Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 26-02-2018 16:21   Güncelleme : 26-02-2018 16:21

Bipneliğin lüzumu yok!

76 yılında ilk olarak televizyonla tanıştım. TV Turhal'a yeni gelmişti. TV de bir kahvehanenin penceresinden ilk kez Beşiktaş-Trabzonspor maçını izlemiştim. 2-0 kazanmıştı Beşiktaş maçı. Kalecisinin adı Mete'ydi.

Bipneliğin lüzumu yok!

Beşiktaş çocukluk aşkımdı. Onunla yatıp onunla kalkıyordum. Henüz evimize alamamıştık televizyonu. Grundıg bildiğim tek televizyon markasıydı. fiyatı da 7.000 TL’ydi. Oysa işçi babamın maaşı o zaman için 3.500 TL’ydi. Nasıl evimize TV alsın diye ısrar edebilirdim ki? Onun için Beşiktaş'ımın maçlarını radyodan dinliyordum. İnönü Stadını sanki görmüşçesine biliyordum. Ama en çok dikkatimi çeken şey tribünlerden yükselen tezahürattı. Bizimkiler gol atınca karşı takımın taraftarlarına "sustu bipneler" diye bağırıyorlardı. Hele hakem bir hata yapsın, ağzının payını "Bipne hakem" olarak alıyordu.
Biz çocukların ağzında bile bu "bipnelik" lafı çok kullanılıyordu. Hele bir arkadaşımız beklenilenin dışında bir davranışta bulunsun, söz verip te sözünü tutmasın "bipneliğin lüzumu yok" diye tepkimizi belirtirdik.
Zeki Müren, Bülent Ersoy, Devran Çağlar "bipne" kavramının somut örnekleriydi. Bir de Rock Hudson!
Çocuk aklımla anlam veremezdim bu "bipnelik" mevzuuna. Hatta bakın bu örneği vermek zorundayım. Yağmur sonrası gökyüzünde ebemkuşağı denilen, gökkuşağı belirdiğinde... denilirdi ki kim ki altından geçerse bu gökkuşağının kızsa oğlan, oğlansa kız olur. Şimdilerde lgbt'nin amblemi olan ebemkuşağı...
O yıllarda sinemalarda yoğun bir şekilde erotik ve porno filmler oynar olmuştu. Tıpkı müterake yıllarının İstanbul'unda açılan 52 ayrı sinema salonunda gösterilen dönemin erotik filmleri gibi. Hoş sonrasında sinema sektörü dünyada Yahudilerin, Türkiye'de Ermenilerin tekelinde olacaktı.
Anlatımını yaptığım yıllar bizimde ergenlik dönemini yaşadığımız yıllardı.
Kulaklarımıza gelen duyduğumuz bazı söylentiler bizi şaşkınlığa sürüklüyordu. Eşekle, köpekle, kümes hayvanlarıyla olan sapık ilişkiler mide bulantılarına yol açıyordu. Henüz damacana ve cansız mağaza vitrini mankeniyle zifaf olayı gerçekleşmemişti.
Dünyanın patronları bu kadar güçlü bağırmıyorlardı; Tek dünya dini, dili, devleti ve cinsiyeti diye!
Henüz Türkiye'nin bipneleri bu kadar organize değillerdi. Evlad-ı Fatihan topraklarında "Onur Yürüyüşü" adı altında, hem de Ramazan ayında yüzbinleri toplayamıyorlardı. Onlar E5 in sapık şoförlerine sex işçiliği yapmakla yetiniyorlardı. Eğitim-Sen diye bir sendika "liselerde cinsel pozitif ayrımcılık" diye bir çalışma da yürütmüyordu. Bipneler siyasal mücadelede de yer alıyorlar özellikle pekkaka ile saf tutuyorlardı. Fransız Kültür Merkezi "Türkiye'de eşcinsel aileler ebeveyn aile olabilir mi" diye konferanslar düzenlemiyorlardı. Almanya, Norveç, Kanada gibi ülkeler Türkiye'de eşcinsel (bipne) sinema filmleri festivalleri de düzenlemiyorlardı.
Henüz zina da suç kapsamındaydı.
Bilgisayarın hayatımıza girip te... bilgi saymanın dışında başka sayımlar yapmaya başladığı sonrası günlerde...
Çocuk pornosunda dünya beşinciliğimiz...
Çocuklara tecavüzler... sonrasında aşağılık cinayetle bu suçları örtme telaşesi...
Ki dar ağacı gündemimizden düşüvermişti Avrupa’yla izdivaç gayretlerimizde... Apo denilen bebek katilini itinayla beslemekle vazifelendirilmiştik. Vatan hainlerine bile bu dar ağacı reva değildi artık.
Soy ağacına kilitlenen bir Türkiye olmadık gündemlerle kirleniyordu.
Bu topraklar artık deist, ateist, bipnenin her türü (lgbt), terörist, ensest yetiştiriyordu.
İslamcılar bile flört eder hale gelmişti. Zina -haşa- günah olmaktan çıkmıştı. Çocuk yaşta gelinler mevzuu bu işlerin kör-topal en mazlum kısmıydı.
Bibpeliğin lüzumu yok bile demek bile ayrımcılık kategorisine girmişti.
İlkokul öğretmenlerinin okuduklarını algılama oranları % 37 mesabesindeydi.
Eğitimin hali içler acısıydı.
Çizgi filmler bile ibneliği meşrulaştırıyordu. Batman'in sevgilisi olduğunu öğreniyorduk Robin'in. Gay Mickey, Lez Mickey ile çocuklarımız bu bipne dünyaya adapte ediliyorlardı.
2008 de Türkiye' de eşcinsel evliliği meclise teklif olarak getirilmişti.
Bir de masumlaştırılıyordu ki sormayın... Tanrı böyle yarattı deyip sapkınlıklarına ortak ta arıyorlardı.
Cehalet mikrobu insanlığa ilk önce cinsel uzuvlarından bulaşır. Ki üniversite öğrencileri bu ülke de "Lut kavminin çocuklarıyız" diye döviz asmadılar mı? Hani "zulüm 1453'te başladı" diyen Bizans tohumları.
İmtihanın en ağır safhasındayız. Sapıklar her yerde! Bir algı var sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir..
Oysa; Sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
2 yaşında yavrunun tecavüzden can verdiği bu dünyada daha fazla üzeri kapalı konuşamayacağım!
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda çoook dar bir pantolon giyse, sapık / rezil vs. diye bağırırsınız ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız? Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsun da, erkeğinkini neden alıyorsun elinden?(!)
Senin avretinin belli olması moda, erkeğin ki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metroda bedeninin kokusunu parfümle güzelleştirip, burnumuzun direğini kıran ve yanımızdan ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; bana bakma dediği gibi beni koklamayın da diyebilir mi? Niye otobüsteki belki 10-20 adamın özgürlüğü alınıyor ellerinden? Bu adamlar yol boyunca bu kadını koklaya koklaya gitmek zorunda mı efendim?
Ben helal olduğu halde hiç çarşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarzda gezen abi / amca görmedim. Siz gördünüz mü?
Görsek sapık diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden.
Peki ben domates seçerken sapık ablanın göğüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar göğüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalçasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturtur musunuz?
Ne münasebet deli midir sapık mıdır nedir! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan, kalçasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor!
Velhasıl kelam kardeşler..
Sokaklarda yatak odası kıyafeti ile dolanan her kadında bir o kadar sapıktır!
Toplumun ahlakını bozuyorlar!
Toplumun kalitesini düşürüyorlar!
Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü, kalçasını, bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa bu da bir ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR!
Sokaklardaki bu giyinik çıplaklar düzelmedikçe, toplumda düzelmeyecektir! Allah Subhan ve Teala Kuran'da "Kalbinde hastalık bulunanlardan" söz ediyor! Kadınlara seslerine bile dikkat etmelerini emrediyor ki kalbinde hastalık bulunanlar başka türlü anlamasın!

Fehmi Demirbağ

adminadmin