Başkanlik Sistemi Diktatörlüğe Yol Açmaz!

Ak Parti Samsun Milletvekili Aday Adayı Prof. Dr. Hakan ALTINTAŞ yaptığı basın açıklamasında “YENİ TÜRKİYE’DE BAŞKANLIK SİSTEMİ DİKTATÖRLÜĞE YOL AÇMAZ” dedi.
Altuntaş, “7 Haziran 2015 seçiminin Yeni Türkiye perspektifi için olmazsa olmaz öneme sahip olduğu sağduyulu vatandaşlarımız tarafından kabul edilmektedir. Herkesin Misak-ı Milli anlayışı çerçevesinde taşın altına eline koyması gereken bir süreç başlayacaktır” diyerek şöyle devam etti;
Teşkilât-ı Esasiye Kanunu ile ilk T.C. Anayasası'nın ilkelerini belirleyen; 85 numaralı ve kabul tarihi 20 Ocak 1921 olan 23 madde ve bir ayrık maddeden oluşan kısa çerçeve anayasayı yapan meclisimiz gibi Yeni Türkiye Büyük Millet Mecliside Yeni Türkiye’nin temel yapısının temellerini atacaktır.
En başta yeni anayasa olmak üzere, Başkanlık Sistemi, ülkemizin ertelenmiş ve çözülmemiş bütün sorunları çözmek için TBMM’sinde yoğun çalışmalar yapılacaktır.
Ülkemizde son günlerde, Başkanlık Sistemi hakkında; “Birçok Latin Amerika ülkesinde Başkanlık sistemi tek adam rejimlerinin oluşmasına yol açtığı” gibi bazı kesimlerce seslendirilen bilimsel temeli olmayan önyargılı açıklamalar yapıldığını görmekteyiz. Bu çevrelerin mesnetsiz söylemlerine karşın, Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan Beyfendi, Çanakkale’de gerçekleştirilen toplu açılış töreninde “Yeni anayasayla birlikte Başkanlık sisteminin de gündeme alınacağını, “İstikrar ortamının garantisi bana göre başkanlık sistemidir. Gelişmiş ülkeler başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Türkiye’yi neden bu imkandan mahrum bırakalım. Yok başkanlık sistemi diktatörlüğü getirirmiş. ABD’de diktatörlük mü var, Meksika’da diktatörlük mü var, Brezilya’da diktatörlük mü var” ifadelerini kullanarak haklı bir gerekçeyi ortaya koymuştur.
Gerçekten de Cumhurbaşkanımızın ifadelerinin doğruluğunu Freedomhouse adlı düşünce kuruluşu, siyasal ve medeni haklar temelinde yaptığı ölçümler sonucunda yayınladığı 2014 yılı verilerine göre oluşturulan Tablo’da görebiliriz. Sözkonusu araştırma raporunda “1” rakamı en yüksek demokratiklik, özgürlük, siyasal haklar, medeni haklar değerini verirken, “7” rakamı en düşük demokratiklik, özgürlük, siyasal haklar, medeni haklar değerini vermektedir.
Yukarıdaki tablo’da görüldüğü üzere Başkanlık Sistemi eşittir diktatörlük getirir diyemeyiz. İktidarın kişiselleşmesi olgusu günümüzde yarı-başkanlık ve hatta parlamenter sistemler açısından da yadsınamaz bir gerçeklik olmuştur. Yoksa bu hükümet modellerinin uygulandığı Fransa, İngiltere ve Almanya gibi çoğulcu yapıdaki modern demokrasi örneklerinin, sırf kişiselleşme eğilimlerinin yoğunlaşması nedeniyle diktatörlüğe dönüştüğünü ileri sürmek, temelsiz olduğu kadar, siyasal gerçekleri yeterince analiz etmeden verilmiş bir hükümdür.
Fransız Siyaset Bilimcisi Duverger tarafından kullanılan "Seçimle Gelen Krallar" örnek olarak incelediği ABD, Fransa ve İngiltere'nin krallıkla yönetilen birer monarşiye dönüştüklerine değil de, bu ülkelerdeki yürütmenin başı konumundaki kişilerin, çoğulcu demokratik yapı içerisinde ve demokrasi ve hukukun sınırları ile çevrelenmiş olarak sahip oldukları iktidar toplanmasına dikkat çekmiştir
ABD başkanlık uygulamasında, başkanın nüfuz ve otoritesinin psikolojik kaynağını "seçim sistemi" ve "parti sistemi" oluştururken, hukuki kaynağını ise, "Amerikan Anayasası" ve "Federal Yüksek Mahkeme" oluşturmaktadır. Yeni Türkiye perspektifinde de "Yeni Türkiye Seçim Sistemi" ve "Yeni Türkiye Parti Sistemi” oluşturulacak hukuki kaynağı ise, "Yeni Türkiye Anayasası" sağlayacaktır.
