Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 30-09-2017 12:00   Güncelleme : 30-09-2017 12:00

Aman yükselmesin!

Millet olarak zor günlerden geçtiğimiz, yine ateşle imtihan edildiğimiz bir gerçek. Bütün dünya bize karşı birleşmiş önümüzü kesmeye, büyümemizi ve yükselmemizi önlemeye çalışıyorlar topyekûn. Olsun varsın. Korkunun ecele faydası yok. Başaramayacaklar. Bize düşen sabır, sebat ve azimdir.

Aman yükselmesin!

Tansiyonumuzu yükseltecek her türlü fiil ve düşünceden mümkün olduğu kadar uzak durmamız lazım.

Evet! Tansiyon demişken, bu hafta tansiyon hastalığını konuşalım. Daha doğrusu yüksek tansiyonu.

Yüksek tansiyon nedir ve nasıl oluşur?

Yüksek tansiyon damarlarımızda dolaşan kanın damar duvarına uyguladığı, normalden fazla olan basıncıdır. Bu durum aşırı korku ve stres durumunda salgılanan bir takım hormonlara (stres hormonları) bağlı olarak geçici bir süre yaşanabilir. Korku ve stres ortadan kalktığında tansiyonumuzda normale döner. Anormal olan, bu tansiyon yüksekliğinin sürekli olmasıdır. Nasıl oluştuğu konusuna gelirsek eğer, bu konuda tam bir netlik olmamakla birlikte ailesel yatkınlıklar, olumsuz çevre koşulları, sağlıksız beslenme, obezite, stresli bir hayat seçeneklerinin biri veya birkaçının birleşmesi ile oluşabildiğini söylemek mümkün. Beslenme konusunda özellikle aşırı yağlı, fast food tipi beslenme, hazır şarküteri ürünlerinin sık tüketimi, tuz miktarının fazla olması, kızartma türü yiyecekler başlıca nedenler arasındadır. Sonuç ise, normalde kan basıncı karşısında esnek olan damarlarımızın zaman içerisinde sertleşip, tıkanıp esneyemez hale gelmesidir. Yüksek tansiyon eğer uzun yıllar devam ederse başta kalp olmak üzere beyin, böbrekler, gözler ve büyük damarlar ciddi zarar görebilir. Göğüs ağrısı ve kalp krizleri, beyin damarlarında kanama veya tıkanıklık, böbrek yetmezliği, görme problemleri de bunların göstergesi olacaktır.

Bir kişide yüksek tansiyon olduğunu söyleyebilmemiz tek seferlik bir tansiyon ölçümüyle mümkün olmaz. Günlük tansiyon ölçümleri ile takip gerektirir. Ölçümlerde üst sınır büyük tansiyon(sistolik) için 139, küçük tansiyon (diastolik)  için 89 mmHg’dir. Tansiyonunuz sürekli bu değerlerin üstünde seyrediyor ise siz yüksek tansiyon hastasısınız demektir. Hekimler bu teşhisi koyduğu zaman hastalarına birkaç özel durum dışında öncelikle diyet ve hafif yürüyüşler ile kilo vermesi gerektiğini öğütler, ancak maalesef bizim insanımızın pek azı bu önerileri dikkate alır. Sanki çok matah bir şeymiş gibi hemen ilaç tedavisine geçmek isterler. Bunu tecrübelerimle söylüyorum. Halbuki ilaç tedavisi diyet ve spora devam eden ve hatta kilo vermesine rağmen hala tansiyonu yüksek seyreden hastalar içindir. Böyle peynir ekmek gibi tüketmek için değildir. İnsanoğlunun en büyük ilacı ve şifası diyet olduğu halde bizler sırf kolay diye vücudumuza birçok yan etkileri olan sentetik ilaçları dolduruyoruz. Bu ilaçlar kısa vadede tansiyon sorunumuzu giderse de uzun vadede vücudumuzda başka sorunlar oluşturabilmektedirler.

Yani hastaysanız çare sizsiniz. Hastalığı yaratan çaresini de içinizde bir yerlere koymuştur.

Sağlıcakla…

Saadettin BAYÇELEBİ

adminadmin