Güncel
Giriş Tarihi : 15-03-2019 10:58   Güncelleme : 15-03-2019 10:58

Erdoğan; Türkiye güçlenip bağımsız adımlar attıkça bir yıpratma savaşıyla karşı karşıya kaldı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Show TV, Habertürk TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınına katıldı

Erdoğan; Türkiye güçlenip bağımsız adımlar attıkça bir yıpratma savaşıyla karşı karşıya kaldı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Show TV, Habertürk TV ve Bloomberg HT ortak yayınıyla, İstanbul Mabeyn Köşkü’nden canlı olarak ekranlara getirilen, “Cumhurbaşkanı ile Özel” programına konuk oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Show TV, Habertürk TV ve Bloomberg HT televizyon kanallarının ortak yayınına konuk oldu. Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü’nde gerçekleştirilen ve canlı olarak yayınlanan programda Veyis Ateş ve Ece Üner'in sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemdeki bazı konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“BUGÜN VESAYETÇİLER, HALK DÜŞMANLARI DEĞİL, BİZİMLE BERABER HALK İKTİDARDA”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken okuduğu bir şiirden dolayı girdiği cezaevinde, bugün avukat olan bir çocuğun ‘Sizi savunmak için avukat olacağım’ dediği mektubunun hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşadığı o yıllara değindi. Hapishanede her gece sabah namazına kadar kendisine gönderilen destek mektuplarına cevabi mektuplar yazdığını ve bu mektupların yaklaşık 10 bin kadar olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi pek çok yerde bu mektuplarla karşılaştığını, mektuplarına cevap verdiği o kişilerin, yazdığı mektupları hatıra olarak saklayıp bugün kendisine gösterdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tabii farklı bir duygu veriyor insana; orada başlayan o süreç olmamış olsa biz bugünlere gelemezdik” dedi.

40 yıllık siyasi hayatı boyunca daima Türkiye’yi büyütmek, özgürleştirmek ve bu özgürlük mücadelesinde pay sahibi olmak için çalıştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset alanına gökten zembille inmediğini, gençlik döneminde siyasete o günkü partisinin gençlik kollarında çalışmaya başlayarak girdiğini söyledi.

“Halkımız bizi buraya taşıdı, biz de halkımızı bu ülkede iktidarın merkezine taşıdık ve halkımızla iç içe olduk” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaseti halka efendi olmak için değil, hizmetkâr olma anlayışıyla yürüttüklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Bugün vesayetçiler, halk düşmanları değil; bizimle beraber halk iktidarda. Ama daha önce halkın iktidarı diye bir şey yoktu, yani ‘halkçıyız’ demekle halkçı olunmuyor. Kalkıp da halkının ensesine tokadı atan halkçı olamaz. Öbür tarafta, ‘Oy varsa hizmet var’ demek suretiyle bir büyük şehrin belediye başkanı olacaksın, ondan sonra halkçı olacaksın; böyle halkçılık olmaz. Ve bütün bunlar işte bir gerçeği gösteriyor, halkımız da bizi aldı buralara getirdi, biz de halkımızı bu ülkede iktidarın merkezine taşıdık; önemli yanımız bu. Tabi bir taraftan bugün vesayetçiler artık kesinlikle iktidarda değil ve olamayacaklar da. Ama halkımız iktidarda ve iktidar olmaya da devam edecek.”

“TÜRK SİYASETİNDE VESAYETÇİ ODAKLARLA MÜCADELE ETMİŞ BÜTÜN SİYASİ AKTÖRLERİN YENİ BİR HÜKÛMET SİSTEMİ TALEBİ OLMUŞTUR”

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile ilgili bir soruya verdiği cevapta, başkanlık sisteminin Osmanlı döneminden bu yana siyasetçilerin gündeminde bir konu olduğunu ve Gazi Mustafa Kemal’in Türkiye’yi fiilen başkanlık sistemiyle yönettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin Türkiye’nin demokratik siyasetinin en güç projelerinden biri olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk siyasetinde vesayetçi odaklarla mücadele etmiş bütün siyasi aktörlerin yeni bir hükûmet sistemi talebi olmuştur. Ve ben de ta o zamanlarda, yani Belediye Başkanlığı dönemleri dâhil hep bunu dillendirmişimdir” diye konuştu.

Bir yönetim sisteminin yerleşmesi için on yılları alabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabineyi teknokrat ve bürokratlardan değil, piyasa tecrübesi olan kimselerden oluşturduklarına dikkat çekerek, “Buradaki hedef nedir? Daha az bürokrasi ve daha hızlı karar alma imkânı, böylece güçlü bir yürütme, güçlü bir icra ortaya koymamız lazım, bu şimdi doğdu. Şimdi bundan sonra bunu daha da zenginleştirmemiz lazım, bunu zenginleştirdikçe netice çok daha farklı olacaktır” sözlerine yer verdi.

“TÜRKİYE GÜÇLENİP BAĞIMSIZ ADIMLAR ATTIKÇA BİR YIPRATMA SAVAŞIYLA KARŞI KARŞIYA KALDI”

Son dönemdeki konuşmalarındaki beka vurgusu hatırlatılarak, “Devletin devamlılığına ilişkin ne gibi bir tehdit altındayız içeride ya da dışarıda? Niye bu vurguyu bu kadar sık yaptınız?” şeklindeki soruya verdiği cevapta Türkiye’nin 40 yıldır terör örgütlerine karşı mücadele verdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güçlenip bağımsız adımlar attıkça bir yıpratma savaşıyla karşı karşıya kaldığını vurguladı.

Ülke içinde PKK, DHKP-C, FETÖ, sınır dışında PKK’nın kolları olan YPG ve PYD terör örgütleri ile Türkiye’nin mücadele etmek zorunda kaldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bu terör örgütleriyle bir mücadele ki bunların hepsi aslında bir beka mücadelesinin terör koalisyonuna bir defa tam manasıyla bir tanım getiriyor. İşte biz bunlara karşı ne yapıyoruz? Şimdi bir mücadele veriyoruz. Şimdi bunlara bir mücadele verilmemesi düşünülebilir mi?” ifadelerini kullandı.

‘Beka meselesi yoktur’ diyerek Türkiye’nin önünde duran gerçeği hafife almaya, sulandırmaya çalışanlara karşı, bu işin ne kadar ciddi olduğunu dillendirmeye mecbur olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Coğrafyamıza kan ve gözyaşı hâkim olmuşken, tehlike sınırımıza kadar dayanmışken, kimse bizden bir defa bu konuda susmamızı bekleyemez” diye ekledi.

“TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN CANIMIZI VERMEYE HAZIRIZ”

Yöneltilen soru üzerine, İyi Parti Genel Başkanının Denizli’de ve Aydın’da ‘Cumhurbaşkanının terörist dediği Denizliler’, ‘Cumhurbaşkanının terörist dediği Aydınlılar’ ifadelerini kullandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir siyasi partiye oy verene ‘terörist’ ifadesini kullanmadığının ve kullanmayacağının altını çizdi ve “Zira siyasetin bu kadar acemisi değilim” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Tayyip Erdoğan böyle bir şeye tahammül etmez, edemez. Çünkü ben hiçbir vatandaşıma kalkıp da ‘terörist’ diyecek kadar bu işlerin farkında olmayan birisi değilim, daha kaba bir ifadeyle enayi değilim, bunu iyi bilirim. Aydın’da aynı şekilde. Ben siyasetin içinde halkının bir defa gazabına gelmeyi asla düşünmeyen birisiyim. Ve nerede halkının gazabına gelir gelmez, bunları da iyi bilirim. Ancak HDP’ye bunu derken, HDP’nin başındakiler eğer sizin de şu anda video kayıtlarınızda varsa, mesela şu anda Edirne’de cezaevinde olan, birçok yerlerde cezaevinde olan HDP’nin biliyorsunuz milletvekili veya farklı şeyleri var, bu adamların hepsi şu anda bir teröristin tanımı neyse bunlarda o var, ben onlara söylüyorum.”

Bölücü terör örgütü güdümündeki partinin eş başkanlarının ve yetkililerinin terör örgütüne ve elebaşına desteklerini ifade ettikleri açıklamalarının video kayıtlarının gösterildiği programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör eylemlerinden dolayı cezaevinde olan ve çok daha ileri gidiyorum, Diyarbakır’da 53 vatandaşımızın ölümüne neden olan bir kişi var. Şu anda bu Edirne’de cezaevinde; işte benim ‘terörist’ dediklerim bunlar” sözlerine yer verdi.

Söz konusu partinin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerini kastederek kullandığı ‘Kürdistan’ ifadesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de böyle bir bölge yok. Ama bunların bütün hedefi, ülkemizi bizim bir defa bölmek. Hâlbuki biz Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü için canımızı vermeye hazırız. Nitekim bizim Anayasamızın başında da bu yok mu? Bu var. Bunlar bir defa Anayasayı falan tanımıyorlar. Bu kadar açık ve net konuşuyorum. Anayasayı tanımayan bu adamlar bu ülkede cirit atıyorlar. Ben bunlara ‘terörist’ diyorum. Yoksa bunlara dahi oy verenlere ben ‘terörist’ demem. Niye? Çünkü biz o bölgenin bir zamanlar 1 numaralı partisiydik, şu anda da yarışıyoruz, yine geçeceğiz onları. Ama bir zaman gerekecek, çünkü bölgede bu noktada hakikaten korkuya dayalı oluşmuş bir yapı var.”

“EZAN, BAYRAK VE VATAN GİBİ DEĞERLER BU MİLLETİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR”

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Taksim Meydanı’ndaki yürüyüşte ezanın ıslıklarla protesto edildiği olaya da değinilen programda, söz konusu yürüyüş için bir müracaatın ve iznin olmadığını hatırlatarak katılımcıların düdükleriyle oraya hazırlıklı olarak geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepiniz düdüklerinizle, her şeyinizle oraya geliyorsunuz ve tam ezan okunuyor ve bunlar ötmeye başlıyor veya öttürülmeye başlıyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ezan, bayrak ve vatan gibi değerlerin, bu milletin kırmızı çizgisi olduğunun ve bu değerlere yönelik her türlü saldırının, beka tartışmasından bağımsız düşünülemeyeceğinin altını çizdi ve “8 Mart’ta da seçimler öncesinde kadınların arkasına saklanarak âdeta siyasi bir kumpanya düzenlemeye kalktılar ve bu özgürlük değil, biz buna tabii ki dedik ki asla müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz. Eğer siz bir yerde bu işi açık tutarsanız ondan sonra da bunun önüne geçemezsiniz” değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinin de 8 Mart Kadınlar Günü’nü Şanlıurfa’da kadınların katılımıyla bir kapalı spor salonunda çeşitli etkinlikler ve konuşmalarla kutladıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu böyle de yapabilirlerdi, ama onlarda böyle bir anlayış yok” dedi.

“KANAL İSTANBUL, İSTANBUL’UMUZA AYRI BİR GÜZELLİK KATACAK”

Kanal İstanbul ile ilgili soruya verdiği cevapta projenin hazır olduğunu ve bu yıl içinde ihalesinin yapılacağını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanal İstanbul âdeta Süveyş, Panama bunlardan sonra dünyada çok daha farklı bir proje olarak hazırlandı, proje muhteşem. İnşallah her iki tarafıyla ayrı bir zenginlik katacak. Ve tabi planlı bir yapılanmanın da olacağı bir proje olduğu için İstanbul’umuza ayrı bir güzellik katacak” ifadelerini kullandı.

“MİLLETİMİZİN REFAHINI YÜKSELTECEK POLİTİKALARI EMİN ADIMLARLA UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Ekonominin de konuşulduğu yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asıl krizin seçimden sonra olacağına yönelik birtakım iddialar var, ne dersiniz ufukta böyle bir kriz görüyor musunuz seçim sonrası?” şeklindeki soruya cevaben şunları söyledi: “Ben tam aksini söylüyorum, tam aksini; artık bu krizler diyorum geride kaldı. Şimdi bizim için 2019 tam aksine ateşlemenin yapılacağı ve kalkınmanın çok daha iyi bir noktada olacağı bir yıl. Çünkü 2019 güncel verileri ekonominin ılımlı bir toparlanma eğilimine girdiğini işaret ediyor bu açıkça ortada. Artan ihracat ve turizm gelirleri var, turizmde çok iyi bir noktaya geldik ve bu tabi bunlar büyümeyi besleyen bizim ana kalemler. Ve Nisan ayı itibariyle de yapısal reformlarla atacağımız adımlarla süreci daha da güçlendireceğiz, bu noktada bir sıkıntımız yok. Tabii şu anda cari açığı bir defa azaltıyoruz, katma değer üretimini de bu vesileyle bir defa artıracağız. Milletimizin refahını yükseltecek politikaları emin adımlarla bir defa uygulamaya devam edeceğiz.”

Petrol ve doğal gazda Türkiye’nin dışa bağımlılığının cari açığı olumsuz istikamette tetikleyen bir süreç olduğunu; ancak bunun dışında pek çok şeyi başarmış konumda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayii ürünleri ihracatından geçen yıl 2,5 milyar dolar girdi sağlandığını örnek gösterdi.

Sermaye piyasalarına yılın ilk iki ayında girişin 600 milyon doları bulduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki, yatırımcının bu noktadaki algısı olumlu istikamette gelişiyor, yani öyle endişe edilecek bir şey yok. Ama muhalefet bizim ülkemizde zaten içimizdeki en büyük olumsuz tetikçi. Onlar sürekli bu konuda ne yapabiliriz, olumsuz nasıl gösteririz bunun gayreti içerisindeler” şeklinde konuştu.

Mevcut finansal ve reel piyasaların bu coğrafyadaki en yüksek getiriye sahip potansiyeli sunduğunu, bunun da yabancı yatırımcıların ilgisinin son aylarda artmasında çok ciddi bir motivasyon olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel ekonomide artan zorluklara rağmen Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekten itibaren yeniden bir pozitif büyüme rakamları açıklayacak kapasiteye sahip olduğuna inanıyorum” dedi.

“MESCİD-İ AKSA SADECE MÜSLÜMANLARIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA HIRİSTİYAN DÜNYASININ DA KUTSAL MABEDİ KONUMUNDADIR”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun sosyal medya hesabından kendisine yönelik ifadelerinin sorulduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’de yaklaşan seçimlere işaret etti ve “Aynı zamanda Netanyahu İsrail’de adı yolsuzluklara bulaşmış, rüşvete bulaşmış gerek kendisi, gerekse eşi ve şu anda tabi henüz hakkında karar verilmiş değil, ama bu şaibeyle dolaşan birisi durumunda ve ‘Türkiye’de hapislerdeki gazeteciler’ vesaire gibi bir yerden girerek suyu bulandırmaya çalışıyor” sözlerine yer verdi.

İsrail yönetiminin Müslümanların ibadethanesine postallarla girecek kadar seviyesiz ve orada kadınlara, çocuklara zulmedecek kadar zalim olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda İsrail’in cezaevlerinde binler yani on bine yakın çocuk, kadın ve yaşlı insanlar var neresi bunun demokrasi?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Orada bir defa inanç özgürlüğü yok, düşünce özgürlüğü yok, fikri özgürlük yok, şu anda tüm vatandaşların değil, o sadece Yahudi halkının ulus devletidir, tüm halkının olması mümkün değil. Kendi vatandaşlarını birinci ve ikinci sınıf vatandaş olarak kategorize ederek ırkçılığın kötü bir örneğini veren ülke dünyada neresidir derlerse tek söylenecek yer İsrail’dir, İsrail böyle bir ülke. Bu ırkçı yaklaşımı biz kınıyoruz. Türkiye’de en ufak bir durum ortaya çıktığında kıyameti koparan kimi Batılı ülkelerin bu açıklama ve Harem-i Şerif baskını karşısında ben hâlâ ne yapacaklarını bekliyorum, bak Batı’da herhangi bir ses yok. Kaldı ki Harem-i Şerif, Mescid-i Aksa sadece Müslümanların değil, aynı zamanda Hıristiyan dünyasının da biliyorsunuz kutsal mabedi konumundadır, onlar da oraya öyle bakarlar. Ama şu anda Batı sesini çıkarıyor mu? Çıkarmıyor. Biz sesimizi çıkarıyoruz.”

İsrail’in Kudüs’ün tarihî ve hukuki statüsünü aşındırmak için sahada yarattığı oldubittilerle mücadele etmeyi sürdüreceklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Netanyahu şimdi seçim de yaklaşıyor ya seçimler yaklaşırken şu anda o çılgına döndü acaba ne olacak, ne olur filan gibi. Ben daha önce de orada başbakan gördüm veya başbakanlar gördüm onlarla da bu konuları hep konuştuk, ama ben böylesini görmedim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Çünkü bu adamın Mescid-i Aksa’nın bizdeki kutsiyetine yönelik en ufak bir hassasiyeti yok. Bizi belki tahrik etmeye çalışıyor, yani ülkemdeki özellikle onlara ait mabetlerle ilgili tahrik etmeye çalışıyor, ama biz bu tahrike gelmeyiz. Çünkü benim ülkemde yani eğer haham başı varsa, onların dini temsilcileri varsa biz bu oyuna gelmeyiz, yani bunu da özellikle söylemek isterim. Ama maalesef Mescid-i Aksa’nın kutsiyetini bir kez daha pervasızca ihlal etmiş, din özgürlüğüne saygı göstermediğini ortaya koymuştur. Ama bu adama bakıyorsunuz dünyadaki birçok siyasi liderler işte kırmızı halılarla vesairelerle karşılamak suretiyle gereğini bunlara o şekilde yapıyorlar, ama biz o şekilde bunu yapamayız.”

“BİZİM İÇİN ASLOLAN, BİRİNCİ DERECEDE TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİDİR”

S-400 savunma sistemi ve F-35 savaş uçakları ile ilgili gündemdeki tartışmalara da yer verilen programda, F-35’lerle ilgili sürecin normal bir şekilde işlediğini, ilgili personelin ABD’de eğitim almaya devam ettiğini, Kasım’da uçakların Malatya’ya gelmesini beklediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi ABD yetkililerinin konu ile ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine, “Şunu bir defa açık, net ortaya koymam lazım: Her zaman vurguladığım gibi, bizim için aslolan, birinci derecede Türkiye’nin güvenliğidir, yani biz bu güvenlik meselesinden taviz veremeyiz” vurgusunda bulundu.

Güney sınırından Türkiye’ye yönelik gerçek bir tehdidin olduğunu ve böylesi bir tehditle karşı karşıya olan bir ülkenin, güvenliğini tabi ki teminat almaları gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte ABD’den Patriot savunma sistemlerini almak istediklerini; ancak ‘Kongre müsaade etmiyor’ cevabı verildiğin ve bunun üzerine gerekli çalışmaları başlattıklarını hatırlattı.

Rusya’nın S-400 savunma sistemiyle ilgili olarak, ödemedeki faiz oranlarında, kredi temininde ve ortak üretim noktasında çok çok olumlu bir yaklaşım sergilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Şimdi biz bu işi bitirdik, yani bizim buradan geri adım atmamız filan söz konusu değil” diye ekledi.

Davetine icabet ederek Fazıl Say'ın “Truva Sonatı” konserine katılımı hatırlatılarak, “Sizce toplumun bunun gibi başka hamlelere de ihtiyacı var mı?” sorusuna verdiği cevapta, bu konuda atılacak adımların, o davetin ve görüşmelerinin önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanatçının 29 Ekim resepsiyonunda Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde vereceği konsere ilişkin şu açıklamaları yaptı: “Kendisinden özellikle 29 Ekim için bir beste yapmasını istedik, o da bir beste 29 Ekim için yapacak ve onu da şöyle ayrıca bir, iki parçasıyla destekleyerek bize zannediyorum şöyle bir saatlik bir sunumu olacak. Çünkü bizim hakikaten salon muhteşem, yani diyebilirim ki tam bir opera binası oldu. Eksikleri de olabilir; ama şu anda ülkemizde henüz onun benzeri yok ve ben Fazıl Beyin orayı da beğeneceğine inanıyorum.”

“3600 EK GÖSTERGENİN HAYATA GEÇİRMESİNİ İNŞALLAH BU YIL İÇİNDE GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”

Programın sonunda, doktorların ve tüm sağlık çalışanlarının, 100’üncü yıl dönümü idrak edilen 14 Mart Tıp Bayramını kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, doktorların yanı sıra askeri, jandarmayı, polisi, öğretmenleri ve din görevlilerini kapsayan 3600 ek göstergeyle ilgili beklentiye değinerek şu açıklamayı yaptı: “Bu beklenti de inşallah Parlamento’nun açılışından sonra gündemimizde. Arkadaşlarımız bununla ilgili çalışmalarını yaptılar, inşallah bunu hayata geçireceğiz ve bu sıkıntıyı da inşallah böylece aşmış olacağız. Ve bunun biz vaadini yaptık, hayata geçirmesini de inşallah bu yıl içinde gerçekleştireceğiz.”

adminadmin