Samsun Haber
Giriş Tarihi : 16-04-2018 10:49   Güncelleme : 16-04-2018 10:49

Amisos'a Ve Amazon'a Dair

Bunlardan "Amisos" mevzî; " Amazon" ise efsânevî ve icrâ edilenler ve icrâ mevkiine konulması düşünülenler cihetinden de hayâlîdir.

Amisos'a Ve Amazon'a Dair

Zîrâ; Amisos, kendi zamanında ne derecede müessir ve kayda değer bir birlikti ki, şimdi olabilsin! Sâdece bir koloni! Ancak; son birkaç senedir öylesine değerlerle süslenip- püslendi ki, bu isim âdeta, Selçuklu Türkleri tarafından verilen/ konulan "Samsun" isminin önüne geçti.

Amazon için efsânevî ve hayâlî ifadelerini kullandım. Efsâneyi, ben değil, herkes söylüyor ki, sözlük mânâsına bakılırsa, olabilirliği çok zayıf, hiç derecesindeki tahayyüle hattâ hurafeye dayanan hâdiseler olarak kaşımıza çıkarılır. Zîrâ; hakkında çok yazmama rağmen, eldeki verilerde değişen, gözle görülebilir bir unsur da yoktur. Kaynak olarak, herkes dönüp dolaşıp Heredot tarihine koşuyor. Bu da ayrı bir garabet! Bununla alâkalı ne bir kırık çömlek var, ne bir çadır ve ne de bir müşahhas numûne! İşin tuhafı, doğru olarak kimsenin bilmediği bir mes'eleyi " hayâlî" olarak ortaya koymaya çalışıp yeni yanlışlara gitmektir ki, Amazon mes'elesinde yapılan da budur. Zîrâ, onun, ne bir adası mevcuttur, ne bir kanalı ve ne de bir köyü!

Bu kısa girişi niçin yaptım, arzedeyim: Türk Ocağı Samsun Şubesi Yönetim Kurulu, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey'i ziyâret ederek "Amisos" ve "Amazon" dan duydukları rahatsızlığı kendilerine arzetmişler. İlkönce, bu güzel hareketlerinden dolayı Türk Ocağı Samsun Şubesi 'nin temsilcilerini tebrik ederim.

16 Haziran 2010 târihli Olay Gazetesi'nin haberinden öğrendiğime göre; Üniversitemiz Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Kaya Tuncer Çağlayan başkanlığındaki Doç. Dr. Şahin Köktürk, Yard. Doç. Dr. Yüksel Öner, Yard. Doç. Dr. Hasan Temiz, Av. Korhan Çömezoğlu ve Hasan Uğurlu' dan müteşekkil, ekserisi üniversitemizin güzide ilim adamları olan idâre heyeti, bir sivil toplum kuruluşu olarak da üzerine düşeni yaparak Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey'le samimî ve verimli bir istişârede bulunmuşlardır. Samimiyet içerisinde müşâvere olduktan sonra aşılmayacak engel yoktur. İlim, siyâset ve tecrübe, nezaket ve muhabbetle perçinlenirse, eminim ki, güzelliklere ulaşmak mutlaktır.

Gazete'nin verdiği haberde, üzerinde ısrarla durmam gereken bir husus vardır ki, onu ele almadan geçemeyeceğim. İşte o cümleler: " Başkan Yusuf Ziya Yılmaz, Paris' te bir müzeyi ziyaretinde gördüğü devasa Doğu Roma İmparatorluğu haritasında Samsun için Amisos ismini görünce rahatsız olduğunu belirtince Türk Ocağı Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri Amisos Tepe ve Kafeterya'nın ismini Bayrak Tepe olarak değiştirmeyi teklif etti. Başkan Yılmaz, bu düşünceyi de uygulamaya koyacağını belirtti." İşte bütün mes'ele burada başlıyor. Elin oğlu, tâ Paris' te ne çalışmalar yapıyor ve biz, onlara tâ buralardan nasıl yardım ediyoruz? Bunda, farkında olmamızın veya olmamamızın hiçbir önemi yoktur. Başlangıçta "Amisos" , bir koloni idi. Ve biz; sözü edilen " harita" daki "Amisos" un , âdeta takviyecisi olarak onun içini o kadar doldurduk ki, takriben yirmi yerde onu baş tâcı ettik.Bunların isimlerini ilerde arzedeceğiz. Bu sebeplerledir ki; son dört seneden beri "Amisos" ve " Amazon" u mevzû alan yazılar yazdım. Sebebi ise; Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz Bey'in duyduğu " r a h a t s ı z l ık " ta aynı hassasiyet ve düşünce içersinde bulunuşumdur.

Bu, gönül ve fikir birliğindeki mutabakata tercüman olan Samsun Türk Ocağı'nın müspet tekliflerinin birçok faydalara sebebiyet vereceğinin ümidini de taşıyorum. Mevzû buraya gelmişken, "Amisos" ve "Amazon" hakkındaki makalelerimin başlıklarını sunmak istiyorum: 1) Millî Kültür Ve Millî Târih Açısından Amisos Samsun'un Nesidir? ,Gürses Gazetesi, 16.05.2007,s. 6-7 ; Erciyes Dergisi, Ocak 2008, s. 5-6. 2) Kahraman (!) Amazon, Şanlı (!) Amisos, Gürses Gazetesi, 14. 01. 2008. s. 2; Halk Gazetesi, 05. 10. 2008, s. 7. 3) Benden De Bir Amisos Ödülü (!) ,Gürses Gazetesi, 01.05. 2008, s. 2. 4) Amazon,Kültürümüze Darbedir, Yenises Gazetesi,17. 09. 2008,s. 1. 5) Amisos'ta (!) Amazon Parkı Ve Amazon Heykeli, Halk Gazetesi, 28. 10. 2008,s.8 . 6) Amisos-Amazon-Exit, Gürses Gazetesi,12. 11. 2007, s.2. 7) Doksan Sene Sonra Mustafa Kemal Paşa Samsun' da, Halk Gazetesi, 04.01.2009, s.12. 8) Millî Kültür Tahribatında: Kapadokya, Amisos, Amazon, Kerasus..., Halk Gazetesi,13.01. 2009s. 12; Erciyes Dergisi, Haziran 2009, s.4-5-6. 9) Şehir Ve Kültür, Halk Gazetesi, 19. 02.2010,s. 11. 10) Amazonlar Başlıklı Yazı Hakkında Zarûrî Bir Açıklama,Olay Gazetesi, 05. 05. 2010, s.10. Bütün bu makalelerimde, bu mes'eleye, sâdece Samsun açısından bakmadım. Onu, Türkiye ve Türk Dünyası irtibatlı olarak düşündüm ki, buna mecbûruz. Zîrâ; böyle alışımdaki isabeti " Paris'te Doğu Roma imparatorluğu haritasındaki " durum ispata yetiyor.Hâliyle; bunu , sâdece Samsun mes'elesi olarak görmenin de yanlışlığı ortaya çıkmış bulunuyor. Çünkü; Samsun,Türkiye; Türkiye ise Türk Dünyası'nın bir parçasıdır. Bu parçalar, Amisos'la, Kapadokya'yla, Amazon'la, Amid'le, Kerasus'la vs. ile zedelenip tahrip edildikçe, bütünlük zerre zerre erir, yara alır. Bakınız; Samsun'daki bu " Amisos" ve " Amazon" kelimeleri, yaşadığımız cemiyeti nerelere taşımıştır. Herbiri bir iken, yirmişer oldular. Buyurun, birlikte okuyalım: *Amisos salonu, Amisos meyva suları, Amisos otel, Amisos tiyatrosu, Amisos hazineleri, Amisos dondurması, Amisos kartvizitleri, Amisos imsakiyeleri, Amisos cafe,Amisos fenerleri, Amisos cafeterya, Amisos restaurant, Amisos card, Amisos kuaför, Amisos tepesi, Amisos cumhuriyeti,Amisos mezarları, Amisos rent a car, Amisos Stone. Burada biraz durup düşünelim: Dünyada " cumhuriyet idâresi" ne zaman uygulanmaya başlandı ki, " Amisos cumhuriyeti" olsun, değil mi? Vah ki, vah!!!

Ve Amazon...Amazon Trabzon ekmeği, Amazon köyü, Amazon festivali, Amazon köfte, Amazon pide, Amazon bar, Amazon eğlence merkezi, Amazon center, Amazon balo salonu, Amazon Ulusoy kompleksi, Amazon diyârı, Amazon parkı, Amazon kanalı,Amazon kadınlar ( zâten Amazon erkeği yok! İşte Amazon, böyle garip bir şey!), Amazon kenti, Amazon rölyefleri, Amazon adası, Amazon elektrik ve aydınlatma, Amazon şehri Samsun, Amazon Tabiat Parkı. Hayırlı olsun(!) mu diyelim ? Bütün bunlardan anlaşılacağı üzre, "Amisos" ve "Amazon" resmîleştirilmiş hâldedir.Kültürü sahiplenmek bu değildir.Kültür; var olanı korumaktır. Olmayanı "hayâlî" olarak inşâya kalkışmak asla! Düşününüz; bir anne, bir baba, bir öğretmen, bir rehber veya benim gibi torunu üniversiteye girecek,otuz yılının yirmi beş yılını üniversite hocalığıyla geçirmiş emekli bir öğretim elemanı dedesiniz. (Allah göstermesin), sizi veya beni onbeş metre yüksekliğindeki "Amazon heykelinin" dibine götürdüler ve onu ziyârete gelen çocuklarımıza, gençlerimize hanım ve beyefendilerimize rehberlik yapmamızı istediler,ne diyeceğiz? Elbette ki, verilecek cevap Heredot'un bildirdikleri kadar ve ona göre olacaktır. Tahlili/analizi iyi yapmamız gerekir.Buyurun,Heredot tarihinden çıkarılan hulâsaya birlikte göz atalım : ""Amazon'lara, ki Skyth'ler bunlara Oiorpata derler,yani Yunanca karşılığı erkek öldüren-çünkü Skyth dilinde oior erkek demektir, pata da öldürmek-savaş açan Yunanlılar, diye anlatırlar..."( Heredot Tarihi,Türkçesi: Müntekim Ökmen, Yunanca Aslıyla Karşılaştıran ve Sunan ,Azra Erhat, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1983, s. 232). " ...Öğle vakti olunca Amazonlar şöyle yapmayı âdet edinmişlerdi: Birer ikişer dağılıyorlar ve tabiî ihtiyaçlarını gidermek için birbirlerinden ayrılıyorlardı. Bunu gören Skyth'ler de öyle yapmaya başladılar. Ve içlerinden birisi bu tek başına kalmış kızlardan birisini yere yatırmak istedi. Amazon, olmaz demedi ve delikanlının kendi gövdesine yaptıklarına öfkelenmedi. Ona bir şey söyleyemezdi -çünkü ikisi de birbirinin dilinden anlamıyordu-, ama işaretlerle ona anlattı ki, yarın gene gelsin, bir arkadaşını da getirsin, kendisi de bir başka kız getirecekti. Durumu gören öbür oğlanlar da , geri kalan Amazonları insanlaştırmaya koyuldular.."(a. , g ., e. s. 233) Demek ki, bunlar Yunanlı savaşçı kadınlardır. Erkek düşmanıdırlar ve erkek çocuklarını öldürürlerdi. Bunların "Amazon" diye "erkekleri" yoktur.Bazı rivâyetlere göre de sağ memelerini dağlatırlar veya aldırırlarmış. Bunların ; kendilerine çocuk doğurtacak kadar da erkek çocuk yetiştirdikleri anlaşılıyor.Yâni, "âile" tanımıyorlar. Yâni, bunlar; -lütfen bunları bugüne göre düşünmeyiniz- boş arazide dolaşan, başına buyruk kadınlar sürüsüdürler. İstediklerini , koca edinmekte serbesttirler. Elbette ki,bunları Heredot Tarihi bilgilerine göre yorumluyoruz.Bunlar; ne Fransızlar'ın millî kadın kahramanı Jeanne d'Arc (Jan dark)' ıdır, ne bizim Nene Hatun'umuz,Şerife Bacı'mız... Benzetmesi bile abes! Kaldı ki,Amazonlar'ın millî kültürümüze verdiği ve vereceği tahribat yanında, ekonomik olarak da bunca masrafa değer hiçbir hususiyetleri mevcut değildir. Bu paralar ile kaç hastahâne, kaç okul, kaç kütüphâne, kaç lisan ve fen laboratuarı ve şehir müzesi yapılırdı. Dolayısiyle; zorakî târih inşâsının başımızı sokacağı sıkıntılara hiç gerek yoktu. Kanûnî ve insânî olarak, mevcut târihi muhafaza etmek başka; ona, olduğunun fevkinde bir kıymet yükleyerek onu takdîm etmek ise başka bir şeydir.

Bakınız; Samsun, son dört senedir " Amisos ve Amazon" la bu kadar vakit ve nakit harcarken,devletin Millî Eğitim Bakanı,Valisi,Milletvekilleri ve diğer mensupları tarafından "Amisoslu" ve "Amazonlu" müesseseler açıldı. Hem de şatafatlı törenlerle.

Halbuki; aynı zaman içersinde:

1) Hakkında en az on makale yazarak feci hâlini selâhiyetli ve mes'ullere duyurmaya çalıştığım "TAŞHAN", hâlâ bir harabe hâlindedir.Ve; inşâ tarihi değil,vakfedilme târihi 1509 olan TAŞHAN, ne yazık ki, Valilik kayıtlarında hâlâ "xvıı. yüzyıl sonlarına doğru inşâ edilmiş" diye geçmektedir. Hazîn değil mi?

2) Düşününüz ki, bir şehirde,Millî Mücâdele vaazlarıyla bir milletin irşâd edildiği câmiin ( Hançerli Câmii) kapısında, birkaç defa yazmamıza rağmen bir künye dahi yazılmayıp, hâlâ 1943 târihi bulunmaktadır.

3) Yine, 1919'larda, yeni Türk Devleti'nin kurtuluş ve kuruluş merhalesinde , Mustafa Kemal Paşa ile , Anadolu Ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Samsun Şubesi mensuplarının irtibat sağladığı mekân olan SADİ TEKKESİ hakkındaki yazılarımıza rağmen hiçbir kıpırdanma olmamıştır.

4) Saathâne Meydanı'nda bulunan Büyük Câmi,üç yıl süren bir tamiratla neredeyse târihî hususiyetleri zedelenmiş bir hâle getirilmiştir.Mâzîsi yedi yüz yıla ulaşan bir câminin , yüzüne geçirilmiş alüminyum maskeyle nasıl kıvrandığını görmek gerekir. Kubbe süslemeleri hâlâ eski bozuk hâliyle durmaktadır.

Ne yazık ki, burası da tantanalı bir merasimle açılmıştır. Ve; en önemlisi de, bütün bunlar yaşanırken, bu ilin valisine " Türk Diline Ve Kültürüne Hizmet Ödülü " verilmiştir.

Netîce olarak, kültür mes'elelerindeki tahlilini iyi yapmamız gerekir. Zîrâ; kalıcı olmaları bakımından, hükümleri uzun sürelidir. Menfî de olsa, müspet de olsa,bu,böyledir. Kendi elimizle, emeğimizle ve paramızla kendimize yazık etmeyelim. Son sözü Cumhuriyetin Onuncu Yıl Nutku'ndan , Mustafa Kemal Atatürk'e bırakıyorum: " Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir." Cumhuriyetimizin temelinin " yüksek Türk kültürü " olduğunu asla unutmadan ve bunun idrâki içersinde beraberce yol almalıyız. Bu kültüre hizmet eden herkese minnettar ve müteşekkiriz!

OLAY GAZETESİ, 22-23-24 HAZİRAN 2010, Sf. 12

Kaynak: Kapsam Haber

adminadmin