Kültür
Giriş Tarihi : 25-04-2013 09:25   Güncelleme : 25-04-2013 09:25

EDEP VE HAYANIN DİLİYLE KONUŞACAĞIZ

Başbakan Recep Erdoğan, "Birileri, bütün milli ve manevi değerleri çiğneyip, ölmenin ve öldürmenin çığırtkanlığını yapabilir ama biz, sabırla, metanetle, edep ve hayanın diliyle konuşacağız"

EDEP VE HAYANIN DİLİYLE KONUŞACAĞIZ
Erdoğan, "Kutlu Doğum" etkinliğinde yaptığı konuşmada, gençlere, her zaman, "önce edep, önce haya, önce tevazu" demeyi tavsiye etti.
 
İmam hatipte öğrenciyken, öğretmeninin cumartesi günleri öğleden sonra kendilerini Yahya Efendi Dergahı'na götürdüğünü ve burada kendilerine "Ceddini bil, neslini bil, kendini bil" dediğini aktaran Erdoğan, "İşte bu edeptir. Biz ceddimizi iyi bileceğiz, neslimizi iyi bileceğiz ama hepsinden öte kendimizi bileceğiz" diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Dünyayı değiştirmek, dünyaya barışı egemen kılmak için bile yola çıksanız, önce edep, önce haya diyeceksiniz. İlim için bile yola çıksanız, önce edep, önce haya diyeceksiniz. Evinizde anne babanıza, 'öf' bile dedirtmeyeceksiniz. Kardeşlerinize, sokakta insanlara, dünya üzerinde tüm yaratılmışlara edeple, hayayla muamele edeceksiniz. Edep yoksa, inanın hiçbir şey ama hiçbir şey yoktur. Edebi olmayan hiçbir mücadele hak mücadelesi değildir. Edepten beslenmeyen hiçbir hareket hedefine ulaşamaz. Şunu unutmayın; Fatih Sultan Mehmet'e İstanbul'u fethettiren, azametli ordularından ziyade Akşemsettin hazretlerine gösterdiği edeptir. Yavuz Sultan Selim'i Doğu'nun fatihi yapan, hocasının atının ayağından sıçrayan çamuru süs ve şeref olarak görmesi, hocasına edep göstermesidir. Selahaddin Eyyubi'yi Şark'ın 'sevgili sultanı' yapan, hem Kudüs karşısında, hem de yaratılmışların en şereflisi insan karşısında sergilediği edeptir. Eğer üzerinizde edep ve haya zırhı yoksa, çelikten zırhlar bile size fayda etmez."
 
Gençlerden, konuşurken edebe riayet etmelerini isteyen Erdoğan, "Ya susun, ya hayır söyleyin. Yürürken, yemek yerken, oturup kalkarken, her anınızda lütfen edebe riayet edin. 'Edep ya Hu' sözünü dilinizden hiç eksik etmeyin. Bizim davamız, bizim hareketimiz, bizim gönülleri fethimiz, biliniz ki ancak ve ancak edeple ilerleyecek, edeple zafere ulaşacaktır" dedi.
   
"Sorunların sebebini komplo teorilerinde aramayın"
   
Başbakan Erdoğan, gençlere yönelik sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Bugün ülkemizde, yakın coğrafyamızda karşı karşıya kaldığımız sorunların sebebini, öyle büyük büyük tertiplerde, büyük komplo teorilerinde aramayın. Elbette harici etkenlere bakacağız. Elbette bizim üzerimize yazılan senaryolara karşı çok dikkatli olacağız. Elbette husumeti, çatışmayı, istismarı, sömürüyü bir yaşam tarzı olarak seçenlere, aramıza fitne, nifak sokmaya çalışanlara karşı uyanık olacağız ancak dışarıya odaklandığımız kadar, hatta ondan çok daha fazla içeriye odaklanmak, kendimizi her daim muhasebeye çekmek... Ölmeden önce kendinizi muhasebeye çekiniz. Dışarıyla mücadeleden önce kendimizle mücadelede muzaffer olmak zorundayız."
 
Edebin terk edildiği yerde sefalet ve husumetin olacağını anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
 
"Kardeşin kardeşe hürmet göstermediği, edeple muamele etmediği yerde çatışma olur, terör olur. Edebin önemsenmediği yerde ilim değil cahillik olur; ilerleme değil gerileme olur, büyüme değil çöküş olur. İşte sizler, siz gençler, bu ülkede, tüm bu coğrafyada, edebin değerini tek tek anlatacak, edebin önemini hatırlatacak ve en başta edep ve hayayı tüm coğrafyaya egemen kılacaksınız. Biz, imam hatip okullarını, işte en başta bunun için önemsiyoruz. İlmini Kur'an-ı Kerim'den, edebini Siyer-i Nebi'den almış bir gençliğin dünyayı değiştireceğine yürekten iman ediyoruz."
 
Ortaokul ve liselerde seçmeli olarak konulan Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin tercih edildiğini, bunun bir değişim ve dönüşümün adı olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Şunu herkesin bilmesini istiyorum; Kur'an'ın aydınlığının olduğu yerde husumet olmaz, nefret olmaz, çatışma olmaz. Hazreti Peygamber'in hayatını kendi hayatına tatbik edenlerin olduğu yerde hukuksuzluk olmaz, adaletsizlik olmaz, hakka tecavüz olmaz, öldürmek, yaralamak olmaz. Çünkü bir insanın ölümü tüm insanlığın ölümü gibidir. Milli ve manevi değerlerle yetişmiş, bu toprakların kadim medeniyetine şekil veren edep ve haya kültürüyle büyümüş insanların olduğu yerde dışlama olmaz, horlama olmaz, aşağılama olmaz. Kalbinde Allah sevgisi, kalbinde peygamber sevgisi olan, yaratılanı yaradandan ötürü hoş görenlerin olduğu bir toplumda ırkçılık olmaz, kavimcilik olmaz, kabilecilik olmaz, ayrımcılık olmaz."
   
"Birileri edebini bozabilir"
   
"Biz, sorunlarımıza başka yerlerden çözümler aramayacağız. Biz, çözümleri ithal edenlerden, çözümleri taklit edenlerden olmayacağız" diyen Erdoğan, "Eğer özümüze bakarsak, eğer ecdadımıza bakarsak, eğer kendi medeniyetimize yönümüzü dönersek, eğer bu toprakların edep ve hayasını kuşanırsak, inanın çözülemeyecek hiçbir sorun ama hiçbir sorun kalmayacaktır" dedi.
 
Erdoğan, bugün terör meselesinin çözümü için başlatılan yeni süreci de edep ve hayadan taviz vermeden sürdüreceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
 
"Birileri edebini bozabilir. Birileri, 'Bu toprakların insanı' olduğunu söyleyip, bu toprakların edep ve hayasından nasibini almamış olabilir. Birileri, edebin dili yerine nefretin, husumetin, öfkenin, kanın diline esir olabilir. Birileri, bütün milli ve manevi değerleri çiğneyip, ölmenin ve öldürmenin çığırtkanlığını yapabilir ama biz, sabırla, metanetle, edep ve hayanın diliyle konuşacağız. Biz, öfkenin ve nefretin değil sevginin diliyle konuşacağız. Biz, ayırmanın, bölmenin, çatıştırmanın diliyle değil kardeşliğin diliyle konuşacağız."
 
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden, akrabasına iyilik etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin, ya da sussun..." şeklindeki hadisi hatırlatan Erdoğan, "Evet biz hep hayır söyleyecek, her zaman da hayrın ve Hakk'ın yanında duracağız. Niyet hayır diyecek, inşallah hayırlı akıbete hep birlikte erişeceğiz" diye konuştu.
 
Organizasyonu düzenleyenleri ve katılımcıları tebrik edip, "Hazreti Muhammed Mustafa Salallahu Aleyhi ve Sellem'i, El Emin'i, Habibullah'ı, alemlere rahmet olarak gönderilmiş peygamberimizi hürmetle, edeple bir kez daha yad ediyor, Allah'ın salat ve selamı onun, Ehli Beytinin ve ashabının üzerine olsun diyorum" diyen Erdoğan, konuşmasını İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un, "Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep. Medyun O'na cemiyeti, medyun O'na ferdi. Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet. Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret. Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret. Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret" şiiriyle tamamladı.
   
Törende, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da konuşma yaptı.
 
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, konuşmasında "Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde edeple ilgili neler bulabilirim diye çalıştığım zaman gördüğüm bir şey vardı; esasında Kur'an, Allah'ın nasıl bir edep istediğini baştan sona ortaya koyuyor" dedi.
 
Hz. Muhammed'in, bu edebe uygun bir hayatın nasıl yaşandığını gösterdiğini dile getiren Bozdağ, "Hz. Mevlana ve Kur'an'daki ayetler baştan sona 'edep' diyor. Bu vesileyle bu edebe uygun bir yaşantıyı Allah'ın bize nasip etmesini diliyorum" diye konuştu.
 
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da kürsüye selamlama konuşması yapmak için çıktığını belirterek, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
adminadmin