Türkiye spor tarihinin derinliklerine indiğimizde, farklı alanlarda yeteneklerini sergileyen ancak renklerinden dolayı çeşitli engellerle karşılaştığı iddia edilen siyah futbolcuların hikâyeleri karşımıza çıkıyor. Fercani Bey, Vahap Özaltay ve Arap Sadri, yalnızca saha içinde değil, saha dışında da önyargılarla mücadele etmiş figürler olarak dikkat çekiyor.
Fercani Bey: Şampiyon Forvetin Yarım Kalan Milli Takım Hayali
Fercani Bey, siyah ten rengine sahip Türk vatandaşı bir futbolcuydu. Harbiye ve Beşiktaş kulüplerinde forma giyen Fercani, 1922 yılında attığı gollerle Beşiktaş’ın İstanbul Pazar Ligi şampiyonluğunu kazanmasında büyük rol oynadı. 1924 Paris Olimpiyatları için milli takım seçmelerinde Beşiktaş’tan kadroya çağrılan Fercani Bey, son anda kadrodan çıkarıldı.
Gazeteci Vala Somalı’ya göre, Fercani Bey, renk ayrımcılığı nedeniyle kadro dışı bırakılmıştı. Fercani’nin “Rengim siyah olduğu için beni kadrodan çıkardılar” açıklaması, o dönemin spor dünyasında ayrımcılık iddialarını gündeme taşıdı. Fercani Bey, milli takım formasını giyemese de Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevine devam ederek albay rütbesine kadar yükseldi.
Vahap Özaltay: İlk Siyah Türk Milli Futbolcu
İzmir’in Altay kulübünün kurucu ve yıldız futbolcularından Vahap Özaltay, siyah ten rengine sahip bir başka futbolcuydu. Uzun süre milli takıma çağrılmayı bekleyen Vahap, bu hayalini gerçekleştiremediği için yurtdışında şansını denemeye karar verdi. Paris Saint-Germain’in öncüsü sayılan Racing Club de Paris’e transfer olarak başarılı bir kariyer yaptı.
1932 yılında Türkiye’nin ilk siyah milli futbolcusu olarak Bulgaristan’a karşı forma giydi. Ancak bu, Vahap’ın milli takım kariyerindeki tek maç oldu. Futbol tarihçileri, Vahap’ın daha fazla milli takım forması giyememesinin nedenleri arasında ayrımcılığı işaret ediyor.
Arap Sadri: Milli Futbolcu Olamadı, Milli Basketbolcu Oldu
Beşiktaş’ın unutulmaz kalecilerinden Sadri Usuoğlu, nam-ı diğer Arap Sadri, siyah ten rengine sahip bir başka sporcu olarak öne çıkıyor. 1924-1930 yılları arasında Beşiktaş’ın kalesini koruyan Arap Sadri, İstanbul karmalarına defalarca seçilmesine rağmen milli takımda forma giyemedi. Ancak o, başka bir alanda Türkiye’yi temsil etme fırsatı buldu.
1936 yılında Berlin Olimpiyatları’na katılan Türkiye basketbol milli takımında yer aldı. Futbol kariyerini bıraktıktan sonra Beşiktaş’ta yöneticilik yaptı ve 1952 yılında Türkiye milli futbol takımının teknik direktörlüğüne kadar yükseldi.
Dönemin Sosyal ve Politik Atmosferi
Bu sporcuların yaşadığı zorlukların, dönemin sosyal ve politik atmosferinden bağımsız olmadığı açık. Bazı futbol tarihçilerine göre, 1920’ler ve 1930’larda, siyah tenli sporcuların milli takıma seçilmesindeki engeller, devletin resmi bir politikası olmaktan ziyade, yöneticilerin bireysel tutumlarından kaynaklanıyordu.
Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Selim Sırrı Tarcan gibi radikal milliyetçi kimliklere sahip bazı yöneticilerin ayrımcı tutumları, bu sporcuların kariyerlerini etkilediği iddia ediliyor.
Tarihten Dersler
Fercani Bey, Vahap Özaltay ve Arap Sadri gibi isimlerin hikâyeleri, sporun birleştirici gücüne gölge düşüren ayrımcılıklarla yüzleşme gerekliliğini ortaya koyuyor. Bu sporcular, önyargılarla mücadele ederken sahada sergiledikleri üstün performansla kalplerde taht kurmayı başardılar.
Bugün, onların yaşadıkları zorlukları hatırlamak, sporda eşitlik ve adaletin önemini daha iyi anlamamıza katkı sağlıyor. Göğsünde ay yıldız taşıma onuruna erişmiş ya da bu hayali gerçekleştirememiş tüm sporcular, tarihe değerli birer iz bırakmıştır.
Kaynak: besiktasarena.com