Fikir
Giriş Tarihi : 04-01-2021 11:00   Güncelleme : 04-01-2021 11:00

Firavunun Planı

Allah’ın ve Resûl’unun selam ve bereketi üzerinize olsun.

Firavunun Planı

Dünyayı yönetenlerin kendisini diğerlerinden üstün sayan siyonizm olduğu düşünülür.

Oysa onun dinler ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Onun için bütün dinler aynıdır. Kim neye inanırsa inansın o, dünyayı ve içindekileri ben yönetirim iddiasındadır.

Allah, kendisine mülk verdi diye, Rabbi konusunda İbrahim’le tartışmaya gireni (Nemrut kâfirini) görmedin mi? Hani İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” deyince; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim (istediğimi katleder, istediğimi öldürmekten vazgeçerim) ” demişti. (O zaman) İbrahim: “Şüphesiz Allah Güneş’i doğudan getirir; (haydi) sen de onu batıdan getir (de görelim) ” deyince, o inkârcı böylece afallayıp kalıvermişti. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.(Bakara 258)

İman ve küfrün savaşı dünya var olduğundan beri mevcuttur. Her zamanın Nemrutları ve  Firavunları vardır. O kendini Allah’ın yerine koyarak öldürenin de, diriltenin de kendisi olduğu iddiasındadır. Her yerde izini görürsün.

Bir de avanaleri vardır ki, onun kuyusuna su taşırlar. ‘’Tevhid getirelim ama Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir demeyelim derler. Camileri ahır yaparlar. Ayasofya’yı müze yaparlar. Hanımların başörtülerine laf atarlar. Başörtülü kızları okutmazlar. Okuyup da hakim, savcı olmuş başıörtülü kadınların  adaletine güvenmezler

Firavun zihniyeti ve şahs-ı manevisi hala yaşıyor.

Onlar yeni dünya düzenini Çin üzerine kurmaya çalışıyorlar ki, dijital sanayi devrimi ile birlikte artık her şey kontrol altına alınmak isteniyor. Her yere yerleştirilen kameralarla, ülkede aranan kişiyi bulmak  için üç saniye yetiyor. İnsanların her fiili bu kameralarla izleniyor.

Allah, Hafız ismi gereği kullarının her hareketini kayıt ederken, bunlar da Rabbin yerine geçerek, kameralarla aynı icraatı yaptıklarını göstermekteler. Mükafat ve ceza Allah’a ait iken, izledikleri insanların, kendilerinin koydukları toplumsal kurallara uyanlara seyahat edebilme izni verirken, uymayanlara ceza olarak bu izni vermemekteler. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Ekonomik sistemi dijital para sistemine geçirerek, nakiti ortadan kaldırarak, kendilerine bağımlı hale getirmek niyetinde olduklarını gizlemiyorlar. Sistemleri izin vermez ise kişilerin aldıkları hizmetin karşılığını ödeyemez hale getirmek istemektedirler.

Biz gaybı Allah bilir derken, The Ekonomist dergisi kapaklarında, gelecek hakkında ipuçları vererek, kaderin kendi ellerinde olduğunu bağırmaktalar.

Dünyayı daha yaşanılabilir ve kontrol edilebilir bir yer haline getirmek, dünya nüfusunu beşyüz milyona düşürmek amacıyla hastalıklar üreterek, korkutarak, planlarını bir bir hayata sokmaya çalışıyorlar. Hastalığı çıkartanın, aşıyı da bulmuş olması ihtimali düşünüldüğünde, tam zamanında aşıyı bularak, paraya çevirmeleri akıldan uzak değildir.

Dr. Mustafa Tekçe’nin şu ifadelerine kulak verelim.‘’Bu aşı, üç firma tarafından geliştirilen hücrenin  mRNA sı yerine virüs mRNA sını kullanarak yapılan yeni bir teknolojidir.

Zira bu yeni  mRNA aşıları geleneksel aşılardan çok farklı bir işleyişe sahiptir.

mRNA aşılarıysa, virüse ait RNA dizisinin  sentetik olarak oluşturulmuş bir parçasını yani virüs mRNA sını doğrudan insan hücresinin içine yerleştiriyor. Bu virüs  mRNA sı insan hücresini yeniden programlayarak kendi viral antijenlerini üretmelerini sağlıyor. Bunun üzerine immun sistem harekete geçiyor, yeni antikorlar üretiyor ve bu antikorlar gidip antijene bağlanarak, T-hücrelerini aktive ediyor. Etki mekanizması bu..

Bunun için 100 trilyon hücrelerimizin içindeki biyolojik yaşama bir bakalım. mRNA yani açık adıyla Türkçesi elçi olan  Messenger RNA lar hücrenin içinde bulunan ve tüm donanımın devamına doğru yolu gösteren elçilerdir. Bu elçiye uyularak onun mesajını işiterek hücrenin içindeki bilgi, transfer RNA ile gerçekleşen bir yolculukla hücrenin  çekirdeğine ulaşır ve orada  ribosamalRNA sağlıklı bir replikasyonu ve sentezi gerçekleştirir. Tabiri caizse hücrenin içinde doğru yolu gösteren elçi ya da hücrenin tebliğci peygamberi elçiRNA olan mRNA lardır.

 

Son yıllarda hücre içinde bu yol gösterici elçi yani messengerRNA  dışında yoldan şaşırtıcı, yanlış yollar gösterici RNA’lar olduğu bulunmuştur. Hücredeki bilgilerle, yapılması gereken sentezler ancak mRNA lara uyularak gerçeklesir. Yoldan şaşırtıcı RNA lara uyularak  hücrenin hayatiyetinin devamı ve kuşaklara aktarılması mümkün değildir.’’

 

Yukarıdaki ifadelere dayanarak, bu aşıyla birlikte, insanlığın fıtratını dahi değiştirecek cürete kalkışmaları gözden kaçmıyor. Bir doktorun, ‘’Aşıyı yaptırmayanları ikinci sınıf vatandaş haline getirelim, yurt dışına çıkış yasağı getirelim’’ teklifi, hiç de hafife alınacak bir durum gibi görünmüyor.

‘’Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkilabatı içerisinde en yüksek gür sada, islamın sadası olacaktır. (Said Nursi)

‘’Musa onlara tarafımızdan gerçeği getirince; ‘Onunla birlikte iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın’ dediler. Fakat kafirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır. (Mü’min 25)

Kendi yaptıkları planların ve icraatlerin perde arkasında külli bir iradenin işlediğini görecekler. Kendi iradelerinin, külli iradenin birer parçası olduğunu bilecekler ve tuzakları boşa çıkacaktır.

Yirminci asır küfrün ağırlıkta olduğu bir asırdı. İmtihan cihetinden, murad-i İlahiye öyleydi. Ancak 21. asır Tevhid asrı olacaktır. Ne olursa olsun her şey İslamın lehine dönüşecektir.

Madem öyle, haydi uyan! Bize düşen Hak yolunda, Hz Musa ile birlikte yürümek ve Firavunun tuzaklarına düşmemektir.

Recep YAZGANRecep YAZGAN