Dünya
Giriş Tarihi : 11-09-2022 10:01   Güncelleme : 11-09-2022 10:01

Çağın terörizmi: İngiliz sömürgeciliği

Kraliçe Elizabeth’in ölümüyle İngiliz Kraliyet Ailesi, dünyaya yine seyirlik bir cenaze protokolü sundu. Oysa aylar öncesinden provaları yapılan ölüm seremonisinin perde arkasında insanlığın yüz karası İngiliz sömürgeciliği yatıyor.

Çağın terörizmi: İngiliz sömürgeciliği

Kraliçe Elizabeth'in ölümüyle İngiliz Kraliyet Ailesi, dünyaya yine seyirlik bir cenaze merasimi sundu. Oysa aylar öncesinden provaları yapılan ölüm seremonisiyle konuşulan Kraliçe için modalyonun öbür yüzünde insanlığın yüz karası katliamlar yatıyordu

Kraliçe Elizabeth arkasında kan ve gözyaşı bıraktı...

MONARŞİNİN petrol zengini silah tüccarlarıyla kana buladığı topraklarda işlenen milyonlarca cinayete dair tek satır yazmayan medya devleri, tarihin en utanılacak sabıkasına sahip Kraliçe için saatlerce methiyeler düzdü. Çünkü bizim ısrarla 'İngiltere' dediğimiz ancak gerçekte 54 devleti temsil eden Commonwealth of Nations denilen İngiliz Milletler Topluluğu’nun da başı sayılan Kraliçe, öldüğü güne kadar hâlâ bu devletlerden 16’sının ‘resm devlet başkanı’ sıfatını taşıyordu. Varsın krallıkların artık sembolik olduğunu düşüneduran zavallılar, bugün hâlâ demokrasinin beşiği kabul ettikleri Avrupa'da sömürgeciliği temsil eden monarşinin altın çağını yaşadığını görmesin.

KATLİAMLARI GÖZLERDEN KAÇIRDILAR

Televizyon ve sosyal medya ekranlarından Royal bebekleri, Prens Charles’ın çapkınlıkları, Kate gelinin ‘asi’liği, şatafatlı arabalarıyla dünyaya kendini 'pempe dizi' izliyor gibi izlettiren İngiliz Kraliçesi'nin temsil ettiği tek şey vardı o da, 'uluslararası terörizm'. Ekranlarda boy boy görünmese de kolları ve bacakları kesilen binlerce İskoçyalı, acımasızca öldürülen İrlandalılar, gözünün yaşına bakılmadan katledilen 25 milyon Hintli, hastalıklara maruz bırakılarak yüzde doksanı yok edilen Aborjin halkı, ölüme terk edilen 300 bin Kenyalı, Kraliçe Elizabeth'in 90 küsür yıl boyunca temsil ettiği makamın en büyük utanç mirasıydı.

ÖZÜR BİLE DİLEMEDİ

Kraliçe'nin, Afrika’yı kılcal damarlarına kadar sömüren uluslararası şirketlerin tamamındaki ortaklık hisselerine tüyü bitmedik yetimlerin kanının bulaştığını hiç kimse yazmadı. 1915'te Yeni Zelandalıları ve Avusturyalıları alıp Çanakkale'ye saldırarak 250 bin vatan evladını şehit edenler de Kraliçe'nin komutanlarıydı. 1945'e gelindiğinde 1 milyon nüfuslu Dresden'i havadan bombalayarak kadın ve çocukları katledenler yine İngiliz uçaklarıydı. İngiliz askerlerinin Irak'ta kaç çocuğu katlettiği bilinmese de bir dönem BM Çocukları Kurtarma Fonu'nun Başkanı sıfatıyla Prenses anneydi. İşlenen bunca cinayet için bir kuru özür bile dilemedi.

İskoçya'da sivil halkın kolları ve bacakları lime lime edildi. İngiliz monşerlerin sömürü düzenine isyan eden 25 milyon Hintli, kadın çocuk demeden katledildi.

Hastalıklara maruz bırakılan Aborjin halkı göz göre göre yok edildi.

Afrika'nın ciğerleri sökülürken binlerce sivilin canına kastedildi, toprakları yüzyıllar boyu sömürü düzenine tutsak edildi.

Yeni Zelandalılar ve Avusturyalıları peşine takarak Çanakkale'de ülkemizi işgale kalkışarak binlerce vatan evladını şehit ettiler.

İngiliz petrol şirketlerinin ve silah tüccarlarının kasaları dolsun diye Libya, Suriye, Irak, Mısır ve Yemen'de yakılan iç savaş ateşinde yüzbinlerce insan öldü, bir o kadarı da sürgüne mahkum kaldı.

Kanada'nın dört bir yanında ve yatılı okullarda İngilizlerin katlettiği Kızılderili çocukların toplu mezarları ortaya çıktı.

PARAVAN HAYIR DERNEKLERİ

Bugün bakıldığında Kraliyet ailesinin pek çok üyesi, hayır derneklerinin ön sıralarında vitrine çıkarak etrafa gülücükler saçıyor. Kraliyet ailesinin her yeni üyesi bebeğin, doğum kutlamalarını, bütün dünyada ilgiyle seyreden insan sayısının iki milyardan fazla olduğu aşikar. Bu da yaklaşık olarak gezegendeki her üç insandan birine tekabül ediyor. Kraliyet ailesini bundan böyle Kral Charels temsil edecek ve o her ekrana çıktığında İngiliz uçakları, İngiliz petrol şirketlerinin önünü açmak için yine bir başka ülkeyi bombalıyor olacak. Kitleler bombardımanın farkına varmasın diye Charles da tıpkı Kraliçenin yaptığı gibi yine Londra Olimpiyatları açılışında objektiflere gülümserken boy gösterecek, insanlar ona dokunabilmek için yarışırken ekrana taşınacak. Kral’ın elini öpmeye çalışan ve Kraliyet ailesinin kendine köle kabul ettiği insanların fotoğrafları servis edilecek ajanslara. Hindistan'da dile kolay 25 milyon insanın öldürülmesi veyahut 1945'te ikinci dünya savaşının en güvenli şehri gösterilen 1 milyon nüfuslu Dresden'i bombalayan İngiliz uçaklarının yüzbinlerce kadın ve çocuğu katletmesi ve bugün bu katliamların benzerlerinin hâlâ yaşanıyor olması hiç kimselerin aklının ucundan bile geçemeyecek.

***

Zaferleri unutturdular

OYSA bu topraklarda bin yıl boyunca tarihin gördüğü en onurlu ve şanlı zaferler kazanıldı. Ancak hepsi İngiliz’in başını çektiği medya afyonuyla unutturuldu. Enver Paşa’nın amcası Halil Kut Paşa’nın 1916’da, yorgun ve ölmüş bir orduyla Kûtü'l-Amâre’de İngilizlerin 13 generalini, 481 subayını ve 18 bin askerini esir aldığını kimse bilmiyor. Öyle ki Kraliçe, babasının mağduriyetini son yüz yılda bizim tarih kitaplarımızdan sildirmeyi başarabildi. Kitaplardan silinen tek başına Kraliçe’nin mağduriyeti değil, bu toprakların öz evlatlarının zaferiydi. Sayfalardan silinen zafer önce zihinlerden silindi sonra ruh köklerimize bir ‘yenilgi’ olarak enjekte edildi.

***

Savaş onlar için yaşam sebebi

İNGİLİZLERİN en büyük işgal gücü olan medya ve dünyanın en büyük medya devi İngiliz yayın organı olan BBC'nin size bu gerçekleri hatırlatmasını bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü İngiltere işgal etmek istediği topraklarda üvey kardeşi ABD gibi atom bombası kullanarak istediğini almak yerine enformasyon bombalarını kullanıyor. Yaptıkları katliamlardan ötürü özür dilemek yerine dünyaya demokrasi nutukları atan Batılı monarşinin temsilcilerini parlatan sözüm ona modern medya, her fırsatta demokrasinin erdemlerinden, parlamenter sistemin faydalarından, orantısız güç kullanımının yanlış olduğundan söz ediyor. Bunu yaparken de ülkelerin geleceğine kast eden Gezi darbe girişimi benzeri olayları köpürtmek için saatlerce süren canlı yayınlarında seni, yaşadığın toprakların yeşilini ve özgürlüklerini önemsediğini söyleyerek hiç ummadığın yerde savaş çıkartıyor. Çünkü onlar için savaşlar sömürmek için gittikleri coğrafyaları öğrenme yönteminden başkası değil. Kraliçe ve temsil ettiği İngiliz düzeni için ise savaşlar tam olarak bir yaşam sebebi. Bugün Kraliçe ölmüş olsa bile onun temsil ettiği sömürü düzeni biz farkına varmadıkça yaşamaya ve insanlığın başına bela olmaya devam edecek.

**

Son yüzyılda işlenen katliamlar

İngiltere, köle ticaretinin yanı sıra sömürgelerde işledikleri katliamlarla da biliniyor. Tarih boyunca birçok katliama imza atan İngilizler, son yüzyılda da durmadı.

İngiltere ile bugünkü Güney Afrika Cumhuriyeti'nin kurulu olduğu bölgede yaşanan 2. Boer Savaşı (1899- 1902) sırasında İngilizler, çoğunlukla kadınlar ve çocukları kamplarda topladı. Az yiyecek verilen aşırı kalabalık kamplarda, yaklaşık 28 bin Boer (Hollandalıların soyundan gelenler) ve bilinmeyen sayıda siyah Afrikalı öldü.

Hindistan'ın Amritsar kentinde 13 Nisan 1919'da, İngiliz sömürge yönetimine karşı yapılan barışçıl gösteriler, katliamla bastırıldı. İngiliz yetkililerin emriyle askerler, mühimmat bitene kadar ateş etmeye devam etti ve sadece 10 dakikada yaklaşık 1000 protestocu öldürüldü. Tarihe "Amritsar Katliamı" olarak geçen katliam emrini veren Brigadier Dyer, İngiliz halkının kendisine bir teşekkürü olarak parayla ödüllendirildi.

Avukat Cyril Radcliff e 1947'de, Hindistan ile yeni oluşturulan Pakistan arasındaki sınırı, bir öğle yemeği sırasında çizdi. Onun kısa zamanını alan çizime göre, 10 milyondan fazla insan evinden oldu ve yaşanan şiddet olaylarında 1 milyon kadar insan öldürüldü.

İngiliz sömürgesi altındaki Kenya'da bağımsızlık amacıyla başlatılan Mau Mau İsyanı (1951-1960) sırasında, binlerce Kenyalı öldürüldü ve kötü muameleye tabi tutuldu. Bu ölüm ve kötü muameleleri mahkemeye taşıyan Kenyalılara bir kez daha katliamla karşılık verildi.

***

Kraliçe'nin kafasını kopardılar

GEÇTİĞİMİZ yıl Kanada'nın birçok bölgesinde yürütülen çalışmalarda Kızılderili (Yerli) halkına ve çocuklarına ait yüzlerce mezar ve kalıntıların tespit edilmesi, ülkede birçok vatandaşın tepki ve protestolarına hedef oldu. Toplu mezarlara ve ile Kızılderili halkına yönelik yapılanlara karşı tepki gösteren protestocular, Kanada Günü'nde düzenlenen miting sırasında kontrolden çıktı. Kanada'nın Manitoba eyaletinde bulunan Winnipeg kentindeki Manitoba Yasama Meclisi'nde toplanan yüzlerce protestocu, "Her Çocuk Önemlidir" mitingi sırasında "bir zamanlar çocuktuk" sloganları atarak Kraliçe Victoria ve Kraliçe II. Elizabeth'e ait heykeller de dahil olmak üzere Meclis'te bulunan birkaç heykeli yıktı. Bu olaylardan kısa bir süre önce Kanada'nın Britanya Columbia eyaletinde yer alan Kamloops kentinde 1978 yılında kapatılan Kamloops Kızılderili (Yerli) Yatılı Okulu'nda, 29 Mayıs'ta yer radarı yöntemiyle yürütülen çalışmalarda 215 çocuğun kalıntılarına rastlanmıştı. Çocuk kalıntılarının tespitinin ardından Kızılderili halka yönelik yapılanlar ve yatılı okullara ilişkin tartışmalar alevlenmişti.

Kanada'nın dört bir yanında ve yatılı okullarda İngilizlerin katlettiği Kızılderili çocukların toplu mezarları ortaya çıktı. Katliamı protesto eden Kanadalılar Kraliçe Elizabeth'in heykelini yerle bir etti.

***

Sömürü imparatorluğu nasıl kuruldu?

İNGİLİZLER, 16. yüzyılda denizaşırı sömürgeye ve köle ticaretine başladı. 1783'e gelindiğinde Britanya, Amerika ve Batı Hint adalarındaki sömürgelerle büyük bir imparatorluğa dönüştü. Bu ilk imparatorluk, ABD'nin doğuşunu sağlayan Amerikan Devrimi'yle sona erse de İngilizler, 19. yüzyılda Hindistan ve Afrika'da işgalleriyle yeni bir imparatorluk kurdu. Halen bazı sömürgelere sahip olan İngilizlerin imparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki bağımsızlık hareketleriyle sona erdi. 1922'de zirvesine ulaştığında Britanya İmparatorluğu, dünya nüfusunun 5'te 1'ini ve dünya toplam alanının ise 4'te 1'ini yönetiyordu. Yaklaşık 500 yıl süren sömürgecilik dönemi; köle ticareti, kölelerin sömürgelerde kullanılması, katliamlar, kıtlıklar ve toplama kamplarındaki zulümlerle dolu.

Kaynak: Diriliş Postası - Muhammed Şimşek

Recep YAZGANRecep YAZGAN