Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 08-05-2017 09:13   Güncelleme : 08-05-2017 09:13

Feto İslam Deccalının Ta Kendisidir

FETÖ örgütü ve elebaşı F. Gülen, yaptığı fitne eylemleri ve İslam düşmanlığı ile tarihin kara sayfalarına geçmiştir. İnsanlığın ortaya çıktığı tarihten kıyamete kadar bu kadar büyük bir aldatıcı gelmemiş ve gelmeyecektir. Öyle işler yapmıştır ki Şeytan kendi halinden utanmaktadır. Çünkü insanoğlunun içinden çıkan bu şahsı gördükçe “ben bunun kadar muvaffak olamadım” diyerek şeytanlıkta dahi geri kaldığını itiraf etmektedir.

Feto İslam Deccalının Ta Kendisidir

İslam Deccalı unvanını hak edecek kadar azgınlaşmış örgüt lideri, bağlılarını dinin en hassas konularını kullanarak etkilemeye çalışmaktadır. İslam’ın reddettiği büyücülüğü dahi en iğrenç metotları kullanarak icra etmektedir. Bir dolarlık banknotlar ve “Kıtmir Bütyüsü” adı verilen efsunlu belgeler orta yerdedir. Bunu inkar da etmiyorlar.

Feto’nun sapkınlığını anlatmak için çok defa söylenmiş bir hatırayı tekrar nakledelim. Bu sayede isimleri hala hayatta olan insanların dilinden bu sapkınlığın boyutları anlaşılmış olsun. Bahriyede bunlarla 15 yıl mücadele ettim. Maalesef namazına başlamış olan arkadaşlarımı namaz kılmaktan alı koydular. Oruç tutanı hakeza. Bunlar yetmemiş gibi içki içmeyi ve her türlü ahlaksız davranışı yapmayı olağan hale getirdiler. Bir de buna akla hayale gelmedik bahaneler bulup insanları aldatmaya çalıştılar. Lakin büyünün tesiri öyle büyüktür ki bunca fenalık ortaya çıktıktan sonra hala bunun etkisinden kurtulamayan tutum ve davranışları gösteren insanlara rastlamak mümkündür.

Feto’nun Süfyaniyetin Dördüncü Rüknü olduğunu ispatladığım yüzlerce makale neşrettim. Bunları bir çok İslam alimine okuyup hepsinin tasdik etmesine şahit oldum. Yine bunlara devam etmek gerekiyor zira bu büyünün tesirini kırmak oldukça zor olmaktadır. Bakın Güney Afrika Cumhuriyetinde yüzlerce insanın huzurunda cereyan etmiş bir olay ne kadar güzel bir şekilde Feto’nun sapkınlığını ortaya çıkarıyor:

2011 yılının sonları. Güney Afrika’da "Ali Katırcıoğlu" diye yaşlıca birinin yaptırdığı camiye gidilmiş hem Cumayı orada eda etmek hem de oradaki "Müslümanlarla" selamlaşmak niyet edilmiş. Namazdan sonra caminin yemekhanesine inilmiş. O şehirdeki kolejin öğretmenleri de orada iken 70’li yaşlarda Rizeli bir zat Feto’nun büyüsünü henüz yemiş ki acayip sözler sarf etmeye başlıyor: Feto’nun selamını getirdiğini söyledikten sonra masadaki doğal hiyerarşi gereği devamlı konuşuyor ve soruları cevaplıyormuş.

Öğretmenlerden birisi okuldaki öğrencilerin bazılarının camiye gelmediğinden bahsedince bunları camide namaza nasıl teşvik edelim diye bir soru yöneltmiş. Ahmet Kemal Öncü isimli bir şahıs da hocalığı münasebeti ile bu mühim suale nasıl bir cevap gelecek diye merak etmiş. Şöyle anlatıyor: “Amca kendinden gayet emin bir şekilde şöyle dedi: Bakın hocalar, bu sorunun cevabını Türkiye’de verseydim, Türkiye’deki ahmaklar anlayamazdı ama sizin için bir şans ki Hristiyan bir ülkedesiniz. Gençleri böyle gereksiz yere namaza özendirmeye çalışmayın. Onları Hristiyan olmaya yönlendirin. Bu bir kolaylıktır. Çünkü Hristiyanlıkta namaz yok. Bari Hristiyan olsunlar ki hiç olmazsa namaz borcuyla ahirete gitmesinler!

Bendeniz şok olmuştum bu sözleri duyunca. Bir misafir olarak genelde bulunduğum mahalde susmayı tercih eden biri olarak ""nasıl nasıl! " diye hayretle sormaktan kendimi alamadım. Nasıl dedim. Şaka mı yapıyorsunuz? ! Konuşan "bilge amca" Karadenizliydi. Bir an şaka yaptığını düşündüm. Gülümsedim. Ama emin olmak için bir daha sordum. Amca özür dilerim yanlış anlamadım dimi; namaz kılmakta zorlananlar Hristiyan mı olsunlar dediniz?"

Üstüne basarak ve birazda bana çıkışarak "evet!" dedi. Karadeniz şivesiyle "o da Dindur daa!” O da Allah’ın dini değil mi! Ne mahzuru var! Eğer kılamıyorsa namazını, geçsin öbür dine, en azından namaz borcu olmaz!

Kulaklarına inanamamış “Amca siz Müslüman mısınız?" Diye sormuş. “Evet” demiş ve Yanındaki camiyi yaptıran aksakallı da konuşmaması için ikaz etmiş. Gerçekten şaka gibi bir olay lakin Ahmet Bey hoca olduğu ve uzmanlığı “fıkıh ve akaid” olduğu için “Bu söylediklerinin ne dinde ne imanda yeri var" diye karşılık vermiş. Konuşma biraz sertleşmiş ve devam etmiş. "O da dindur" dediğin şeyin kitabı kaldırılmış, inanışları tahrif olmuş, hükmü iptal olmuş bir "dindir". Rabbimizle ilgili duyduğum en küstah ifadeleri orada sarf edilmiş. "Evlat ne yani, sen bana 'Kuranı korumayı bilen Allah haşa İncili korumayı bilememiş mi demek istiyorsun!" Demiş. “Amca gerçekten şaşılası bir durumdasınız. Ben de size sorayım o zaman "İncili koruyacaktı da Allah, neden Kuranı gönderdi o zaman ahir zaman ümmetine?!" Diye sesini birazcık yükselterek sormuş ve dönmüş öğretmenlere seslenmiş. “Beyler sesiniz niye çıkmıyor, siz Müslüman değil misiniz? Kusura bakmayın beyler, sofranızda oturmak bana helal değil" demiş ve orayı kibarca terk etmiş.

Daha sonra onları misafir eden Ali Katırcıoğlu, bu meseleye aklımın ermeyeceğini, bir hikmeti var ki Feto’nun konuyla ilgili özel fetvalarının olduğunu söylemeğe çalışmış. Lakin görecek görülmüş, duyacak şeyler de duyulmuştur artık. Bu nasıl bir örgüt ki kimse karşı çıkmaya dahi cesaret edememiş. İşte büyünün etkisi ve dehşeti.

Feto, asırların en büyük hipnoz hareketlerinden birisidir. Bağlılarını o hipnozdan uyandırmadıkça gittikleri yoldan vazgeçmezler. Bu yüzden Süfyaniyetin dördüncü rüknü olan bu şahsın fenalıkları anlatılmalıdır. Mankurtlaşmış beyinlerin uyanması için çok çaba göstermek gerekiyor. Bunlar hapishane ile uslanıp büyüden kurtulamazlar. Zira hastadırlar, virüslüdürler, tehlikelidirler.

Bu nedenle bu ve benzeri yazılardan sıkılıp usanmamalı bilakis yazarları teşvik etmelidir, vesselam…

Vehbi KARA

adminadmin