Güncel
Giriş Tarihi : 17-08-2020 15:59   Güncelleme : 17-08-2020 15:59

Atakum’da Gece Yarısı Çalışılan İnşaatta Bir Kişi Ağır Yaralandı!

Yer Samsun-Atakum, Yenimahalle Mh. 3179. Sokak. Tarih 13.08 2020, akşam ezanı (19.44) okunmuş, yarım saat geçmiş hava daha da kararmış, saat 20.14 olmuş.

Atakum’da Gece Yarısı Çalışılan İnşaatta Bir Kişi Ağır Yaralandı!

Tam bu saatte yan taraftaki inşaattan bağırış çağırış, telaş sesleri geldi.

Bir işçi inşaattan düşmüştü.

 

ŞİMDİ OLAYA BAKALIM;

1. Haziran ayında başlayan inşaat çalışması yaklaşık iki aydır devam ediyor. (Müteahhidini ya da inşaat sahibini tanımıyorum. Kaza yerine polis geldiği için onlar öğrenmiştir).

Eğimli yamaçtan daha fazla yer elde etmek için hilti ile kazdıkları sert zemin üzerine yükselen binada üçüncü kat betonu atılacak. Sabahın erken saatlerinden itibaren kalıp tahtaları çakan işçilerin çalışmaları akşam saatlerine kadar sürüyor.  İnşaat 3. kata kadar çıktı ama ara katlarda korkuluk namına hiç bir önlem yok. 13 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla akşam saatlerinde 3.katın beton zemin kalıpları çakıldı bitirildi.

2. Akşam namazı geçmiş hava kararmış (harç kamyonunun üzerinden okuduğum kadarıyla) KUZEY BETON şirketi harç makineleri geldi 3.katın betonunu döküyor, beton mikserinin sesi sokakta yankılanıyor.  Akşam olalı yarım saati geçmiş hava artık tamamen kararmak üzere. İnşaata bakıp söyleniyorum; “bu saatte bu iş yapılır mı” diye. Fakat inşaat alanında, ne beton dökülen katta, ne ara katlarda HİÇ BİR AYDINLATMA YOK. (Yan apartmanın ön girişinde sadece apartman girişini aydınlatan bir lamba fakat o lambanın yandaki inşaata bir faydası yok, çünkü arada fiziki engel var. Bir de sadece yolu aydınlatan sokak lambası var. Göz kararı iş yapılıyor. Bir yanda beton mikserinin sesi, bir yanda kamyonların motor sesi derken bir işçi beton dökümü sırasında düşüyor. Düştüğü de hemen fark edilmiyor. Çünkü hem harç makinesinin sesinden düşme sesi anlaşılmıyor, hem de karanlık olduğu için düşen kişi görülmüyor. Nasılsa bir ara yerde işçi fark ediliyor.

3. Bir telaş koşturma, 112 acil aranıyor. Sesler geliyor, “işçi yerde yatıyor, nerde kaldınız?”. Biz de bu sesler üzerine o tarafa bakıyoruz, ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Dikkatle bakıyoruz ama biz de uzaktan bir şey görmüyoruz çünkü karanlık basmış. Aşağıdaki yoldan (tramvay yoluna paralel şekilde) ambulans geçip gidiyor, ileri geri olay yerini arıyor bulamıyor. Körfez Camiinin önünden 100 m çıksa görecek. Fakat hızla geçip uzaklaşıyor. Tekrar aranıyor, tarif ediliyor, nihayet ambulans geliyor ve işçi bulunduğu yerden kaldırılıp ambulansa konuyor. Ambulans Körfez Camiinin oradan ters yöne girerek OMÜ Tıp Fakültesi istikametine gidiyor.

4.Ertesi gün araştırdım. Kaza geçiren işçinin adı Hüseyin’miş. OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’ne değil Samsun Devlet Hastanesi’ne kaldırılmış. Vücudunda kırıklar varmış gözetim altındaymış, ameliyat edilecekmiş. Şu anki akıbetini bilmiyorum, inşallah iyileşir.

ŞİMDİ SORUYORUM. SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARIMIZI İKAZ, SAVCILARIMIZA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUM;

1. Akşam saatinden yarım saat sonra gece vakti hiçbir güvenlik önlemi almadan beton dökmek neyin nesi? Madem döküyorsunuz hiçbir aydınlatma olmadan bu iş nasıl yapılabilir?

2. Düşen işçi yerli mi yabancı mı anlamadım. Ne fark eder, ikisi de insan değil mi?

3. Bu inşaatın ve inşaatta çalışanlarla ilgili iş güvenliği yasalarını uygulayan ve denetleyenler nerede? Nasıl karanlıkta iş yapılmasına müsaade ettiler / ediyorlar? (Beton kalitesi açısından gündüz vakti yerine akşamüstü olabilir deniyor. Fakat burada bir gecikme var, madem hava karardı bir sonraki akşama niye bırakılmaz?)

4. Sabahın erken saatlerinde kalıp çakmaya başlıyorlar. Akşamın sekizi olmuş bu işçiler günde kaç saat çalıştırılıyor? 12 saat çalışmanın sonucunda dikkat mi kalır, güç kuvvet mi kalır?

5. Daha da önemlisi inşaatı yapanlar / inşaat sahipleri inşaat yapılan yerin adresini vermekte bile zorlanıyorlar. Belli ki acil eylem planları yok. Bir kaza anında oraya nasıl ulaşılacak hesap edilmemiş.

GECENİN O SAATİNDE KARANLIKTA İNŞAATTA ÇALIŞMAK  / İŞÇİ ÇALIŞTIRMAK NE DEMEK?

6. Atakum Yenimahalle adı üstünde daha yeni bir mahalle. Böyle bir mahallede nasıl bir isimlendirme ve adres çalışması yapıldı da 112 Acil Servis dolaşıyor ama olay yerine bir türlü ulaşamıyor. El yordamı ile yol tarifi yapılıyor. Bu arada ilk yardım gecikiyor.

7. 112 Acil servisin elinde niçin sokak ve cadde sisteminin tam bir adres bilgisi yok. Niçin verilen konuma hızla ulaşamıyor? Bu bilgi kendilerinde niçin yok? 112 Acil Servisin elinde cadde ve sokak sistemini avucunun içi gibi bilecek bir sistem, bilgisayar yazılımı, navigasyon yazılım sistemi var mı, varsa ne işe yarıyor? Yoksa bu eksiklik niçin görülüp giderilmiyor?

8. Düşen işçi sakat kalırsa, ya da Allah (CC) korusun vefat ederse devlete maliyeti nedir? Bu kadar büyük bir mali yükü bir inşaat sahibi bu kadar kolay bir şekilde nasıl devlete yükleyebilir?

9. Çoluk çocuğu varsa onların bakımı, geleceği vb. bu sosyal yükün sorumluluğu kime ait? 25 yaşında evli iki çocuk sahibi birisi kaza geçirdiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu bu kişiye sakat kaldığı için ömür boyu, (Allah korusun vefat ederse) dul eşi ve çocuklarına belki 40-50 yıl maaş ödeyecek. Engelli maaşı, dul maaşı, yetim maaşı, sağlık sigorta giderleri… Uzayıp giden bir liste. Ter bir kazada tekbir insanımızın canı yandığında bile bu kadar büyük bir mali yükü devlet ödeyecekse, basit bir tedbir alacakken almayan işveren devlete yüklediği bu ağır külfetin ne kadarını ceza olarak ödeyecek? Bu ağır külfetin yarısını bile ödeyeceğini, devletin çatır çatır kendisinden bunu alacağını bilse böyle yanlış iş yapar mı? Yoksa alışılageldiği üzere işçi dikkatsiz, kendi düşmüş diyerek bu işler rahat kapatıldığı için mi müteahhitler veya diğer sorumlular bu kadar vurdum duymaz?.

Neyse gece bitiyor, sabah oluyor.

10.Gece kazanın yaşandığı inşaatın fotoğrafını tekrar çekiyorum ve oda ne? Gözlerime inanamıyorum. İnşaatın ara katlarına (işçinin düştüğü kata) güvenlik filesi çekilmiş. Ne zaman? İşçi düştükten, kaza olduktan sonra. Şimdi müfettişler gelecek “gerekli tedbirleri inşaat sahibi almıştır” diye tutanak tutacaklar bu da geçerli mi olacak?

 

BUNA KİM İZİN VERİYORSA / KİM GÖZ YUMUYORSA / KİM GEREĞİNİ YAPMIYORSA ARAŞTIRILMASINI İSTİYOR, SAVCILARIMIZI GÖREVE, SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ KURUMU’NU DA ALDIKLARI TEDBİRLERİ TAKİP ETMEYE VE UYGULAMASINI GÖRMEYE DAVET EDİYORUM.

Foto 1. Olaydan birkaç dakika sonrası. Harç pompa makinesi binanın önünde. Beri tarafta yolda da Kuzey Beton şirketinin yine harç taşıma kamyonu bekliyor. Arkadaki parlak ışık yan binanı girişini aydınlatıyor, inşaata faydası yok. Şehir ışıklarına bakılarak hangi saatte ve nasıl bir karanlıkta çalışıldığını görün. Sokak lambasının altında duran kişilerin konuşmasından, 112’yi aramalarından inşaatın dibinde bir işçinin düşüp yaralandığı bilgisini duyuyoruz.

 

Foto 2. Ambulans geliyor. Harç makinesi hortumlarını toplarken sağlık ekibi elinde fenerle işçinin düştüğü yerdeler. Ambulansın mavi ışıkları inşaatı aydınlatıyor. İKİNCİ KATA DİKKKKKATTT. Korkuluk yok.

 

Foto 3. Polis geliyor (olay yeri inceleme de olabilir). Bu arada hortumu olan harç kamyonu ileri, deposu olan harç kamyonu beri taraftan hareketle olay yerinden gittiler.

 

Foto 4. Polis (gelen görevli!) el feneri ile işçinin düştüğü yerde inceleme yapıyor. ŞİMDİ DİKKKKKAT. El fenerinin aydınlattığı yerde güvenlik önlemi yok, olması gereken güvenlik bariyeri (filesi) yok. Bu arada inşaatın önünde de inşaat sahasını ayıran tahta perde yok.  Zemin kat duvarda da uyarıcı pano yok.

 

Foto 5. Sabah oluyor. 14.08.2020. Saat 10.00. Bir işçi ortalıkta dolaşıyor. Niçin gelmiş olabilir? DİKKKAT. İKİNCİ KATA GÜVENLİK ŞERİDİ ÇEKİLMİŞ, YOLA İNŞAAT SAHASINI AYIRAN TAHTA PERDE KONULMUŞ. YİNE ZEMİN KAT DUVARINA İŞ GÜVENLİĞİ İKAZ PANOLARI YERLEŞTİRİLMİŞ.

SONUÇ…. İnşaatta her şey kurallara uygun hale getirilmiş. Artık SGK gelip rapor tutabilir: “Hata işçideymiş, dikkat etseydi düşmezdi”.  İnşaat sahibinin ise hiç suçu yok, baksanıza bütün güvenlik tedbirleri alınmış!.

 

Foto 6. Herşey kaldığı yerden devam. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

Düşen düştü inşaatta devam yazabilirsin

ACI OLAN ŞU: Aktif (faal) nüfusumuz pasif hale geliyor. Üreticiyken tüketici oluyor. Çalışabilir iken muhtaç hale geliyor. Başkalarına bakarken, onların geçimini sağlarken, başkalarına muhtaç hale geliyor. Engelli kalırsa bir aktif nüfus da ona bakmak için pasif hale geliyor. Yarı çalışır olsa sağlam olana iş bulamazken engelliye nasıl bulacağız oluyor. Ölürse on yıllarca devlete mali yük; dul maaşı, yetim maaşı. Sakat kalırsa; engelli maaşı, engelliye bakım parası… Ölürse; çocukları yetim/öksüz, eşi dul kalıyor, belki yaşlı anne babasına da o bakıyordu, evlatları ölünce onlar da perişan oluyor.

SONUÇ: Fotoğrafta görülen inşaatta o emniyet tedbiri alınsa, o uyduruk file gerili olsa idi o işçi düşmeyecek biz bunları yazmayacaktık. O emniyet filesi ertesi gün yerine konulduğuna göre demek ki inşaat sahibinin ihmali var.

Şimdi düşen işçi Samsun Devlet Hastanesi’nde ölüm kalım savaşı veriyor.

 

BİZ BUNLARI NİÇİN YAŞIYORUZ?

BİSE BUNLARI YAŞATMAYA KİMİN HAKKI VAR?

BU GERİ KALMIŞLIKTAN NE ZAMAN KURTULACAĞIZ, NE ZAMAN İŞİMİZİ ADAM GİBİ YAPACAĞIZ?

NE ZAMAN HİLEYE HURDAYA KAÇMADAN VİJDANIMIZN SESİNİ DİNLEYİP YAPMAMIZ GEREKENİ EMİRSİZ, YASAKSIZ, ÖYLE OLMASI GEREKTİĞİ İÇİN BİZZAT KENDİMİZ YAPACAĞIZ?

BU KADAR YÜKÜ BU DEVLETİN VE MİLLETİN BAŞINA BELA EDEN KİŞİ VEYA KİŞİLER DE ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZECEK, BEN MÜTEAHHİDİM DİYECEK, KAZANDIĞI PARAYA BAKACAK, DEVLETE ATTIĞI KAZIĞIN HESABINI VERMEYECEK!?.

 

Vatandaş olarak sorumluluğumuzu yerine getiriyor ve ikaz görevimizi yapıyoruz. Umarım işe yarar. Aksi takdirde İçişleri Bakanlığı boşuna sevinip övünmesin trafik kazalarını azalttık diye. Bu tür basit hatalarla kazalar devam ediyor. Kazalarla birlikte ölüm, yaralanma ve sakat kalmalar da devam ediyor.

Recep YAZGANRecep YAZGAN