorum! Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımıyaksalar, hânümanımı, hânedanımı söndürseler, çoluk-çocuğumu gözümün önünde parçalasalar helâl ederdim de,Sevgilinin yolunda yürüdüğüm için beni bu hâle getiren vemilletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!

Allahım! Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allahım!Ya Âdil!Bana "Kızıl Sultan" adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatı yorsun!Bu cellatları da, kim bilir, kimlere parçalatacaksın?..

Fakat yâ Rahman!..Âdaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz! Bize acı! Resûlünün, Sevgilinin, Kâinatın Efendisinin nurunu kaybeder gibi olduğu için bu hâle gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et! Yâ Kâdir!Kundaktaki yavruyu gagasına almış, kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak,ancak senin kudretine sığabilir. Leş kuşlarının gagasında, kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allahım!

Ya Ma'bud!..Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum!Ama tek vakitnamazım olduğunu iddiaya da,nefsimde kuvvet bulamıyorum!..Huzurundaeriyeceğime,kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime,yatağımda kıvranıyorum! Sana kullukgösteremeyen bu kulunu affet Allahım!Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımdaSeni bir kere anabildim, Resûlüne bir ân bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir ân yüzüsuyu hürmetine kabul et!

YâSübhan!Şu titrek elleri, Kıyamet gününde sana "Ümmetim, ümmetim!" diye yalvaracakolan Habibinin eteğinde, şimdi "Milletim, milletim!"diye dilenen bu ihtiyarın duasını geriçevirme! Milletimi evvelâ "Ba'süba'de'l-mevt"siz bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona,bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!..Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı.Bâri,felâketi olsun,bana daha fazla gösterme Allahım! Ayakta duramaz haldeyim! Vâdem ne gün dolacak Allahım?

Üstadın şu hüküm cümlesiyle bitirelim:

ABDÜLHAMİD'İ ANLAMAK,HERŞEYİANLAMAK OLACAKTIR.

Muzaffer Doğan / Diriliş Postası

 

adminadmin